-3-

15.8K 615 27
                                    


-ECE-

Birkaç gündür yine Selimle aramızda soğuk savaş vardı. Sebebini tahmin edebiliyordum, ama ne o, ne de ben dışımıza vermemiştik.

Artık yorulmuştum gerçekten. Sürekli küs olmaktan, ya da birbirimize beklentiye girip, dile getirememekten bıkmıştım. Hep bi'şeyler oluyordu, olmasa bile olmuş gibiydi aramız... Soğuk, iletişimsiz, uzak... Nereye kadar böyle olacaktı? Psikolojik olarak çöküntüye uğrayıp, sonra kendi kendimi tedavi etmekten bir hal olmuştum.



Kahvaltıyı hazırlarken kayınvalidem aradı.
-Günaydın Ece, nasılsınız kızım?

-Günaydın anne, iyiyiz çok şükür, siz nasılsınız?' derken birkaç dakika muhabbet ettik.
Arda'yı özlediğini söyleyince, bugün benim de temizlik yapmam gerektiği aklıma geldi.

-Anne isterseniz Selim işe giderken Arda'yı size bıraksın. Ben de işlerimi bitirince gelirim." dedim.

Kabul edince oğlumun çantasına gerekli eşyalarını hazırladım.
Kahvaltı yaparken Selim'e baktım. Yine kaşları çatık modundaydı. Anlamıyorum, böyle durmaktan yüz kasları acımıyor muydu ki.

"Selim işe giderken Arda'yı annenlere bırakabilir misin?" dedim.

"Niye?"

(Elinin körü diye! Hayvan!) diyemedim tabi...

"Annenler özlemişler, hem benim de işlerim var. Sonra da ben de giderim akşam yemekte orada buluşuruz." dedim.

Bişey söylemedi. Bu onun dilinde evet demekti.
Sessiz geçen kahvaltıdan sonra onları kapıdan uğurladım. Oğluma kocaman sarılıp öptüm.

"Hoşçakal bitanem, ben işim bitince hemen gelicem tamam mı?" dedim. Küçücük elleriyle bana sarılıp sonra babasına gitti,

"Baay baay" dedi tatlı tatlı. Sonra Selim'e yaklaştım,

"Güle güle canım, akşam görüşürüz " diyip yanağına öpücük bıraktım.

"Görüşürüz." derken kısa bir tebessüm geçti gözlerinden, gülmek ona o kadar yakışıyordu ki...

Nadir zamanlarda güldüğü için, ufacık bir tebessümü bile dikkatimi çekiyordu.

*

Evin bütün odalarını havalandırıp, güzel bir temizlik yapıp etrafa baktım. Her yer mis gibi olmuştu.

Ve bu görüntü benim için kaç saatlik terapiye bedeldi. Çünkü bişeyleri temizleyip, parlatmak ve sonra oturup eserimi izlemek, benim en büyük hobimdi.

Ben etrafa huzurla bakarken, telefonum çaldı. Selim arıyordu. Bu nadir bir durumdur çünkü, Selim'in kolay kolay bana ihtiyacı olmazdı ve bu yüzden, genellikle arayan taraf ben olurdum.

-Efendim canım?' diyerek açtım telefonu.

-Ece, hâlâ annemlere gitmemişsin, seni aramışlar ulaşamamışlar, Arda seni istiyormuş. Bi an önce annemlere geç artık.'

İnsan bir hal hatır sorar di mi, yok!

-Tamam çıkıyorum' diyip kapattım telefonu.

Telefonumun ekranına baktım. Gerçekten aramışlardı. Sanırım ben duştayken aramışlardı.

Acilen üzerime bir kot bi tshirt giyip, saçlarımı öylesine toplayıp evden çıktım. Evin önündeki parkın içinden geçip, taksi durağına gidebilirdim.

Hızlı hızlı yürürken bir anda başım dönünce, en yakın banka yürüyüp oturdum, kendimi tanıyordum, böylesine yorulduğum zamanlarda kan şekerim yerlere düşüyordu ve illa tatlı bileyler yemem gerekiyordu öncesinde.

YENİDEN SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin