23.bölüm: "O gittiyse bende giderim.."

1.3K 69 32
                                    

 Aliden.. Multiyi dinleyin...

"Mavi.." dedi gözleri kapalıyken. Hayli yorgun gözüküyordu ve bu beni yüksek derecede korkutuyordu. "Gidiyorum ben.." dedi nefesini verirken. Anında tüylerim ürperirken onun başının omzuma düşmesi ile öylece kalakaldım. Benim gözlerim onun göz kapaklarında takılı kalmıştı. Ben senden gitmem.. demişti. Gitmişti. Gözümden bir damla yaşın düşmesi ile anladım neler olup bittiğini. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında gerisini de tutamadım zaten. Kalbim durmuş gibi hissediyordum ve hıçkırıklarla değil, bağıra bağıra ağlamak istiyordum.

Selinin kafasını kavradığım gibi kucağım koydum ve dudaklarına yapıştım.

Dudaklarından ayrıldım hıçkıra hıçkıra.Başını aldım ve göğsüme yasladım. Başımı göğe çevirdim ve bağırarak ağlamaya başladım. Bu bile yetmiyordu boğazımda ki düğüme. Yapabileceğim hiç bir şey yoktu ve aşık olduğum kadın öylece ölüme yürürken ben hiç bir şey yapamıyordum. Bir anda arkamda ki ateşin sönmesi ile arkama döndüm hala ağlarken. 

"Çıkın dışarı!" diye son sesiyle bağırdı adam kırmızı üniformasıyla. "Çıkart onu dışarı haydi!" diye yine bağırdı adam. Ben anında Selini kucaklarken var gücümle ayağa kalktım. Aslına bakarsanız benimde gücüm tükenmişti.. Onun içindi işte.. Onun karanlık bakan gözlerini tekrar görebilmek ve içimi ısıtabilmesi içindi..

Merdivenlerden hızlıca inerken bir merdiven basamaklarına bir de Seline bakıyordum. Korkuyordum onu kaybetmekten, gitmesinden, o karanlık bakan ama içimi aydınlatan bakışlarını görememekten korkuyordum...

Son kata geldiğimde nefesim ve gücümün tükendiğini hissettim ve duraksadım. Derin nefesler alıp veriyordum. Bir süre sonra hemen yola koyuldum ve son katıda indim.

"Az kaldı aşkım.. Az.. Sabret ne olursun, sabret.. " diye yalvardım ağlarken. Hıçkırıklarımı ve kalbimdeki o ağırlığı asla kaldıramıyordum. 

Çıkış kapısının oraya geldiğimde koşuşumu daha da hızlandırdım. Yanaklarımdan süzülen göz yaşlarımın gözümde yaptığı buğu ile önümü her ne kadar fazla göremesem de, her şey onun içindi.

Dışarıya koşarak çıktığım an koşuşumu yavaşlattım ve gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. Daha sonra gözlerimi açarak Seline baktım. Dizlerimin üzerine çökerek tekrar tekrar hıçkırarak ağladım. Eğer Selin'i kaybedersem, eğer o giderse, eğer o olmazsa bende olmazdım.. Onsuz ben bir hiçtim..

Etraftaki insanlar anında başımıza toplanırken gözlerimi araladım ve göğsüme yasladığım Selinin başını geriye doğru çekerek yüzünü görmemi sağladım.

"Ambulans! " diye bağıran Orkun, Elya, Enes ve Banu denilen o kız.. Omzumdan kaç kez dürtüldüğümü bilmiyordum. Şuan ki odak noktam sadece Selindi.

O olmazsa ben yoktum. Onunla nefes alıyordum ben. Onunla gülüyor, onunla eğleniyordum. Gülünce çıkan gamzelerini öpüp huzur buluyor, karanlık bakan gözlerine baktıkça aydınlanıyordum. Kokusunu duydukça, tadına vardıkça, tenine dokundukça kendimi kaybediyordum.

Ama şuan nasıldı? Her şey nasıldı?

Üzerine sinen, kendi kokusundan tamamen zıt bir şekilde iğrenç duman kokusu, baktıkça aydınlandığım o gözlerinin üzerine düşen göz kapakları, tadına varamadığım dudakları vardı. Benim yaptığım şey şuan sadece onun başını tutmak ya da kucağımda tutmaktı. Elimde olsa da onun yerinde ben olsam. Elimde olsa da o ölmek üzere olmasa da ben ölsem..

Kalbimin yangını gittikçe büyürken Selinin kucağımdan çekilmesi ile kaşlarımı çatarak gözlerimi kırpıştırdım ve kızarık olduğuna emin olduğum gözlerimi etrafta gezdirdim. Selin hızlı hareketler ile sedyeye bindirilirken kaşlarım iyice çatıldı.

HEPİNİZ HASTASINIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin