-26-

8.8K 383 9
                                    

ECE'den...

Sabah gözlerimi, oğlumun öpücükleriyle açmıştım.

Küçücük elleriyle yüzümü okşuyor, arada öpüyordu. Gözlerim bir an karşı duvardaki tabloya kaydı.

Tasarım yarışmasında ilk üçe girmiştim ve, azımsanmayacak miktarda parayla birlikte, pembe gösterişli bir çerçeve içinde, yarışmanın ikincisi olduğumu yazan belge vermişlerdi ve şimdi odamın duvarını süslüyordu.

Birşeyler başarmış olmak, kaybettiğim özgüvenimi geri almamı sağlamıştı. Ve tabi bir de güzel bir adam tarafından sevilmek...

Düşüncelerimden, beni gıdıklamaya çalışan oğlumla ayrıldım. Önce kollarımı ona dolayıp, doya doya öptüm.

"Benim oğlum sevgi patlaması mı yaşıyormuş?" diyip gıdıklamaya başladım.

İkimizin kahkahaları odanın dışına taşmış olacak ki, annemle babamı bizi kapıda izlerken görünce anladım. Onlar gelince toparlanıp yataktan kalktım.

"Günaydın canlarım." diyerek, önce annemin, sonra babamın yanağına öpücük kondurdum. Annem Arda'yı kucaklayıp,
"Günaydın sabah şekerleri" diyip onu banyoya götürdü. Babam ise bana gülümseyip,

"Başlarda boşanmanı sorgulamadığım için içimde soru işaretleri vardı ama, gün geçtikçe seni daha mutlu görüyorum ve doğru bir şey yaptığımızı anlıyorum kızım. Siz hep böyle gülün, etrafa neşe saçın." diyip saçlarımı okşadı.

Küçükken yaptığımı yapıp, kollarımı beline sarıp başımı göğsüne koydum. Öyle huzur vardı ki burada.

"Ooo aşk olsun baba. Demek biz yokken ablamı böyle şımartıyorsun" diyen Deniz'in sesiyle birbirimizden ayrıldık, çünkü Deniz babamla aramıza girivermişti. Babam gülümseyip,

"Burada her zaman size yer var" derken ikimize de sarılınca, bu kez de odasından çıkan Ediz, aynı şeyi yapıp yanımıza geldi ve ikimizi itekleyip babama sarıldı.

Huzurlu bir sabaha uyanmak çok güzeldi. Ve ben Selimden boşandığımdan beri, bunu çok sık yaşıyordum.

Kahvaltıyı hazırlamadan önce, banyoya girip işlerimi hallettikten sonra, çalan telefonumun sesiyle odaya girdim. Kerem arıyordu

"Günaydın Kerem bey, rüyanızda mı gördünüz beni?" dedim.

Uykulu bir sesle,
"Hayır ama güne senin sesinle başlamak istedim." dedi.

Liseli çocuklar gibi kalbimin atışı değişmişti o sırada. Sessizliğim üzerine Kerem tekrar konuştu,

"Ece... Eğer kahvaltı etmediysen birlikte yapalım mı?"

Aslında olabilirdi. Sonrasında da işe geçerdim. Daha önce Arda'ya vakit ayırmam gerek diyip, Kerem'i çok ikinci plana atmıştım. O yüzden bu kez,

"Tamam Kerem, on beş dakikaya çıkarım, olur mu?" dedim.

Yataktan hızla kalktığını, gelen hışırtılardan anladım.

"Anlaştık o zaman. On beş dakika sonra seni arabada bekliyor olacağım." diyip kapadı telefonu.

Ben de hızlı bir şekilde hazırlanıp kapıya yürüdüm.

"Kızım kahvaltı hazır, nereye aç karına?" diyen annemin sesiyle mutfağa girdim.

"Anne bugün erken çıkmam lazım. Gidince kahvaltımı yaparım söz" dediğimde Deniz bana göz kırptı. Bu cadı da herşeyi anlıyordu zaten.

Kapıdan çıktığım an, karşı dairenin kapısı açılınca ödüm koptu. Kerem kapıyı yavaşça kapatıp gülümsedi.

"Aaa günaydın Ece, işe mi gidiyorsun?" diye yapmacık bir şaşkınlıkla konuştuğunda, gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

YENİDEN SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin