Ve indik. Türkiye'ye geldik. Sonunda. En sonunda. Gerçekten bir uçaktan indiğime bu kadar sevineceğimi hiç düşünmemiştim. Şöyle Eğilip memleketimin toprağını öpmek istiyorum ya evet. Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm. (NOT: Parti tutmam siyaset yapmam. Siyasetle gelmeyin bana.)
"Aybars, hadi."
"Geliyorum." Elimdeki çantalarla Aybars'ın peşinden çıkışa doğru ilerlediğimde Sedat kapıdaydı. Çantaları yere fırlattığım gibi onun kucağına atladım.
"Sedat. Çok özledim seni."
"Bende. İyi misin?"
"İyiyim iyiyim. Çok iyiyim. Ya sana anlatacağım o kadar çok şey var ki Sedat. Ah şey ben sizi tanıştırayım. Sedat sen Alkım Tanay'ı zaten tanıyorsun, Alkım hanım bu Sedat Nar sınıf arkadaşım." Alkım elini uzattı tokalaştılar. Alkım inanılmaz derecede kızgındı. Yani neden şimdi kızmıştı ki? Kankamı gördüm! Sedat'ın arkasındaki bizimkileri gördüm. Bir iki yakın arkadaş daha. Alkım'a baktım. Onu karşılamaya kimse gelmemişti. Hepsiyle selamlaşıp çantaları alıp Alkım'ın yanına geçtim.
"Hanımefendi. İsterseniz beraber gidelim." Kafasını bana çevirdi. Cidden o bakış da neydi. Hangi duyguların yüklü olduğunu dahi anlamadığım o yüce bakış neydi Alkım?
"Arkadaşların burada."
"Sorun değil hep görüşüyoruz. Büyük ihtimalle akşam bir şeyler yapacağızdır. Onun için bana haber verecekler. Umurumda değil. Sizi her zaman görme şansım yok." Kafamı eğdim. Elini omuzuma attı. Pardon? Elini omuzuma mı attı? El ve omuz? Benim omuz onun el. Oha abi çok güzel.
"Ne oldu?" Dikkatlice bana bakıyordu tam da gözlerimin içine. İrislerim büyülenmiş haldeydi.
"Hiç." Zorlukla mırıldandım. Yemin ederim dudaklarım mühürlenmiş gibi oldu. Öylesine ona bakıyordum.
"Bıktım bu hiçlerinden genç hanım." Gülümsedim. Tatlı konuşması. Çok hoşuma gidiyordu. Dudaklarını yuvarlaması da. Resmen aşk. Bu kadın resmen aşk!
"Neden yalnızsınız peki?" Dayanamayıp sordum. Ya bile bile olmadı yemin ederim ya. Pat diye sordum kadına. Olur, mu öyle ya? Yemin ederim Aybars çok boşboğazsın.
"Bilmem ki. Beni hiç kimse böyle karşılamadı daha önce."
"Hata yapmışlar. Gerçi doğrusunu isterseniz Sedat bana yeterdi diğerleri ne için burada bilmiyorum."
"Sedat ve sen sandığımdan daha yakınsınız."
"O benim sırlarımı açtığım tek dostum Alkım Hanım."
"Biliyorum. Yani tahmin edebiliyorum. Daha önce pek sır açmadım. Açtığımı da görüyorsun. Kolunda eşiyle partilerde geziyor..."
"Doğrusunu isterseniz bence iyi olmuş. Yani sizin bir erkeğin kolunda ona şampanya taşıyıp tüm parti boyunca sadece onun yanında ona kafa sallayarak gezdiğinizi hayal dahi edemiyorum hanımefendi." Ettim ve iğrençti. Alkım daha çok o yere sağlam basan topuklu ayakkabılarının üzerindeki kalem etek ve gömleğiyle bacak bacak üzerine atmış elindeki şarap kadehinin doldurulmasını bekleyecek bir kadın.
Oh tanrım. Onu yarattığın için sana şükürler olsun.
"Bence de. Daha çok elimdeki kadehin doldurulmasını beklerim." Kısa süre duraksadı. "Bir ara bir şeyler içelim." S*ktir. Hangi gün bu gün? Şans bana dönüyor beyler kartları açın.
"Ah sen. Reşittin değil mi?"
"Bir kaç ay içinde on dokuzuma basacağım efendim yani reşidim. Merak etmeyin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki İki Kadın
ChickLitGirl*Girl "Kaptan, size bir şey söylemeliyim; Ben daha önce hiç uçak uçurmadım!!!" "Senin gibileri nasıl mezun ediyorlar?" "Ben mezun olmadım ki, son senem." "Üç senedir sadece tek tuşa basmayı mı öğrendin?" "Aw! Kusura bakmayın kaptan isterseniz...