44. bölüm- Uyanacak- FİNAL

359 16 32
                                    

multimedia; Pinhani- Kefen Giydim
Gözlerimi yavaştan araladığımda güneşin pahâ biçilmez ışığı gözlerimi kısa süreliğine acıtmıştı. Yüzüme vuran hafif hafif sıcak esintiler bana bugünün çok güzel olacağıyla ilgili işaret veriyordu zaten. Çok yorgun hissediyordum, ama tam şu an kalkıp bir şeyler yemem ve acilen uykumu açmam gerekiyordu. İşte bu gün, benim için büyükten ziyâde, huzura kavuşacağım bir gün olacaktı.

Tahmin edersiniz ki; bugün Ali ile evleniyorduk.

Bu kadar aceleye gelmesinin sebebi karnım belirginleşmeden hemen halletmek istememizdi. Ama sorun yok, bu benim işime geliyordu.

Yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirip, yatağımda yavaşça doğruldum. Kısaca bi' gerildikten sonra aval aval etrafa bakınmaya devam ettim. Sabah kalkınca yapmayı en çok sevdiğim şey, elimden geldiğince gerildikten sonra etrafa aval aval bakmak. Favori aktivitem.

Ciğerlerime temiz havanın kokusu doluyorken, gözüme hala güneş ışığı vuruyorken, karnımda bir yavru büyütüyorken ve ben; anneliğin nasıl bir his olduğunu daha şimdiden hissedebiliyorken bir düşündüm,

Hayat devam ediyormuş. Her şeye rağmen, herkese rağmen. Tüm zorluklara, sıkıntılara rağmen. Canınızdan, kanınızdan saydığınız insan sonsuzluğa uğurlansa bile, devam ediyormuş. 1-2 hafta boyunca kendimi yıpratmamaya özen gösterdim, ağlamamaya, yıkılmamaya. Bu şey aşırı zordu, evet. Ama karnımda büyüttüğüm yavruya sımsıkı tutundum. Düşmedim, ağlamadım veyahut yıpranmadım. Üzüldüm mü? Çok üzüldüm. Ağlamadım mı? Çok ağladım. Ama tek bir an bile yıkılmadım. Bebeğim için ayakta kalmam gerekiyordu. Ben yıkılırsam, o da yıkılacaktı çünkü.

Evet, Körfez hâla kalbimin bir köşesindeydi. Onun deli dolu hallerini, atarlarını, bakışlarını, merhametini çok özlüyordum. Ama onun yokluğunda kendimi paralayarak bir şey elde edemezdim. Şu aralar odak noktam bebeğim ve Ali'ydi. Ancak kafam o şekilde dağılabilirdi.

Tüm dikkatimi bozan şey kapının hunharca açılması ve şaşırtmayan bir şekilde Elya'nın tiz sesi olmuştu,

"Bugün bil bakalım ne oluyor ve sen hâla uyanamadın mı!"

Güldüm ve sağ elimle saçımı attırdım, "Bugün ne oluyor, en bilincinde olan insan benim herhalde, ve ben hala uyanamadım..." dedim ve sırtımı yatağımın başlığına yasladım,

"Kalk, kalk! Bugün işimiz en az 5 saat sürecek, sen hala uyanamamışsın ve saat 8.30!"

Ekledim, "Ve kargalar daha bokunu yememiş."

Bıkkın bir şekilde nefesini verdikten sonra üzerimdeki yorganı hızlıca çekti üzerimden. En nefret ettiğim olay buydu sanırım, ne güzel sıcacık oturuyorum ve biri gelip yorganı üzerimden alıyor. Bok var çünkü yorganda di mi!

Göz devirdikten sonra konuştum "Bak Elya benim karnımda bebek var ve o şu an senin yüzünden üşütecek."

Elya aceleyle yorganı tekrar üzerime örterken söyleniyordu "Oy teyzesinin kuzusu hiç üşümesin çünkü kıyamam ben ona."

Güldüm, "Elya ne salak kızsın ha!"

"Niyeymiş o? Küçük oğlanın iyiliğini de düşünemiyoruz."

"Ondan demiyorum, hem sen nesin müneccim falan mı? Oğlan olacağı ne mâlum. Hamile olduğumu öğrendiğinden beri sürekli oğlan da oğlan. Erkek çocuk sevmediğimi biliyorsun alıp veremediğin ne benimle?" Diye nefes almadan konuştuğumda Elya göz devirdi. "Amin Selincim Amin."

Ben de göz devirdikten sonra yavaşça yatağımdan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Aynada kendime baktığımda kafamda 'bu tipi nasıl düzeltecekler' gibi bir düşünce oluştu ama modumu düşürmeden hemen elimi yüzümü yıkamaya başladım.

HEPİNİZ HASTASINIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin