Komik, kendi halinde dişli bir kadın karakter! Koca mavi gözü ve 'Deli Feride' lakabıyla gerçekten de sevilesi. Minyon, maskot bir dişi! Feride!
Disiplin adamı, karizma, kendinden hiç taviz vermeyen ama gizli bir romantik olan adam! İsmi gibi kendi...
Kadının varlığı, erkek için her zaman önemlidir. Ama bazen bazı erkekler yanlarındaki güzel kadını göremezler. Kadından yayılan enerjinin farkında olmazlar...bir farkında olsalar, bütün varlığıyla enerji saçan kadını bir görseler...günleriyle beraber, ömürleri de güzelleşebilir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şaşkınlığımı üzerimden atamadan, neden böyle bir hareket yaptığını anlayamadan yanımızda bir adam belirdi. Kafamı çevirip baktığımda o kişinin Halil Gezici olduğunu gördüm. Sebebi şimdi anlaşılmıştı. Sahte nişanlılık oyununu erkenden başlatmıştı.
Halil Gezici'yi gördüğümde hissettiğim hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak ben de adama döndüm. Diğer türlü, Bera'nın isteyerek bu hareketi yapmadığı gerçeğiyle yüzleşecektim ve aptal kalbim bu duruma üzülecekti. Çünkü onun kendisine oyun için değil, gerçekten dokunmasını istiyordu.
"Halil abi?" Bera gayet efendi bir şekilde adamı selamladı ve elini tutup öptü. Gerektiğinde nezaket kurallarını bildiğini görmek beni neden şaşırtmıştı bilemiyordum.
Orta yaşlarında, kır saçlı hafif kilolu adam yüzündeki bütün kırışıklarıyla gülümseyerek Bera'yı kucakladı ve sanki Bera on yaşında bir çocukmuş gibi ensesine bir tane yapıştırdı. Gülmemi engellemek için elimi ağzıma götürdüm ve gözlerimi başka tarafa çevirdim.
Tekrar ayrıldıklarında Halil Bey, "Ne de çok değişmişsin sen böyle?" diyerek Bera'yı bir kol mesafesinde tuttu ve süzdü. "Çok yakışıklı bir delikanlı olmuşsun. Yetişkinlik üzerine güzel oturmuş evladım."
Bera ise biraz çekingen duruyordu. Halil Bey'in sözüne karşılık olarak sadece gülümsedi. Benim önümde olduğu için utanmış olabilir miydi? Bu durum tuhaf bir şekilde tatlı olurdu.
"Nasılsınız?" Bera onun sözlerini es geçmişti. "Sevim teyze nasıl?"
"Ah iyiyim sadece yaşlanıyoruz ve hayat yaşlıyken daha zor." İç geçirdi Halil Bey. "Bu aralar işi resmen oğluma devretmeyi düşünüyorum. Biraz tatil yapmam gerekiyor evlat."
Bera başını sallayarak onayladı. Orada durmuş onları dinlerken birden telefonum çalmaya başlayınca ikisi de aynı anda yüzünü bana çevirdi. Halil Bey beni yeni fark etmiş gibi bir ifade ile beni inceledi. Sonra yüzüne gülümseme yayıldı.
Telefonum ısrarla çalmaya devam edince, ikisine de özür diler gibi gülümsedim ve çantamı açıp telefonumu çıkardım. Gözde arıyordu. Onu daha sonra da arayabilirdim. Aramayı reddedince hemen hızlı mesajlardan "Meşgulüm, seni sonra ararım."ı işaretledim ve gönderdim.
Telefonu çantama koyduğumda Halil Bey'in, "Bu güzel hanım da kim?" dediğini duydum. Bera ağzını açamadan, "Ah yoksa nişanlın mı?" diye sordu.
Anında yanaklarımı alev bastı. Ne demem gerektiğini bilemeyerek, Bera'ya baktım. Başıyla onayladı. "Evet Halil abi, nişanlım."
Halil gözlerini kısarak Bera'ya döndü. "Senin bir yabancı ile nişanlandığını duyduğumu hatırlıyorum."
