39.bölüm:"Londra'ya gidelim, mutlu olalım."

1K 78 121
                                    



BÖLÜMŞARKISI: Multi;Soner Avcu-Yalnızlıklar


Gece gelen bölümleri severizzzz :))) (saat 1:16)

Ya artık her bölümü birilerine ithaf etmek istiyorum... Çok boş oluyo yani asjhssjhd (ithaf edeceğim kişiler sizlerden birisi olacak...)

Gelecek bölümü kime ithaf edeyim? İsteyen hemen buraya yazsın :Dd

YILDIZA BASIN, SONRA OKUMAYA BAŞLAYIN :SHGSHF

Selinden...

Bakışlarım hızlıca Aliye döndüğünde onun çoktan dağıldığını görmüştüm. Gözlerindeki mahvolmuşluğu iliklerime kadar hissederken, onun gözünden bir damla yaş daha düştü. Babasının söylediklerini idrak ediyordu, bu süre içerisinde de şimdiye kadar yanımda dökmediği yaşları dökmüştü... İçim acıyordu onun bu halini gördükçe...

Ali de bir hareketlenme olduğunda kaşlarımı hafifçe kaldırdım ve elimi omzunu sıvazlamak için uzattım fakat bir hışımla kalkıp koşarak çıkış kapısına yönelince hemen ayaklandım. Öfkeliydim, öfkemin sebebi ise; Ali'ye bu kadar ani bir şekilde söylemeleriydi.

"Ya siz ne iğrenç insanlarsınız! Pat diye söylenir mi bu!!?" Diye bağırdım karşımda duran 'anne' ve 'baba'ya. Cevaplarını beklemeden ve pijamalarımı umursamayarak Ali'nin peşinden koştum.

Arabaya bindiğini gördüğümde hızımı arttırdım. O ise çoktan motoru çalıştırıp gaza basmıştı. Bağırsam duymayacağı, duymaktan ziyade durmayacağı için kendimi hemen arabanın önüne attım. O ise neye uğradığını şaşırıp kızarık gözlerini irileştirerek frene bastı. Bense elimi yavaşça arabanın kaportasına vurarak konuştum, "Bensiz hiç bir yere gitmiyorsun Barbarosoğlu!"

Kaşlarını sonuna kadar çattı ve öfkeyle direksiyona vurdu, "Selin ne yapmaya çalışıyorsun sen ya beni daha da sinirlendirmek falan mı istiyorsun!!?" Diye bağırdığında omuz silktim ve koşarak ön koltuğa yerleştim. Benimle uğraşamayacağını anlamış olacak ki hiç beni takmayarak ani gaza bastı. Bu ani gaz, benim içimi hoplatırken fazla bastığını fark ederek bakışlarımı Aliye çevirdim. O sırada gözünden bir damla daha yaş düştü,

"Ali. Sence de biraz fazla hızlı gitmiyor muyuz?" Dedim sakince sinirlenmemesi için. Fakat o, aksi bir şekilde öfkeyle soludu ve direksiyona yumruğunu geçirdi.

"Sence de hayatım biraz fazla bok gibi gitmiyor mu!?!" Diye benim sorumun farklı versiyonunu sorduktan sonra kendini tutamadığını anladı ve hıçkıra, hıçkıra ağlamaya başladı. Şu an destek için her ne kadar omzunu sıvazlamak istesem de işe yaramayacağını biliyordum. Onun ağlamasını gördükçe, benim çoktan dolan gözlerim daha da doluyordu.

"Demek ki bu yüzdenmiş bana olan öfkesi! Nefreti!" Diye bağırdığında araba daha da hızlanmaya başladı. Korku ile iki yanıma tutundum sıkıca, "Ali yavaşla..." dedim sakince. Ağlaması şiddetlendi, "Ben bu hayatında, gerçek olmayan ailemin de, onları aptal gibi seven kalbimin de amına koyayım!!" Diye ağlaması arasında bağırarak konuştuğunda gözümden bir damla yaş daha düştü ve gözlerimi sımsıkı kapattım; sanki kaza kaçınılmazmış ve kaza yapmayı bekliyormuşum gibi.

Fakat öyle olmadığı gibi araba da hızla durmuştu. Sıkıca kapanan gözlerimi aralayıp Aliye çevirdim bakışlarımı fakat Ali, arabada kalmak yerine sık nefesler alarak arabadan hızla indi.

Ağaçlık bir alan, dibimizde uçurum, püfür, püfür esen rüzgar...

Bakışlarım Ali'yi takip ederken Ali, birden uçuruma yönelince gözlerimi irileştirerek arabadan hızlıca indim.

HEPİNİZ HASTASINIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin