"Alkım, ne yapıyorsun? Yavaş ol." Bedenini benim yerime koymak için kalçasıyla beni sertçe itmişti. Elimdeki kaşıktaki salça dökülürken Alkım'a baktım. Gözleri yaşarmış iç çekiyordu.
"Bir daha asla soğan doğramam. Sen doğra." Derin bir nefes alarak kendini geri çekti. Ellerini sabunlayıp yıkamaya çalıştı. Kurulayıp parmaklarını gözüne götürecekken onu durdurdum.
"Ufalama gözlerini." Ellerini ellerime hapsetmiştim. Yemeğe doğradığı soğanları ekledim. Gözleri daha çok yaşarıyordu.
"Artık sen yap yemekleri. Zaten vejetaryensin. Bilirsin sebzelerle ne yapılacağını." Gülerek salona gitmişti. O gidince, Salatayı hazırlayıp masaya bıraktım. Yemeği biraz daha karıştırıp altını kıstıktan sonra tatlı yapmak için malzeme aradım.
Yarım saat kadar sonra tatlıyı dolaba koyarken Alkım mutfağa girmişti. Elindeki telefonda bir oyun açıktı. Ve şarkı çalıyordu. Masaya oturup ayaklarını diğer sandalyeye doğru uzattı. Dolabı kapatıp ona döndüm.
"Yemek kendine gelsin. Biraz daha bekle." Dedim ona bakarak. Midesini tuttu. "Acıktım."
"Alkım gecenin ikisi ve senin için uykudan kalkıp yemek yaptım. Biraz sabret. Hem gece gece canın nasıl et çekiyor ki? Gelirken et almanın sebebi buydu değil mi? Beni uykumdan kaldırıp yemek yaptırmak?"
"Ay, ne bileyim. Ben akşam yemeği yaparız diye şey ettim ama gece yaptık işte. Canım istedi. Sen de yaptın. Teşekkür ederim... Kimse benim için gece yarısı kalkıp yemek yapmamıştı."
"İstediğin başka bir şey var mı?" Diye sordum üzerimdeki önlüğün ipini çözerken.
"Sen de yiyecek misin?"
"Yahni, dana yahni! Hayır, elbette yemeyeceğim. Ama salatayı kendim için yaptım ve tatlı."
"Oha tatlı mı yaptın?" Oturduğu yerden kalkıp dolabı açtı. Tatlımı görünce güldü.
"Seni çok seviyorum." Gülerek bana sarılmıştı. Elimi beline sardım. Boyumun el verdiğince işte... Ondan kısa olmak güzeldi aslında. Biz sarılınca benim kafam doğruca boynuna yatabiliyordu. Ve onu öpmek için sadece kafamı kaldırmam yetiyordu.
"Hadi ama Aybars... Artık yemek istiyorum. Biraz daha beklersem seni kemirmeye başlayacağım."
"Hum buna izin veremem. Sonra sana kim bakacak? Sonuçta diğerlerinden daha iyi bakarım sana ben bir kere. Hem daha becerikliyim. Hem de seni hepsinden çok seviyorum."
"Bazen bu sevgiyi hak etmediğimi düşünüyorum. Nasıl bu kadar güzel hissettiriyormuş? Yaşamayı unutmuşum resmen. Bu berbatmış ama sen bana yaklaştıkça. Sanki yeniden yaşıyorum her şeyi. Her duyguyu. Bana çok iyi geldiniz küçük hanım." Salatanın yanına hafif hazır mezeleri, içecekleri koydum. Ve yemeği kontrol ettim. Alkım'ın daha fazla bekleyemeyeceği belliydi. Dakikalar içinde o şarkısını dinlerken yemeğini servis ettim.
"Acaba diyorum. Cidden özel sekreterim falan olsan ya. İşlerimle beni kontrol edersin. Manyak güzel olur." Masaya oturmuş başlamadan önce su içmek için bardağa uzanmıştım.
"İşin yerine neden direkt seninle olmuyorum Alkım?" Dudakları açık kaldı. Hala ona bakıyordum. Kafasını eğdi.
"Bir ilişkiye hazır değilim. Ve sen benim arkadaşımsın. Kötü anlarımı paylaştığım bir arkadaş." Ah gene mi şu saçma arkadaş muhabbeti. Hadi ama Alkım...
"İyi anlarını ve kötü anlarını birlikte olduğun insanla da paylaşabilirsin ve bu ben de olabilirim." Dedim çatalımı salataya batırırken.
"Çok cesursun." Ona bakmadan yemeğe devam ettim. Benden bir cevap bekliyor gibiydi. Güzellik, tabii ki sana cevap vereceğim...
"Tehlikeyi severim Tanay. Ve isteklerimden asla vazgeçmem. Anlamışsındır ben seni istiyorum Tanay. Ve vazgeçmeyeceğim."
"Ufaklık. Bu biraz..." Ne birazı be? Yeter. Yetti. Lan seni seviyorum. Alkım neden anlamıyorsun!
"Biraz o değil, ne diyeceksen artık hayır değil. Okullar açılmadan önce olsa. Sana hayranlıkla bakıp konuşmak için bir yerlerimi yırtabilirdim. Ama şimdi yanında oturuyorum. Gece yarısı uyanıp sana yemek yaptım. Bana az önce 'dostça' bir tavırla da olsa seni seviyorum dedin. Bu yüzden... Bunda garip bir şey yok. Konuşmak zorunda değilsin yemeğini ye." Sert çıkışımla, verecek cevabı olsa bile onu susturmayı becermiştim. Sakince salatamı yiyordum. O da yahnisini. Yaktığım tütsü mutfağın kokusunu değiştirmişti. Gözlerim ilgilenecek bir şey arıyordu. Ama etrafta Alkım dışında bir şey ilgimi çekmiyordu.
"Biliyor musun? İleride ki eşin çok şanslı çok güzel olmuş yahnin. Ve üstelik tadına bile bakmadın. Sadece koklayarak karar verdin."
"Elim biraz yatkın bu işlere. Ama maalesef yeteri kadar iyi sarma yapamıyorum. Kusura bakma. Onu da artık beraber yaparız."
Gülüp beni kafasıyla onayladı. Bir yandan yemeğini yiyor. Bir yandan da bana kaçamak bakışlar atıyordu. Ellerini tutup onu kendime çekmek ya da 'Hey Alkım... Evlen Benimle.' Demek gibi saçma şeylerle doluydu beynim. Ki o sırada birden ışıklar gitti. Aniden çatalı bırakıp çığlık attım. Alkım elini omuzuma koydu.
"Sakin ol ufaklık sadece elektrikler kesildi. Ben sigortaya bakayım geleyim. Belki sadece sigorta atmıştır." Kafa salladım. Sakince ayağa kalktı. Gözlerim karanlığa henüz alışmıştı. Alkım'ın telefonunun ekranı açıktı. Telefonuyla mutfaktan çıktı. Perdeleri kapalı olan camı açmayı düşündüm. Ardından korkup vazgeçtim. Bana saatler süren bir kaç dakikadan sonra Alkım mutfaktan içeriye girdi.
"Sigortalarda sorun yok. Sadece elektrikler kesilmiş." Mutfağı biraz araştırdıktan sonra çekmeceden bir kaç mum bulup yaktı ve masanın üzerine koydu.
"Umm. Çok romantiksiniz Alkım Hanım."
"Ah öyleyimdir." Gülüp yemeğini yemeye devam etti. Beraber yemek yedik. Ardından o boş boş lak lak ederken bulaşıkları hallettim. Ardından tatlısını çıkartıp ona sundum. Sanki az önce koca tabak yahni yememiş bir iştahla onu da yedi. Ben ikinci kaşıktan sonra bırakmıştım. Alkım doyduğunu söyleyip arkasına yaslanınca ufak bir kıkırdamayla yatmak istediğimi söylemiştim.
Kabul etti. Mumları söndürüp odaya geçtik. Hala onunla yatıyordum. Zaten uyku kıyafetlerimiz vardı. Saate bakınca 03.21 AM olduğunu gördüm. Alkım ile birlikte yatağa yattık. Kafamı ona doğru çevirdim.
"Bir şey itiraf etmeliyim. Eti tattım sonuçta konu sen olunca... İyi olması gerekiyor." Utanarak ve ona bakmadan konuşmuştum. Hey sonuçta vejetaryenlik anlaşması imzalamadım asla yemeyeceğim diye. Zaten sadece tatmıştım Alkım'a çiğ bir yahni veremezdim. Elini kafamın üzerine atınca kafamı kaldırım koluna yattım. Beni hafif göğsüne çekti.
"Ufaklık zaten ellerin çok becerikli ne yapsan beğenirim." Yaaa ama utandırıyorsun beni.
"Sana mükemmel değilim demiştim Alkım. Kusura bakma. Günlük işlerden pek anlamam. Ama yemek ve beceri işlerini severim."
"Ben de mükemmel değilim Aybars." Dedi hafif hareketlenerek. Hadi ama. Buna kim inanır. Alkım Tanay ve mükemmel olmamak! Aynı cümlede bile olmuyorlar.
"Bu yüzden bence birlikte çok iyiyiz efendim. Yaradan sizi bana çizmiş çünkü." Resmi dile yine dönünce kıkırdadı kafamı kaldırıp ona baktım.
"Beraber güneşe gitmeli." Dedi gülmeye devam ederek. Ay ışığı giren odada hafif bir yansıma vardı. Ve Alkım'ın gözlerinin Ela rengi yansımıştı.
"Seni anlamıyorum güzel gözlü kadın." Diye cevapladım onu gözlerine bakarak. Derin bir nefes aldı.
"Diyorum ki gökyüzüme hoş geldin Aybars."
#KalbiDengem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzündeki İki Kadın
Chick-LitGirl*Girl "Kaptan, size bir şey söylemeliyim; Ben daha önce hiç uçak uçurmadım!!!" "Senin gibileri nasıl mezun ediyorlar?" "Ben mezun olmadım ki, son senem." "Üç senedir sadece tek tuşa basmayı mı öğrendin?" "Aw! Kusura bakmayın kaptan isterseniz...