16

3.2K 181 38
                                    

İYİ OKUMALAR...

Kütüphanenin içinde bir süre düşünmüştüm ve yeni bir karar almıştım. Olanları öğrenmem lazımdı. Hayatımda daha önce hiçbir şeyi bu kadar merak etmemiştim. Sonuna kadar bu merakımın üzerine gidecektim ve olan biteni öğrenecektim. Barlas'ı affetmemiştim tabiki de. Bu sefer gerçekten o kadar kolay olmayacaktı. Tamam hala deli gibi seviyordum ama kırgındım ona. Çok fazla kırgındım. Biz olamazdık. Anlamıştım. Umudum bittiğinde inancım da bitmişti.

Daha fazla burada kalmanın bir anlamı olmadığını düşünüp kütüphaneden çıktım. Çalan zil ile hızlı bir şekilde sınıfa ilerledim. Barlas sırasında yoktu. Dersi mi asmıştı acaba? Bence gayet ideal bir fikirdi dersi asmak. Hatta geri kalan bütün dersleri asmak çok daha iyi bir fikirdi. Hızla çantamı aldım ve bahçeye doğru ilerledim. Bekçi kapısına geldiğimde yaşadığım hüsran ile geri döndüm. Ne yazık ki dışarıya çıkamıyordum. Sinirle, bir banka oturdum ve düşünmeye başladım.

"Nasıl çıkacağım ben bu okuldan?"

"Tabiki de benim sayemde."

Yanıma oturan Alp'in dedikleri sesli düşündüğümün bir kanıtıydı. Ona güvenmemem gerektiğini bir kez daha kendime hatırlattım. Sadece ona değil, kimseye güvenmemeliydim.

"Bir günde iki kıyak fazla değil mi? Hem bunu da eline yüzüne bulaştırırsın sen."

Bizi kütüphaneye kapatmasına gönderme yaparak konuştuğumda güldü.

Sadece güldü. Hey! Burada, onun bana sinirlenmesi gerekiyordu.

"Gülmesene pişkin pişkin!"

Daha çok gülmeye başladı.

"Fırsatı kullanamayan sizsiniz güzelim. Benim ne suçum var?"

Ne fırsatından bahsediyordu bu çocuk böyle? Barlas ateş ise bende baruttum. Yan yana gelince kavga etmeden duramıyorduk. Sahi, ne ara böyle olmuştuk biz? Ben sadece seviyordum. Ona bir zararım dokunmuyordu ki. Benden rahatsız mı oluyordu acaba diye düşündüm. Sonra bu düşünceden vazgeçtim. Eğer öyle olsaydı neden benimle yakınlaşmak istesindi ki? Düşündükçe deli oluyordum. Bazen benimle oyun oynadığını bile düşünüyordum.

Ayrıca benim bir adım vardı. Neden kimse adımı kullanma zahmetinde bulunmuyordu?

'Oysa Barlas sana 'güzelim' dediğinde heyecandan ölüyordun' dedi iç sesim.

Ama o Barlas'tı. O bana ne derse desin ben razı olurdum çünkü onun ağızından çıkan her kelime bin bir güzellik katıyordu güzelliğine.

"Nasıl senin sayende çıkacağım okuldan. Bir fikrin var mı yoksa doğaçlama mı oynayacaksın?"

"Her zaman bir fikrim vardır."

Şuan o kadar çıkmak istiyordum ki bu okuldan, Alp'e çok minik bir konuda güvenmekten zarar gelmeyeceğini düşündüm.

"Hir zimin bir fikrim virdir."

Şuan olduğum durumu açıklamam gerekirse; tek ayağım okulda ki tellerin üzerinde, tek ayağım ise Alp'in omuzundaydı.

"Kızım ben ne yaptım? Sen beceriksizsin."

Ağzımı açarak ona baktım. Ben mi beceriksizdim? İki saattir bir ayağımı bile taşıyamıyordu. Biraz daha yukarıya çıksa rahatlıkla geçecektim tellerden ama bay çok bilmiş fazla güçsüzdü.

"Kendi güçsüzlüğünün suçunu bana atma. Biraz az yeyip spor yapsaydın böyle olmazdı."

O da bana 'köpek görmüş kedi' şaşkınlığıyla baktı. Şuan ki yüz ifadesi o kadar komikti ki bu halde olmasaydım yerlere yatarak gülerdim.

AYNI NAKARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin