"Biliyorsunuz Bayan Tanay, ya da en azından anlamışsınızdır. İntihara o kadar meyilliyim ki bu yaşıma dek yaşamam bir mucize."
"Hadi ama Aybars, hiç mi güzellikler olmuyor hayatında?"
"Oluyor. Ama her zaman değil. Acılar daha fazla." Arkama iyice uzandım. Ayaklarımın değdiği yerlere dikkat ederek esnedim. Alkım hızlıca bana döndü.
"Ne yapıyorsun Aybars, toparlan!"
"Yoruldum."
"Git uyu o zaman. Lütfen zarar verecek şeyler yapma." Zarar verecek bir şey yapmıyordum. Sadece panele koymuştum ayağımı. Ve tabii dikkat ediyordum. Daha çok yol vardı of. Bu kadın harbiden de tüm yol boyunca uyumayacak mıydı? Hadi ama herkes yorulur. En iyisi başını şişirmemek. Sus, SUS, SUUUSS, SSSSU....
"Alkım Hanım hiç deli gibi sevdiğiniz biri oldu mu?"
"Nişanlım."
Hass*ktir. Nişanlı mı bu kadın? Tamam, baltayı yaşa vurduk oğlum sabahtan beri kadın ondan yüz vermiyor. Sus Aybars daha çok konuşup yorma kadını ne olur... "Nişanlı olduğunuzu bilmiyordum."
"Eskiden öyleydim." Hadi lan! Şans yine bana döndü. Şuna Bak Alkım, saat 4 yönünde bir Unicorn var herhalde gökkuşağı görevini tamamladı. Ve bize geliyor tam kalplerimize. Gökkuşağı tükürerek.
"Demek öyle." O zaman dans.
"Evet, eğer beni aldatmasaydı. Şu an doğum izninde bile olabilirim. Ailesi hemen bebek istiyordu. Annesi beni çok severdi. Babası üst çavuşu olduğundan disiplinli olmamı severdi. Ama Taner. O beni sevmiyordu bile. Sadece annesine 'Hey bak anne güzel kız bulabiliyorum.' demesi için vardım."
"Ooh ş*refsiz Taner." Ettiğim minik küfür üzerine, kafasını bana çevirdi. Ve o güzel gözleri bana sert sert baktı.
"Yapmayın. Onu hala seviyor olamazsınız."
"Seviyorum demedim."
"Ama gözler yalan söylemez."
"O zaman sen de kıskançlıktan geberiyorsun?"
"Dediğim gibi Tanay gözler yalan söylemez. Karşımdaki güzellik abidesi kadın bir p*çi unutamadığını söylüyor. Hadi ama buna emziği olan bebek emziğini çıkartıp güler sonra geri takar." Güldü. Diyorum abi kimse onun kadar güzel gülmüyor. Tamam, çok klasik olabilir ama gerçek bu! Abi ölüyorum ben bu kadına yok böyle bir şey. "Senin oldu mu peki?"
"Oldu."
"Kim?"
Sorar gözlerle bana baktı. Ardından önünü döndü gözlerini panellerden ayırmıyordu. Derin bir nefes aldım. İlk aşkım bir biseksüeldi beni bir erkek için terk etti diyemezdim herhalde.
"Güzel bir insan. Ortaokulun son senesi. Lisenin ilkyazı. Tanıştık bir yerden kader bizi bir araya getirdi. Valla ben o zamana dek sevilmek ne demek pek bilmezdim. Ama o beni sevdi. Bana sevilmeyi de gösterdi. Hem de üç sene."
"Sonra ne oldu?"
"Hayatına arabası olan biri girdi. Sarışın ve yeşil gözlü biriydi. Onu benden aldı."
"Senden güzeldi yani." Kafa salladım. Benden güzeldi.
"Sizin gibilerin değerini bilemedikleri için dünyamız çok kirli bir yer."
"Eğer bir yurt çocuğu olamasaydım, aslında altımda bir arabam olsaydı ve güzel olsaydım. Sanırım beni severdi."
"Ama şu an bunu istiyor musun? Yani keşkelerin mi var? Asıl önemli olan o Aybars."
"Keşkelerim yok. Sonuçta şu an bir arabam var. Saçlarım sarı değil gözlerim de renkli değil ama yine de iyiyim. Kaybeden ben değilim."
"Sen olma zaten. Kaybetmek pek de güzel olmaz."
"Siz kaybeder misiniz ki Alkım Hanım?"
"Şu ana dek kaybettiğim tek şey 19 yaşında arkadaşımla yaptığımız motor yarışı."
