Evet, başlığı yanlış görmediniz. Artık sonuna geldim. Yazmaya aniden karar verdiğim ve çok severek yazdığım bu kitabın son bölümündeyim. Bitirirken kimseye haber vermedim. Aniden olmasını istedim. Gerçek hayatta olduğu gibi aniden bitmesini istedim. Hem sonunu görebildiğim için mutlu, hem de son olduğu için buruğum. Buruk bir mutluluk.
Bunca zaman yanımda olan üç beş kişiye çok teşekkür ederim. Siz benim için çok özelsiniz. Bu kitabı okuyan herkes benim için inanılmaz özel. Ne olursa olsun yazmamı sağlayan sizlersiniz. İyi okumalar. Umarım bu kitaba, bana, size yakışan bir son olur.●
2 AY SONRA:
Bavuluma bir kot daha koyduktan sonra oflayarak yatağıma oturdum. Bavul hazırlama işi oldukça yorucuydu ve hiç bana göre bir iş değildi. Bavulun içine son bir kez daha göz gezdirdikten sonra kapağını kapattım ve binbir güçlükle fermuarını çekmeyi başardım. Bugün İstanbul'daki son günümdü, günümüzdü. Barlas, ben, Ayça ve Deniz. Hepimiz bugün İzmir'e yerleşiyorduk. Orada tuttuğumuz ev çoktan hazırdı bile. Artık benim için yeni bir hayat başlayacaktı. Yeni mutluluklar, yeni umutlar, belki de yeni hüzünler. Eskileri tozlu raflara kaldıracaktım ve yenilerini yaşayacaktım. Başka türlü olamazdı. Bunca acıyı başka türlü unutamazdım. Bavulumu elime aldım ve merdivenlerden güçlükle indirdim. Diğerleri beni kapıda bekliyorlardı. Barlas, kapının eşiğinde bavulla cebelleşen beni görünce gülerek yanıma geldi ve bavulumu eline alıp saçlarıma ufak bir buse kondurdu. Ben de ona gülümseyip kolunun altına girdim ve kokusunu ciğerlerime çektim. Belki de rafa kaldıramayacağım tek eski, bu kokuydu. Belki de beni hayatta tutan panzehir bu kokuydu.
Barlas, bavulumu arabanın bagajına yerleştirdikten sonra Bahar teyze ve Samet amcaya döndük. Bahar teyzenin gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü.
"Ben şimdi sizsiz bir başıma ne yapacağım bu evde?"
İkimiz de aynı anda Bahar teyzeye sarıldık. Bu kadın benim annemdi. Bunu bir kez daha, ondan ayrılırken anlıyordum. Bana anne şevkatini veren bu kadına ne kadar teşekkür etsem azdı. Samet amca da bize sarıldı ve sonra Bahar teyzenin elinden tutarak bize baktı.
"Oralarda kendinize dikkat edin çocuklar. Biz sık sık ziyaretinize geleceğiz zaten."
Artık gitme vaktinin geldiğini anlayınca arabanın ön koltuğuna bindim ve arkada oturan Deniz'le Ayça'ya selam verdim. Barlas'da gelip sürücü koltuğuna oturdu ve yolculuk başladı.
"Barlas, gitmeden önce birkaç yere uğrayabilir miyiz?"
Barlas 'Nereye?' der gibi yüzüme baktığında ilk olarak babamın mezarına gitmek istediğimi söyledim. Artık sık sık uğrayamayacaktım babamın yanına. Barlas bir şey demeden beni mezarlığa götürdü ve arabayı parketti. Hepimiz arabadan indik ve toprak yolda ilerlemeye başladık. Her yer mezar taşı doluydu. Ayrı ayrı yüzlerce mezar taşı, yüzlerce insan ve yüzlerce hikaye. Hepsinin sonu kara topraktı. Her şeyin sonu kara topraktı. Babamın mezarına geldiğimizde başucuna gittim ve toprağına dokundum.
"Baba, ben geldim. Yine."
Koskoca iki ay, her gün bıkmadan usanmadan gelmiştim buraya. Bazen babamın yanına yatıp uykuya daldığım zamanlar dahi olmuştu. Bazen rüyamda görüyordum onu. Hiç bitmesin istiyordum o rüya. Onu o kadar çok özlüyordum ki bu özlem hiç bitmeyecekti. Lakin alışıyordum. Her acıya alışırdı insanoğlu. Ben de bu acıya alışıyordum. Babamla bir süre kaldıktan sonra ayağa kalktım.
"Barlas, beni son bir yere daha götürür müsün?"
Barlas yanıma yaklaştı ve elimi tutarak beni kendine çekti. İtiraz etmeden ona sarıldığımda kulağıma fısıldadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI NAKARAT
Teen FictionO, güzel seven kızın, güzel sevdiği adamdı. Lakin, kızın güzel sevmesinin bir nedeni vardı; Zira güzel bir adamı, kötü sevmek olmazdı. ● "AYNI NAKARAT" ADLI İLK VE TEK WATTPAD KİTABIDIR.