5.bölüm:ÖZEL BÖLÜM!

1.5K 96 34
                                    

Bölümü okurken yukarıdaki şarkıyı dinleyin♥ Hatta şimdi hemen açın çünkü bu şarkıyala beraber yazdım ilk kısmı♥♥



Gitarı bırakıp aceleyle sahneden indim. Gözlerim doluydu. Aliye karşı hissettiğim bu salak duygudan kısa süre de kurtulmam gerekiyordu. Ve bunun için Alinin benden nefret etmesi gerekiyordu.

Aceleyle kendimi üst kattaki teras tarzı açık balkona attığım da bir demire tutundum ve derin nefesler alıp vermeye başladım. Siyah saten dar elbisemin dar olmayan etekleri rüzgardan uçuşuyordu, siyah yüksek topuklu botlarımın üzerinde durmakta zorlanıyordum. Deri ceketimden kurtulmak istiyordum ama kilitlenmiştim. Kötü hissediyordum ve içimden kendimi 4 kat yüksekteki terastan atmak geliyordu.

Yavaş adımlarım beni balkonun kenarına sürüklüyordu. Kenarına vardığımdaysa demirlere sıkıca tutundum ve manzarayı seyrettim bir süre. Daha sonra gözlerimi kapattım ve rüzgarın saçlarımı savurmasına izin verdim. 

Rüzgar her yüzüme çarptığında tüm anılarım aklıma geliyordu. Eniştemin ve Halamın bana nasıl işkence yaptığı... Boğulmam... İntihar girişimim...

Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimi açtım. Ve kendi kendime şu soruyu sordum.

''Neden?''

Ağlamaklı çıkan ve üstüne titreyen ses tonumu umursamadan aktığından bile bir haber olduğum ve yeni fark ettiğim göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim ve kaşlarımı çattım.

Benim olduğum basamaktan bir üst basamağa çıktım ve böylece önümde ölmemek için hiç bir engel kalmamıştı. Esen rüzgarın tüylerimi diken diken etmesini hissettim. Şuan ölümle aramızda bir metre bile yoktu. Eğer bir adım daha atarsam aşağı düşecektim ve geberecektim.

Kollarımı iki yana açıp esen rüzgarın tüm bedenimi esir almasını hissettim. Elbisemin açıkta bıraktığı göğüs dekoltemden içeri giren soğuk rüzgar içimi titretiyordu. Gözlerimi tekrar kapattım ve bir süre öylece kaldım.

Daha sonra belimden bir çift el beni çektiği gibi yere kapaklandık beraber. Beni çeken kişinin Enes, Ökkeş veya Orkun olduğundan neredeyse emindim ve o yüzden söylene söylene üzerimi başımı temizledim.

''Bırak da ölseydim! Ölürken bile rahat yok arkadaş!'' diyerek üzerimi silktim ve beni çekip kurtaran kişiye döndüm yüzümü. Ama tahmin ettiğim gibi Ökkeş, Enes veya Orkun beni çekmemişti.

Beni Ali oradan kurtarmıştı...

Ben onun yüzüne dehşete uğramış bir ifade ile bakarken o siyahlaşmış mavileri ile bir hayli korkunç görünüyordu. Uzun bir sessizliğin ardından bu ucu bucağı olmayan sessizliği o bozdu.

''Neden?'' diye sordu benim az önce kendime sorduğum gibi. Gözlerimin dolduğunu hissettim ama bakışlarımı kaçırmadım Aliden... Ben, Aliye sert ve duygusuzca bakıyordum. İfadesiz, tek bir mimik bile oynamaksızın. Kaşlarım çatılmıştı.

Daha sonra ben sert bir ifadeyle sol kaşımı kaldırdım ve kolarımı göğsümde birleştirdim kendimden emin bir tavırla.

''Senin burada ne işin var?'' dedim yine hiç bir duygu barındırmaksızın ses tonumda. Ali, şaşkınlığından arınmış bir şekilde kendine gelince ayağa kalktı ve üzerini silkeledi.

''Asıl senin bu Delik'te ne işin var?'' diye sorarcasına konuştuğunda göz devirdim ve uçuşan, kısa ve dar saten elbisemin izin verdiğince büyük adım atarak Alinin yanına vardım.

''Bu Delik'te benim maalesef...'' deyip göz devirdim. Ben, umursamaz bir tavırla başımı göğe kaldırdım ve yıldızlara baktım. Ben, öylece bakakalmışken içimi gıdıklayacak bir biçimde Alinin sert bıyıklarını boynumda hissettim. Şaşkınlıkla kafamı aşağı indirmek istesem de yapamadım... 

HEPİNİZ HASTASINIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin