KEREM'den...
"Ece sen, sen onu hâlâ seviyor musun?"
Sorduğum soru üzerine, Ece gözlerinden ateş çıkacak gibi sert bakmıştı bana.O an ağzımdan çıkanlara bin pişman olmuştum, ama geri dönüşü yoktu.
"Saçmaladığının farkındasındır umarım Kerem. Ben o adamdan kurtulmak için neler çektim. Şimdi istediğim şey oldu, ama sinirlerimi bozan, Selim'in boşanmayı ben istedim diye değil, o kadın hamile olduğu için kabul etmesi.
Ama siz erkekler tabi herşeyi, anlamak istediğiniz yöne çekersiniz." diyip trafiğin ortasında arabadan indi.
Arkasından seslensem de, yeşil ışık yandığı için yoluma devam etmek zorunda kaldım.
Şuan boş boğazlığıma saydırıyordum. Ne olurdu içimde tutsaydım.
Kız zaten zor günler geçiriyordu, bir de ben bencilce şeyler düşünüp onu üzüyordum.
Aslında şu sıralar ben de pek iyi değildim ya. Ece'ye olan duygularımın karşılıksız ve umutsuz olması, beni hiç umulmadık şeye sinirlenen, boş konuşan ve agresif birine çevirmişti.
Ofise girince kendimi işlere vermeye çalıştım. Ama bir türlü odaklanamıyordum.
Sonra telefonuma gelen bildirim sesiyle, hemen telefonu elime aldım. Kayıtlı olmayan bir numaradan bir mesajdı.
- Ayağını denk al avukat. Bilirsin ki hiç bir suç cezasız kalmaz. -
Mesajın kimden olduğunu merak bile etmemiştim. Böylelerine fırsat verecek olsam, mesleğimde bir adım ileri gidemezdim ki.
Mesajı tekrar bu tip mesajlar geleceğini tahmin ettiğim için, silmedim ve polise vermek için sakladım. O sırada çalan kapıyla başımı kaldırıp "gir" dedim.
Hale her zamanki şıklığıyla içeri süzüldü.
"Merhaba, nasılsın?" diyip karşıma oturdu.
"İyiyim sen?" dediğimde elindeki dosyaları masaya bıraktı.
"Çok yorgunum Kerem, bu hafta böyle olacak. Cuma günü Ece'nin mahkemesi var. Kocası boşanmayı kabul ettiğine göre anlaşmalı olacağı için, tek celsede boşanırlar" diyince elimde olmadan 'nihayet' diye fısıldadım. Hale duymuş olmalı ki,
"Arkadaşının esareti bitiyor, mutlu olmalısın." dedi iğneleyici bir sesle.
Onu anlamazdan gelip konuyu değiştirdim. Hale güzel kızdı. Bakımlı, alımlı...
Annem defalarca onunla kendime bir şans vermemi söylemişti. Hatta bunu Hâle'nin yanında da dile getirmişti ama, benim ona karşı hiçbir duygum olmamıştı şimdiye kadar.
Hale'nin bu duruma içerlediğini biliyordum. Çünkü ben onun için ideal eş adayıydım ama, benim gözümde ikimiz arasında arkadaşlıktan ileri birşey olmazdı.
Çünkü Hale bildiğin avukat tanımlanmasına uygun bir kişilikti. Hazır cevap, kimseye ihtiyaç duymayan, duygusallıktan uzak ve herşeye mantık yönünden bakan biriydi.
Oysa benim bir kadında aradığım en büyük özellik duygusallıktı. Bir kadında ne arıyorsam hepsi Ece'de vardı.
Duygusal, masum, sevecen, hamarat... Üstelik beni içine çeken gök mavisi gözleri vardı.
Ama geç kalmıştım ona... Yada o hayata erken başlamıştı. 19 yaşında evlenmek nedir arkadaş? Bir dur, bir soluklan, hemen anne olmak neden?
Ne zaman kaybolsam hayallerde, imkansız olduğu Arda'ya baktığım an yüzüme çarpıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN SEV
Romance5 yıllık zorlu bir evlilikten sonra, kendisinden ikinci bir şans isteyen iki adama karşı, çaresiz bir kadının hisleri ne olurdu?... Bir tarafta kendini hep ezen, üzen ve sevgisizliğe alıştıran çocuğunun babası. Diğer yanda saf aşkıyla ona dünyanın...