-15-

10.9K 492 28
                                    

KEREM'den...

Adliyeden çıkarken Levent yanımda bitti.

"Teşekkürler Kerem. İyi iş çıkardın " diyince gülümsedim.

"O araziler senin hakkındı Levent, ben ekstra birşey yapmadım." dediğimde omzumu sıktı.

"Kimse o mafyayı karşısına almak istemiyordu. Sen olmasan ne yapardım?" dediğinde,

"Abartma Levent, bu benim işim" dediğimde davanın kaybedenleri karşımda bana tehdit savurarak gitti.

İki kabadayıya pabuç bırakacağımı sanıyorlardı. Onları ciddiye bile almadım tabi.

"Ofise mi gidiyorsun, bir yerlerde laflayalım" diyen Levent'e baktım. Şuan malum konuyu konuşacak psikolojide değildim.

"Evet Levent erteleyemeyeceğim işlerim var" dedim ve yanından ayrıldım.

Arabama geçtiğimde, kendimle baş başa kalınca içime bir sıkıntı çöktü.

Sabah Ece'ye söz verdiğim halde, ondan habersiz çıkmıştım, daha doğrusu ondan kaçmıştım.
Bu yüzdendi belki, kendimi kötü hissediyordum.

Ofise gelince odama geçtim. Üstünden geçmem gereken dosyaları açtım. Ama bir türlü dikkatimi veremiyordum.

Öğleden sonra çalan telefonumla başımı işten kaldırabildim. Hâle arıyordu.

"Efendim Hâle?" dediğimde, benim sakin sesime karşın o sinirli bir sesle,

"Merhaba Kerem, rahatsız ettim kusura bakma." dedi.

"Sorun değil Hâle, birşey mi oldu?"

"Ece'yle görüşmemiz gerekiyordu ama, bir saattir arıyorum meşgule alıp duruyor. Mesajlarıma da cevap vermiyor. Bu ne sorumsuzluk!" dediğinde şaşırmadan edemedim.

Ece asla verdiği sözü çiğnemezdi. Acaba Arda falan mı hastalanmıştı.

"Dur sinirlenme Hâle, eminim mantıklı bir açıklaması vardır. Ben bi ailesine sorayım. Sonra sana dönerim olur mu?" dedim. Tamam diyip kapattı. İçimi saran korkuyla önce ablamı aradım.

"Efendim canım." diyen ablamın huzurlu sesi, inşallah bana iyi haber verir diye düşünmüştüm ama, ablam Ece'nin sabah geç geleceğini söyleyip, bu saate kadar hâlâ gelmediğini söyledi.

Sıkıntıyla nefesimi verip Ediz'i aradım. Ece'nin boşanma davası ile ilgili büroya gelmesi gerektiğini, ama gelmediğini söylediğimde,

"Abi ablam kahvaltıdan hemen sonra çıktı evden" diyince görünmeyen bir el boğazımı sıkmış gibi nefes alamadığımı hissettim.

Neredeydi bu kız...

Suçluluk duygusuyla içim içimi yiyordu. Eğer bu sabah onunla birlikte çıksaydım, şimdi yanımda olurdu.

Akşam olmuştu, ama hâlâ onun nerede olduğunu bilen yoktu. Ediz yumruğunu duvara geçirip,
"O şerefsizi elime bir geçirirsem geberteceğim" diye sinirle sağa sola geziniyordu.

*

İki gün geçmişti. Koskoca iki gündür Ece'den haber yoktu. Geçen her saniyede vicdan azabım artıyordu. Eğer ki o gün Ece'yi bekleyip, onunla birlikte evden çıksaydım, o şerefsize fırsat vermeyecektim.

Artık Ece'yi kaçıran kişinin Selim olduğu kesinleşmişti. Polis Selim'in anne babasını sorguya çekmişti ve annesi sessiz kalırken, babası şüphelerin doğru olduğunu söylemişti, ama neredeler orası muammaydı.






ECE'den...


Başımdaki ağrıyla gözlerimi açtığımda, tanıdık bir yerde olduğumu fark ettim. Kalkmak istediğimde kalkamadım, çünkü bağlanmış olan elim ayağım buna izin vermemişti.

YENİDEN SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin