-12-

13.2K 566 40
                                    

ECE'den...

Her zamanki sert ifadesinden bile, korkunç bakan Selim'i görünce, elimi nereye koyacağımı şaşırdım.

Ama sakin kalıp, ortada onun anladığı gibi birşey olmadığını söylemeliydim.

"Sandığın gibi birşey yok ortada Selim. Kerem benim arkadaşım" dedim. İnanamaz gözlerle bana baktı,

"Sen benim karımsın Ece ve elin adamlarıyla başbaşa yemeğe çıkamazsın tamam mı?" diyince göz devirmekten kendimi alamadım.
Bu sırada Kerem sinirle ayağa kalktı,

"Madem Ece senin karın, o zaman benimle de iş yemeği için burada olduğunu bilmen gerekirdi. Bilip bilmeden saçma sapan konuşma." diyerek durumu kurtarmıştı. Bir saniye sonra,

"Aşkım niye oturmadın, ayakta mı bekledin beni?" diyen boya küpü kadını görünce, kim olduğunu tahmin etmekte zorlanmadım. Ona baktığımı fark ettiğinde
"Tanışıyor muyuz?" dedi aptal bir ifadeyle.
Oysa kim olduğumu gayet iyi biliyordu. Bunu alaycı ses tonundan anlamıştım. Sesim titreyerek,

"Hayır" diyip çantamı aldığım gibi fırladım dışarı.

Arkamdan koşturan kişinin Kerem olduğunu biliyordum ve kendimi onun arabasının yanına zor götürdüm.

Arabanın kilidini açıldığını fark edince, oturup rahatça orada ağladım. Düştüğüm durum öyle rezilceydi ki...

Kerem de arabaya binmişti ama tek kelime etmiyordu. O sırada restoranın kapısında Selim'i gördüm etrafa bakıyordu. Muhtemelen beni arıyordu.

"Kerem, bizi farketmeden gidelim lütfen" dedim.

Bu öyle zor bi durumdu ki, üstelik Kerem herşeyi görmüştü.

Aldatıldığımı biliyordu artık. Gözümün önünden gitmiyordu, o kadının ona aşkım derkenki rahat hali.

Orada yeni bir yakınlık yoktu, uzun zamandır birlikte olan birinin, rahatlıkla çıkan bir ses tonuydu o kadınınki.

Ben de bu durumda o kadar zamandır aptal yerine konan kadındım. Araba durunca başımı kaldırdım. Kerem üzgün bir ifadeyle

"Benim gitmem gerek Ece, seni bu halde yalnız bırakmak istemezdim ama önemli bir görüşmem var. İşim biter bitmez görüşelim tamam mı?" dedi.

Sesinde huzur veren bir şefkat vardı. Babam ve Ediz'den başkasında duymadığım bir şeydi bu.

"Önemli değil Kerem, kendini kötü hissetme. Ben Selim'in parçaladığı kalbimi defalarca toplamaya alıştım. Bu sondu zaten. Artık beni kırıp üzmesine izin vermeyeceğim. Yanımda olduğun için teşekkür ederim, hoşçakal" dedim.

O da bana görüşmek üzere diyince arabadan çıktım ve apartmana girdim. Bir an arkama dönüp baktım. Benim içeri girdiğimden emin olduktan sonra arabayı hareket ettirmişti.

Ne iyi yürekli adamdı. İyi ki karşıma çıkmıştı bu süper kahraman. Onu ilk gördüğüm andan beri ona karşı hissettiğim tek şey güvendi. Bir çekim gibi birşey söz konusu olamazdı.

Zaten durumum içler acısıydı. Bu haldeyken kimseye karşı özel bir duygu hissetmem mümkün değildi. Hoş, bu saatten sonra öyle bir beklentim de yoktu hayattan.

Oğlum ve ailem benim için tek aşktı. Ama Kerem, her anımda duygularımı paylaşmak isteyeceğim bir arkadaştı.

Hayatım boyunca asla kimseye bu kadar çabuk ısınıp, arkadaşlık kurmamıştım.

Bunun sebebi tabi ki Kerem'in yaklaşımıydı, insanları canı sıkılınca incitecek biri değildi. İnsanların yaralarını görüp onları sarmasına yardım ediyordu. Bunu benim için yaptıklarından anlıyordum.

YENİDEN SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin