-40- Final

12.4K 419 11
                                    

KEREM

Ofisimin camından etrafı izlerken, bir yandan kahvemi yudumlayıp, bir yandan da son bir buçuk ayı düşünüyordum.

Tam herşey yoluna girdi derken, Selim'in intihar etmesi, mutluluğumuza sekte vurmuştu.
Bu süre içinde hem Ece, hem de Levent'in yanında olmam gerekmişti ve bazen yorgun düşmüştüm.

Levent hayattan kopmuş gibiydi. Hale onun bu zor zamanında, ona fayda sağlayamadığını düşünüp kahroluyordu.

Selim'in ölmeden önce vasiyet içeren son mesajı ona göndermiş olması, Levent'i daha çok yaralamıştı.

Sürekli diyordu ki
'Belki o mesajı daha önce görseydim bişey gelirdi elimden'

Onun için çok zor bir durumdu bu. Hatalarına rağmen en yakın arkadaşıydı. Göz göre göre bitirmişti kendini...

Ece son bikaç gündür daha iyiydi, sanki olayların etkisinden artık çıkmıştı tamamen.

Ama bu kez de, Arda babasının neden onu görmediğini soruyordu ve Ece ona babasının şehir dışına gittiğini söylüyordu.

Ne zamana kadar saklayacaktı bilmiyordum ama, ona saygı duyuyordum...

Ama ben karımı özlüyordum. Bencillik ettiğimi düşünmüyordum, haklıydım kendimce.

Selim öldüğünden beri Ece'ye dokunmaya korkuyordum. Beni yanlış anlamasını da istemiyordum. O yüzden kendimi ilk defa birine anlatmakta zorlandığımı hissediyordum.

Öğleden sonra canım sıkılınca, eve erken gitmeye karar verdim.

Trafikte ilerlerken, kırmızı ışık yandığında etrafa bakındım. Küçük bir kız çocuğu, duran arabaların arasında gül satmaya çalışıyordu.

"Şşt fıstık, gel bakalım" dediğimde gülerek yanıma koşturdu. Elindeki bir demet gül için, istediğinden fazla para verip hepsini aldım.

"Teşekkür ederim abi, eşin çok şanslıymış" diyip gitti.

Gülümseyip yoluma devam ettim. Arabayı park edip indiğimde, sitenin çocuk parkına baktım. Ece bu saatlerde Arda'yı parka indiriyordu genelde. Ama şimdi görünmüyorlardı.

Yukarı çıkıp cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı açtığımda, evdeki sessizlik dikkatimi çekti.

Arda da, Ece de görünürde yoktu.
Üzerimi değişmek için yatak odasına gittiğimde Ece uyuyordu.

Yavaş adımlarla yanına gidip, elimdeki gülleri yanına bıraktım ve yanağına öpücük bıraktım.

"Ardaaa, biraz daha uyuyayım lütfen" dediğinde kahkahama engel olamadım.

O anda gözlerini açan Ece, şaşkınca bakıp,
"Kerem sen ne zaman geldin?" dedi. Ve sonra yanındaki gülleri fark etti.

"Kereeemm, ama bunlar çok güzel." diyerek gülleri eline alıp kokladı.

Başını kaldırıp gözlerime baktığında, dolan gözleri dikkatimi çekti.

"Güzelim neden ağlıyorsun?" diyerek yüzünü ellerimin arasına aldım. Bir yandan da neden ağladığını öğrenmekten korkuyordum.

"Sen... Sen o kadar mükemmelsin ki Kerem, günlerdir doğru düzgün seninle ilgilenmediğim halde eve elinde çiçekle geliyorsun, bir de benim halime bak." dediğinde gülümseyip, üzerindeki pembe pijama takımıyla dağınık saçlarına baktım.

Yüzüne düşen bir tutam saçı geriye itip okşadım.

"Bence bu halinle çok tatlısın, yeni yetme bir kız çocuğu gibisin" dedim.

YENİDEN SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin