Komik, kendi halinde dişli bir kadın karakter! Koca mavi gözü ve 'Deli Feride' lakabıyla gerçekten de sevilesi. Minyon, maskot bir dişi! Feride!
Disiplin adamı, karizma, kendinden hiç taviz vermeyen ama gizli bir romantik olan adam! İsmi gibi kendi...
Kirli piyanonun tuşlarından, ahenkle çıkan müziğin sesi kulaklarımı doldururken, melodinin arasında kaybolup duran düşüncelerimi yakalamaya çalıştım. Herkes, bir şekilde öldürürdü sevdiğini. Gerçek anlamda ölmek değildi bu elbet. Bazen bir bakışa, bazen bir söze, bazense bir yalana bakıyordu gerçeğin yüzü. Altından kolayca kalkabilir miydim? Güvenebilir miydim buna? Kendimi bilinmezliğe sürükleyebilir miydim? Onu kazanmak için, aşkını kaybetme pahasına. Onu kazanmak için, aşkını kaybetmek. Nasıl da çelişiyor kulakta? Nasıl da korkuyor insan...söylediği bir yalandan. Nasıl da ürperiyor. Ürküyor adeta.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Göğsüne kıvrıldım ve gözlerimi kapattım. Tenimin altındaki teni, bütün vücudumun tatlı tatlı sızlamasının sebebiydi. Artık ona aittim. Bir insan karşısına onu sahiplenecek birisi çıkana kadar yalnız yaşıyor, sonrasında ise artık tamamen karşısına çıkan kişiye ait oluyordu. Bir insan olarak birisine bu kadar ihtiyaç duymak, ancak birisiyle bu kadar tam olmak çok tuhaftı.
Ama yine de güzeldi.
Bera ile olması güzeldi. Başkasıyla asla olamazdı.
Elleri, sırtımı okşuyor, bedenime tatlı ürpertiler gönderiyordu. Nefeslerimiz kesik kesik çıkıyordu. Az önce yaşadığımız şey, öyle güzel, öyle özeldi ki. Güçlü bedenini üzerimde hissetmek, başımın altından dolanan kolu ve yanaklarımı, ensemi, kulağımı, gözlerimi öpüşü. Yudum yudum seviyordu sanki.
İçime girişi ne kadar hoyratsa, dokunuşları da bir o kadar sakin ve huzurluydu. Saçlarıma yüzünü gömüşü, beni derin derin koklayışı. Sanki bedenime tapar gibi sırılsıklam kucaklayıp tenimi teniyle karıştırması.
"Ne düşünüyorsun?"
Boğuk sesi gülümsememe neden oldu. Kedi gibi mırıldanarak göğsüne iyice sokuldum. Çırılçıplak bedeninin üzerinde her nasılda kendime çok iyi bir yer bulmuştum. Ondan küçük olmam benim için avantajdı. En azından bu konuda.
"Ne kadar güzel hissettirdiğini düşünüyordum." Burnumu göğsündeki tüylere sürtüp yeniden yanağımı göğsüne dayadım. Belimin oyuğundaki hareketsiz duran eli yavaş yavaş hareket ederek popoma doğru indi. Heyecanla gözlerimi kapattım. Kalçamı avuçlayarak bedenimi bedeninin üzerinde biraz daha kaydırdı.
Artık yüz yüzeydik. Başımı kaldırıp kopkoyu gözlerine baktım. Dudakları aralanmış, nefesi kesik kesik çıkıyordu. Bakışları hayranlıkla doluydu. Onun üzerinde uzandığım için ona doğru eğilen saçlarıma doğru burnunu götürdü ve gözlerini kapatıp kokusunu içine çekti.
"Bunu kaç kere hayal ettim bilemezsin," diye mırıldandı. "Kaç kere böyle üzerimde uzanmanı, bana böyle bakmanı... aklımı kaçıracağımı düşünüyordum artık."
Derin bir nefes alarak göğsüne koyduğum elimle tüyleriyle oynamaya başladım. "Öyle mi?" diye fısıldadım.
Gözleri hızla açıldı kalçamdaki elini sıkılaştırıp etimi kıstırdı. Alev alev yanan bakışlarla dudaklarıma baktı. "İyi hissediyor musun?" diye sordu. "Sana arkadan sahip oldum..belki biraz acın vardır?"