Bu kız kalp krizinden gerçekten gidecek. Az kaldı. Bu çocuk, bu kızı bir gün heyecandan öldürecek. Ah ne romantik!
Bera'ya sıkı sıkı sarılmış bir şekilde, yolun tadını çıkarırken, ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Hayatım boyunca kendim hakkında olumsuz yorumlarım vardı. Güzel olmadığımı düşünüyordum. İnsanlar beni boğuyordu. Üniversitede pek yakın bir arkadaş ortamı kurmamış, içime kapanık birisi olmuştum.
Bera'dan başka hiçbir erkek benden hoşlandığına dair en ufak bir imada bile bulunmamıştı. Bu yaşa kadar hep aşk romanları okumuş, günün birinde benim gibi çirkin bir kızın da mutlaka karşısına bir prens çıkacak avuntusuyla yaşamıştım. Beklemiştim. Beklediğimin bile farkında olmadan.
Çünkü insan bir süre sonra fark edilmediğinde, fark edilmek için çaba harcamayı bırakıyordu. Ben de işime gidip gelirken, arkadaşlarımla zaman geçirirken fark edilmek için hiç çaba harcamamıştım. Selim'in mola için şirketin çatı katına çıktığımız zaman söyledikleri hala aklımdaydı.
Bana soğuk göründüğümü söylemişti. Onların yanındayken dünyanın en sıcak kanlı insanıydım ama dışarıda tanımadığım insanların yanında hemen kendi kabuğuma çekiliyordum. Belki de erkekler soğuk görüntümden hoşlanmamıştı? Soğuk görüntüm, puslu, sert bakışlı mavi gözlerimle de tamamlandığında, tamamen ulaşılması güç bir profil oluşturduğum doğruydu belki de.
Çünkü çoğu insan mavi gözün korkutucu olduğunu söylerdi. Sert bakışlarla çevrelenen bir yüzde donuk mavi bakışlar insanın içini ürpertiyor olabilirdi. Üniversitede despot, agresif bir öğretmenimiz vardı. Her sinirlendiğinde, mavi gözleri ürkütücü bir ifadeyle parlardı.
Belki de kendimi dışarıdan soyutladığım zamanlar ben de öyle görünüyordum? Belki de bugüne kadar bana hiçbir erkeğin yaklaşmaması bu yüzdendi?
Şaşırdığım nokta ise, kendimi avuttuğum şeyin gerçekleşmesiydi. Günün birinde çıkıp gelecek diye farkında olmadan beklediğim prens sonunda çıkmış ve gelip beni almıştı.
O kadar inanılmaz bir şeydi ki. Sonunda turnayı gözünden vurmuştum. Hem aşık olmuş hem de aşık olduğum adamla evlenme kararı almıştım. Hatta belki de karnımda minik bir bebek bile vardı?
Bütün bunlara inanamıyordum. Gülümseyerek Bera'ya daha sıkı sarıldım ve o hızla motoru sürerken akıp giden yaprakları dökülmüş ağaçları izlemeye koyuldum. Yılbaşına az kalmıştı. Defileden sonra, şirkette bir de yılbaşı partisi düzenlesek belki de iyi olacaktı.
Yolculuk bitip, sonunda ıssız bir uçurum kenarına geldiğimizde Bera gürültüyle homurdanan motoru durdurdu. Motor susar susmaz kulaklarımdaki uğultu yerini huzurlu bir sessizliğe bıraktı.
Gözlerim etrafı taramaya başladı. Issız bir doğa harikasının ortasında gibiydik. Yolun aşağısı uzanabildiğine ormandı. Yolun bizim tarafımızda olan kısımda ise derin bir uçurum vardı. Durduğumuz yer, yola biraz uzaktı. Yol ile aramızda kocaman büyük bir kaya vardı. Bera hemen kayanın önünde durmuş, bizi gizliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanaldan Gerçeğe | TAMAMLANDI!
Roman d'amourKomik, kendi halinde dişli bir kadın karakter! Koca mavi gözü ve 'Deli Feride' lakabıyla gerçekten de sevilesi. Minyon, maskot bir dişi! Feride! Disiplin adamı, karizma, kendinden hiç taviz vermeyen ama gizli bir romantik olan adam! İsmi gibi kendi...