"Tanay!"
"Ne var be?"
"Aşkım çek şu güzel götünü sığmıyoruz ya." Alkım'ı köşeye iterek çift kişilik yatakta kendime biraz daha yer açmaya çalıştım. Tam ortaya yatmış olan Alkım, köşeye gitmek yerine bana dönüp tüm bedenini bedenimin üzerine çıkarttı. Tüm ağırlığını hissedince kıpırdanıp altından çıkmaya çalıştım.
"Aş-kım ölüyorum. Ölüyorum!!!" İnce bedeni, benim minyon bedenimin üzerinde ağırlaşmıştı. Hızla üzerimden kalktığında derin bir nefes aldım ve kolumu beline sarıp kafamı göğüsleri arasına yerleştirdim.
"Hum, özlemiş misin sen beni?"
"Hem de ne özlem aşkım..." Kafamı kaldırıp çenesine öpücükler bırakmaya başladığımda kıpırdandı.
"Anneannenin durumu nasıl?" Dedi ciddiyetle. Hafifçe doğrulup sol dirseğimden destek alarak yükseldim. Sağ elimle düz saçlarının tutamlarıyle oynamaya başladım.
"Bir mucize bekliyorum..." Sesim umutsuz bir tonda çıkmış duvarlara çarpıp bana geri dönmüştü.
"Bir ay oldu onu hastaneye yatıralı. Ama hiç bir iyileşme yok kemoterapi görüyor. Doktor 'Kendini hazırlamaya başlamalısın.' dedi. Korkuyorum." Alkım dudaklarını büküp elini belime attı ve beni kendisine doğru çekti.
"Ufaklık, korkma. Yalnız kalmayacaksın asla. Ben varım. Hem anneannen senin üzülmeni hiç istemez."
"Aklım almıyor Alkım! Bir ay önce onunla karşılıklı satranç oynarken, dama oynarken hile yapmayayım diye gözlerini dört açmış elindeki bastonu kaldırmış beni baskı altında bırakırken şimdi olduğu yerden kalkamıyor. Geçen satranç oynamak istedi. Beşinci hamleden sonra uyuyacağını söyledi... Tahtaya bi baktım Şah-Mat, ben yenmişim. İlk defa yendiğime sevinemedim..." Alkım kafasını kaldırınca dudaklarımız arasında üç dört santim var iken onu incelemeye başladım. Düzgün kaşları, gözünün altındaki güneş lekeleri, beyaz teni, yüzündeki minik beyaz tüyler. Onu ezberlemek istermiş gibi inceledim bir kere daha. Alkım elini telefonuna attı. Ve bir şarkı açtı...
Beni biraz daha çekiştirerek kucağında düzeltti ve dudaklarını yavaşça dudaklarıma bastırdı. Elimi yumuşak saçlarının arasına soktum. Şarkının sakin ritmiyle kucağında hafifçe hareket ettim.
"Biliyorsun, seni çok özlüyorum... Ve bunu dinliyorum. Gençken de çok severdim." Konuşmasını engellemek için dudaklarına yaklaşıyorken kafasını yan çevirdi.
"Aybars, bi hafta boşum ya... Seninle tatile çıkabilir miyiz? Sonuçta dönem tatilindesin."
"Bebeğim, anneannemi nasıl bırakayım ki? Onunla konuşayım. Bir hafta yeter bize galiba? Ama yapamam Alkım, anneanneme bir şey olursa ve onun yanında olamazsam kendimi çok kötü hissederim." Kafa sallayarak beni onayladı ve haklı olduğumu mırıldandı. Bedenimi onun üzerinden kaldırdım ve mutfağa ilerledim.
"Dondurma yer misin?" Diye bağırdım mutfağa girerken. Alkım belli belirsiz bir böğürme çıkarınca yiyeceğine kânaat getirerek ona ve kendime dondurma kaseleri hazırladım. Elimde dondurma kaseleriyle odama döndüğümde Alkım tişörtünün yakasından içeriye doğru bakıyordu. Elimdekileri yavaşça bırakıp hızla yaklaştım Alkım kafasını kaldırınca parmağımla tişörtünün yakasını kavradım ve içeriye doğru baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki İki Kadın
Chick-LitGirl*Girl "Kaptan, size bir şey söylemeliyim; Ben daha önce hiç uçak uçurmadım!!!" "Senin gibileri nasıl mezun ediyorlar?" "Ben mezun olmadım ki, son senem." "Üç senedir sadece tek tuşa basmayı mı öğrendin?" "Aw! Kusura bakmayın kaptan isterseniz...