"Gerçekten kaybettiğin tek şey o mu?"
"Hayır, o motor yarışında arabamı kaybettim."
"Ha motor yarışında arabanızı mı kaybettiniz?"
"97 Model bir Mercedes. O zamanlar çok severdim. Zaten biz gençler arasında da modaydı. Arabayı benden almak için çok uğraşmışlardı. 15 yaşından beri çoğu motorlu şeyleri sürebiliyorum. Ehliyetim yoktu ama sorun olmuyordu pek. İddia şöyleydi. Onun iki Kawasaki'si vardı. Eğer ben kazanırsam motorların ikisi de benimdi. Eğer o kazanırsa arabamı alıyor bana bir Kawasaki veriyordu."
"Ve sen bu iddiayı kabul ettin öyle mi?"
"Neden kabul etmeyeyim ki? Gençlik kanı akıyor damarlarımdan. Ki zaten arabayı sıfır almamıştım. İkinci eldi. O kadar da sevmezdim. Ya ben Vosvos (Ò\_!_/Ó) aşığıyımdır."
"Peki ya ondan sonra?"
"İkimiz parkura geldik. Gece 3 falan yollar boş. Şehir içindeydik. Şehirlerarası yolda aslında. Mehmet yürümeyi öğrendiği gibi babası bisiklet almış. Denge kurmaya başlayınca 13 yaşında ilk motorunu almış. Tabii ben bunları sonradan öğrendim."
Kulaklık mikrofonunu dudaklarına doğru çekti.
"Kule sınır geçişi tamamlandı. Bir dahaki sınıra 500.000 km."
Çok kısa bir konuşmanın ardından yine bana bakıp ardından panele döndü. ''Yaklaşık bir saat boyunca yarıştık onunla. İstanbul dan Ankara'ya varmıştık. O zamanlar bu kadar güzel değildi, şehirlerarası yollar. Kazandı, bana 15 dakikalık bir fark atmıştı. Yeşil Kawasaki benimdi. Arabam ise onun."
"Bilmiyorum sanırım böyle bir şey yapmazdım. Ya zaten ben sürmeyi bilmiyorum."
"Bende hiç bisiklete binmedim şahsen. Hep merak ettim."
"Neden ki?"
"Ailem izin vermedi." Nedenini sormak yerine sadece gözlerine baktım.
"Büyük abim bisikletle kamyonun altına girmişti."
"Abin mi var?"
"Evet, üç tane abim var. Biri avukat, biri tekniker, biri de hakem."
"Üç abi mi? Senden küçük yok mu?"
"Hayır. Zaten üç abiyle büyümek zordu. Bir de ablalık yapamazdım.'' Panelde birkaç tuşa basarken gözlerimi dinlendirme ihtiyacı duymuştum.
"Ya sen?" diye sordu. Gözlerimi açmadan cevap verdim.
"Bilirsin, yurt kızı, evlat edinilir. Kız büyür mesleği olur."
"Pilotluk meslek değil. Sen özgür olacaksın. Kaç kişi senin yerinde olmak istiyor biliyor musun?"
"Yanında mı? Evet, sınıfımdaki 30 erkeğin hepsi."
"Gökyüzünde Aybars. Benimle neden olmak istesinler."
"Öyle deme, mesela bu uçak ilk randevumuz. Sen davet ettin var sayıyorum."
"Ah? Ne münasebet?"
"Bilmem. Bence yakışırız. Ne yani güzel bir arkadaşlık olmadı mı Bayan Tanay." Dedim Bayan kısmına baskı yaparak. Güldü. Gözlerimi kapattım ve başımı geri yasladım tekrar.
"Bilmiyorum."
"Kırdın beni." Kadınımın gülümsediğini gözlerimi açmadan hissetmiştim ben. Sadece onu hissederek. Onu böyle sıkıştırmak hoş olmuyordu. Ama bu kadın öteki türlü bana yanaşmayacaktı. Ve ben onu istediğime emindim. Önümüzde daha 5 saat vardı. Halledecektik. Yani umarım.
#KalbiDengem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki İki Kadın
Chick-LitGirl*Girl "Kaptan, size bir şey söylemeliyim; Ben daha önce hiç uçak uçurmadım!!!" "Senin gibileri nasıl mezun ediyorlar?" "Ben mezun olmadım ki, son senem." "Üç senedir sadece tek tuşa basmayı mı öğrendin?" "Aw! Kusura bakmayın kaptan isterseniz...