-33-

8K 478 47
                                    

Bazen kendimi o kadar boşlukta hissediyordum ki. Elime kalem aldığım ilk an aslında Alkım'ın bana vermiş olduğu kâğıdın bir matematik testi olduğunu anlamamıştım... Beni çalışma masasında bırakmış. Bir şeyler hazırlamak için aşağıya inmişti. Ben ise boştum. Bomboş.

Kimi zaman karşımdaki kadının bana hazır olduğunu düşünüyorum. Tut ve öp onu Aybars diyorum kendi kendime. Ama her seferinde illa ki bir sorun çıkıyor. Mesela şimdi Alkım'ın özel hayatı. Ve onun karmaşası?

Vera kim? Allah aşkına Vera nasıl bir kadın! Kütüphanedeyken o kadar yakınlardı ki. Uzaktan görsem. Ya kanka, ya da çift zannederdim. Gerçi yakından gördüm ve yine ikisi arasında kaldım. Zorlandığımı açıkça belirtmeliyim...

Kapı yavaşça açıldı. Sarı saçlarıyla parıldayan sevgilim içeriye girdi. Ah sevgilim, şu matematik olmasa cümlelerimle tenine dokunmak isterdim. Maalesef seni anlamak için sayılar gerekiyor. Lakin sevgilim, benim matematiğim asla güzel olmadı.

"Ufaklık elimde pek vejetaryen bir şey yok yani sebze falan. Anca salata yaptım. Ama ben asla salatayla doymam bu yüzden ne yapacağımı düşünmeye devam ettim. Ve pizza siparişi verdim. Seninkisi vejetaryen. Eh ne yapalım bazılarımız senin kadar güzel yemek yapamıyor da..."

Ne dediğini gram anlamadım. Sadece gülümsedim. Sevgilim, neden bu kadar heyecan dolusun? Dudaklarının titreyişi beni benden alıyor.

"Haa, sen ne yaptın? Nasıl gidiyor..." Yürüyüşün, sanki cilve dolu sevgilim. Salınışın gözlerime bayram ettiriyor. "Aybars! Bunların hiçbirine dokunmamışsın sen."

Yanıma gelip önüme doğru eğildi ve kâğıdı eline aldı. "Boş bu." Sinirle kâğıdı yerine koyarken onu izledim. Sinirlendirmiştim meleğimi.

"Bana bak ufaklık. Ciddi bir iş bu lütfen daha dikkatli davran artık." Parmağını tehditkâr biçimde bana doğru sallamıştı. Hadi ama güzellik neden kızgınsın ki sanki?

"Ama Alkım..." Dudaklarımı zorlukla hareket ettirdiğimde bir kere daha yanıma geldi. Köşede duran seviye testine baktı. Onu da yapmamıştım. Benden onu dikkatlice çözmemi istemişti. Bu matematik testini vermeden önce ve ben ona çözdüğümü söylemiştim.

Elinin altındaki kâğıdı sinirle buruşturdu. Sandığımdan daha da kızmıştı. Ve bunun sebebi benim aptallığımdı. Hadi ama! "Alkım..." Diye mırıldandım. Aç, susuz, bakımsız kalmış bir kedi gibi. Sesim güçsüz çıkmıştı. Çünkü hem utanmış hem de kırılmıştım. Yani sadece bir matematik testiydi!

"Alkım demek yok Aybars. Ders çalışırken bana efendim diye hitap edeceksin. Ve okulda. Eğitimde. Yanımızda resmi biri varken. Arkadaşlarının yanında da öyle... Anneannenin yanında. Abilerimin yanında da. Bana sadece yalnızken Alkım diyebilirsin artık bunu kabullen."

Sinirle uzaklaştığında gözlerimin dolduğunu hissetmeye başlamıştım. Derin bir nefes almayı denedim. Alamadım. Gözlerim yaşla dolmuştu yavaşça yaşları saldım. Bunu istemiyordum. Onunla mesafeyi yeni yıkmışken bir mesafe daha istemiyordum. Ama az önce bu olmuştu.

Yani ne olmuş 42 dakika boyunca oturup onu düşündüysem ve hiçbir çizgi yok ise kâğıtta ne olmuş yani?

Bu kadar sinirlenmesi kötü, çok kötü hatta! Bana daha önce hiç böyle bir öfkeyle baktığını görmemiştim. Ama gözlerine biraz daha baktığınızda bunun sadece bir öfke olmadığı da açıktı. Darılmıştı bana. Dargındı.

Ayağa kalktım oturduğum yerden. Odadan çıktım ve salona geçtim. Kimse yoktu. Etrafa bakındım. Mutfakta masanın üzerinde pizza kutuları vardı. Ama Alkım yoktu. Mutfaktan çıkıp odaları gezmeye karar verdiğim. Çıktığım odanın yanı misafir odası olmalıydı. Karşısında banyo ve lavabo vardı. Tek oda kalmıştı. Ve çok büyük ihtimalle Alkım'ın odasıydı. Şimdiye kadar onu hep Yaren'in evinde ya da babasının evindeki odasında görmüştüm. Bu onun evine ilk gelişimdi ve odasına ilk girişim olacaktı. Kapı kulpunu yavaşça kavradım sessizce kapıyı açtım. Alkım yatakta uzanmış telefonla konuşuyordu. Sırtı bana dönüktü. Sustum. Belki onu dinlemek çok yanlıştı ama şu an onu yapmak zorundaydım. İstiyordum! Tanrım. Çok kötü bir kız oluyorum galiba.

Gökyüzündeki İki KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin