Bakalım kim kârlı çıkacak?
Yüzündeki şaşkınlık kısa süre içinde yerini temkinli bir ifadeye bıraktı. Alnına silah dayanan birisi için fazla sakin görünüyordu.
"Asistan elindekini nasıl kullanacağını biliyor musun?" diye sordu.
"Gayet iyi biliyorum," diyerek gözlerimi kıstım ve silahı ona doğru tutarak biraz geri çekildim. "Şimdi konuş bakalım Bera Efendi! Kendini ne halt zannediyorsun?"
Ben uzaklaşınca gömleğinin manşetlerini abartılı bir sakinlikle katladı ve masamın önündeki koltuklardan birine oturdu.
Hiç korkmuyordu! Belki de topuğuna sıksam aklı başına gelirdi.
"Bugün resmen canıma okudunuz!" diye çıkıştım. "Güya o çok anlamsız öpücüğün işe yansımaması gerekiyordu! Derdiniz ne sizin? İnsanlarla oynamaktan zevk mi alıyorsunuz?"
Hiçbir karşılık vermeden beni izlemeye devam edince sinirlendim ve oturduğu koltuğun önündeki sehpaya bir tekme atıp ona doğru ittim. Sehpa dizlerine çarptı ve Bera anında yüzünü buruşturarak dizlerini tuttu.
"Sakın benimle alay etmeyin!" diye homurdandım. "Şımarık bir çocuk gibi davranmanızdan sıkıldım. Size kaç kere şirkette işlerin asla böyle yürümeyeceğini söyledim. Burada insan çalıştırıyorsunuz, bir köle değil. Bana oldukça yüklü bir maaş veriyor olabilirsiniz, ama siz bana maaş vereceksiniz diye bütün irademi sizin ellerinize sunacak değilim." Yüzünde en ufak bir değişiklik yoktu, sadece bu gösterinin ne zaman sona ereceğini merak ediyormuş gibi sabırsız bir hali vardı.
Yoksa elimdeki silah beni avantajlı duruma sokmuyor muydu? Belki de mermileri ona göstersem, bu kadar rahat olmazdı.
"Verdiğiniz işlerden asla yüksünmüyorum ama bugüne kadar hiç fotokopi dairesine inip de sayfalarca çıktı almadım, üstelik bugün biraz da rahatsızım-"
Sözümü keserek, "Neyin var?" dedi. Kaşlarını çatmıştı.
"Sizi ilgilendirmez," diye çıkıştım. "Bana saçma sapan işler vererek ne yapmaya çalışıyordunuz Allah aşkına? Neden bu kadar gıcık bir insan olmak zorundasınız ki?"
Gözlerini sehpanın üzerine çevirdi ve çenesini ovuşturarak bakışlarını sabitledi. Cevap vermeyeceğini anladığımda devam ettim. "İzmir'de, o barın önünde, beni öptünüz!" diye onu suçladım. "Sonrasında da sanki bunu size ben yapmışım gibi terslediniz! Bir kadını aşağılamanın on büyük kuralını biliyor gibiydiniz. Sırf meraktan soruyorum, duygularımı düşünme zahmetine girdiniz mi? Sonuçta her önüme gelenle öpüşmüyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanaldan Gerçeğe | TAMAMLANDI!
Roman d'amourKomik, kendi halinde dişli bir kadın karakter! Koca mavi gözü ve 'Deli Feride' lakabıyla gerçekten de sevilesi. Minyon, maskot bir dişi! Feride! Disiplin adamı, karizma, kendinden hiç taviz vermeyen ama gizli bir romantik olan adam! İsmi gibi kendi...