Kahvaltıdan sonra Alkım ile anneannemi eve bıraktıktan sonra sahile inmiştik. Arabayı sahil kenarına çekmiş denize doğru bakıyorduk.
"Yine kucağıma gelecek misin?" Dedim kafamı ona çevirmiş yüzünü incelerken. Sırıtıp kafasını iki yana salladı. Sağ elini ellerimin arasına alıp öptüm ve yavaşça okşamaya başladım. Dudaklarıma değen teni, bu havada bile sıcacıktı. Gözlerini kapatıp kafasını geri yasladı. Yansıyan ışıkların parlattığı sarı saç tutamları omuzundan kayarak geriye yaslandı. Kalan bir kaç tel ceketinin düğmelerine dolanmıştı. Dudaklarını yalayınca gözlerimi yine yukarıya kaldırdım. Alkım sürekli dudaklarını yalıyordu. Fazla dikkat çekici bir şey olduğundan gördüğümde bir kaç dakika etkisinden çıkmak için uğraşıyordum. Hızlı hızlı hareket eden kirpiklerini izledim bir süre. Derin nefesler alışı, dinlenişi...
"Yorgun musun sen?"
"Son zamanlarda çok şey oluyor ufaklık." Kalkıp iki koltuk arasından arka koltuğa geçtim. Alkım beni inceleyip yaptığımı taklit ederek yanıma geldi. Kollarımı açınca sırtını bana döndü. Ve göğsüme doğru uzandı. Dudaklarımı saçlarına bastırıp ona sıkıca sarıldım.
"Ne zaman neye ihtiyacım olduğunu nasıl biliyorsun?" Dedi kucağımda gözlerini kapatmışken.
"Bir ilişki içindeysek bunları sezebilmem gerekmez mi Alkım? Biliyorum zor zamanlar. Ama şuna bak, yanında ben varım. Zor zamanında ben olmayacaksam kim olacak? Gerçeklikte yaşamalısın bir tanem. Biliyorum sana çok ağır geliyor. Ama hayat böyle." Kucağımdan kayıp sağ bacağıma yattı. Sağ kapıya yaslandım. Sol bacağımı katladım. Sırtım kapıdaydı ve sanki soğuk geliyordu. Alkım boylu boyunca koltuğa uzanmış ayaklarını toplamıştı. Üzerine doğru eğildim.
"Haklısın. Ama ne bileyim. Anla beni kimi zaman tuhaf oluyor. Yani ne ara hayatım bu hale geldi? Saçmalık. İki sene önce, gelinlik bakıyordum. Aileme yemeklere katılıyordum. Her pazar bir programım olurdu... Yapılacak şeylerim vardı."
"Şimdi de var aşkım, istersen göstereyim?" Elimle kazağını sıyırırken gülümseyip kıvrandı. Yanağını öptüm.
"Alkım..."
"Aybars?"
"Evine gidebilir miyiz?"
"Olur, gidelim." Kucağımdan kalkıp öne geçti. Ben de öne geçmek yerine kıvrılıp arkaya uzandım.
"Aybars, öne gelsene."
"Burada kalacağım. Karnım ağrıyor." Elini arkaya uzattı. Ben de elini tuttum. Beraber sessizce eve gittik. Alkım arabayı sitenin otoparkına park edip arabadan indi. Ben tam arabadan çıkmak üzereyken önümde durdu.
"Kucaklayıp çıkartmamı ister misin?" Kafamı iyi yana sallayıp elini tuttum. Parmaklarımızı birbirine kenetledi. Beraber apartmana girdik ve asansöre bindik. 3.kata çıktık. Alkım ile beraber eve girdik. İçeri girip odayı kontrol etmem ile aklıma bir şeyler gelmesi ve geri dönmem bir olmuştu. Kapıda faturaları eline alan Alkım'ın az önce bıraktığı araba anahtarını kavradım ve eğilip yanağını öptüm. Ayakkabılarımı giyerken bana baktı.
"Nereye?"
"Aşkım on dakikaya geleceğim. İstediğin bir şey var mı?"
"Hayır yok." Parmaklarım ucunda ona yükselip yanağını öptüm ve koşarak aşağıya indim. On, on beş dakika içerisinde bir buket beyaz gül, kırmızı şarap, ağrı kesici, sigara ve atıştırmalıklar alıp eve geri döndüm. Kapıyı çaldığımda Alkım'ın üzerinde kısa ince askılı siyah bir gecelik vardı. Onun üzerine beyaz polar uzun bir hırka giymişti.
Elimdeki buketi ona uzatıp onu içeriye ittim. İçeri girdim ve ardımdan kapıyı kapattım. Alkım hâlâ beyaz güllere bakıyordu.
"Ya çok teşekkür ederim çok düşüncelisin." Elini bana sardı. Elimdekileri yavaşça yere bırakıp beline sarıldım sıkıca. Kafamı göğüsleri arasında kalmıştı. Gülüp çenemi kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki İki Kadın
ChickLitGirl*Girl "Kaptan, size bir şey söylemeliyim; Ben daha önce hiç uçak uçurmadım!!!" "Senin gibileri nasıl mezun ediyorlar?" "Ben mezun olmadım ki, son senem." "Üç senedir sadece tek tuşa basmayı mı öğrendin?" "Aw! Kusura bakmayın kaptan isterseniz...