Selim
(Son defa...)
"Deniz yemin ederim, ona zarar vermek için gelmedim" dedim çıkışa beni sürükleyen kıza.
Yalvaran ses tonumla sakinleşip yavaşladı.
"Ne için geldiğinin bir önemi yok. Burada olmaman gerekiyordu. Ya Kerem abinin ailesinden biri seni görseydi... Hiç mi yaptığın şeyin sonunu düşünmezsin sen?" diyip etrafa baktı ve bizi kimsenin görmediğinden emin olduktan sonra durdu.
"Şu ilerde misafirleri bırakan taksiler var, birine bin ve git lütfen" derken endişeyle sağa sola bakmayı da ihmal etmiyordu.
Boğazımı acıtan bir nefes daha aldım,
"Özür dilerim Deniz, ben sadece onu görmek istedim. Mutlu olduğunu, bensizken daha iyi olduğunu..." diye konuştuğumda Deniz sabırsızca sözümü kesti.
"Evet o çok mutlu, sen de bunu bozmazsan iyi edersin." dedi ve hızla arkasını dönüp girişe gitti.
Ece'yi son kez görmek için, alkış sesi gelen tarafa gittim. Beyazlar içinde, o adamın kolunda yürürken, kalbime batan bıçaklar yaramı deşiyordu sanki...
Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre dans eden çifti izledim. Mutlu bi kadındı o, çok fazla gülümsüyordu. Nasıl bu gülümsemeyi unutmuştum ki...
Bir yıl olmuştu ayrılalı ve ayrılmadan önce de zaten gülmeyi unutturmuştum ona...
Kalbime saplanan hançeri hissede hissede izledim ona evet deyişini. Bir zamanlar benim karşımda, bana beklentiyle bakan gözleri, şimdi o adama aşkla bakıyordu. Onu alnından öpüp sarılırken, daha fazla dayanamadım ve ayrıldım ordan.
Kendimi bir bara atıp unutana kadar içmek istedim. Ama olmuyordu, unutamıyordum. Kendimi unutuyordum ama, o adama aşkla bakan gözleri unutamıyordum.
Bir hatam hayatıma mal olmuştu. Sevdiğim kadını, sevmediğim biri için üzüp, onu ve oğlumu kaybetmiştim. Uğruna en değerlilerimi kaybettiğim kadın ise, beni ve çocuğunu sebepsiz yere terk etmişti.
Bilincimi daha fazla kaybetmeden arabama binip eski evime gittim. Ece'yle benim yuvamdı burası...
Tozlanmış eşyaların arasından, tv ünitesinin çekmecesini açıp eski fotoğrafları elime aldım.
Benimle evlendiğindeki yüz ifadesiyle, bu akşamki halini karşılaştırdım. Elimdeki fotoğrafta da gülümsüyordu ama çocuksu bir gülücüktü. Ne yaşadığının farkında değildi belli.
Hatırlıyorum da, o masumiyeti beni nasıl etkilemişti. Nasıl seviyordum o zamanlar, aslında şimdikinden fazla değildi ama, onu kaybettikten sonra anlamıştım. Bir söz vardı;
"Harama bakan gözler, gün gelir helaline sevgiyle bakamaz olur. "Öyle olmuştu. Onu aldattıktan sonra suçluluk duygumdan uzaklaştırmaya çalışmıştım onu kendimden. Ve başarmıştım da şimdi niye mutlu değildim...
Bikaç gün anılarla bu evde kaldıktan sonra aklıma kızım geldi. Kendime çeki düzen verip annemlere gittim.
Annemse burnundan soluyordu. Eda gittiğinden beri, arkasından demediği kötü söz kalmamıştı.
Haklıydı da, o sürtüğü elime bi geçirsem fena yapardım ama, onu aramak için çaba bile göstermemiştim.
Oturup kızımı kucağıma aldığımda, yüzündeki masumlukla kendimden utandım. İki sorumsuz insanın hatasını bu zavallı yavrucak çekecekti.
"Oğlum, kadınlar konusunda gerçekten çok şanssızsın. Biri oğlunu alır kaçar, biri kızını bırakıp kaçar. Sen de adam olup tutamıyorsun birini yanında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN SEV
Romance5 yıllık zorlu bir evlilikten sonra, kendisinden ikinci bir şans isteyen iki adama karşı, çaresiz bir kadının hisleri ne olurdu?... Bir tarafta kendini hep ezen, üzen ve sevgisizliğe alıştıran çocuğunun babası. Diğer yanda saf aşkıyla ona dünyanın...