22.bölüm: Yangın

1.1K 70 27
                                    

Biraz iddialı bir giriş olacak ha ne dersiniz? ;) :D

***

İçinde kırmızı içki bulunan kadehi, Alinin kadehi ile tokuşturdum. İkimizde gülümsedik ve içkiyi yudumladık. Başımı binlerce kat yüksekten aşağıya çevirdim. Şuan uçurumun kenarında ki bank tarzı bir şey de oturuyorduk, arkamızda yıldızlar.. Çok güzel hissediyordum. Hava her ne kadar soğuk olursa olsun ben Alinin yanında havanın soğukluğunu falan hissetmiyordum. Yüksekten aşağıda yanan ışıklar aynı bir yıldız gibiydi, insanlar karınca, karlar sokak lambasının onlara vuran ışığının rengini almıştı. 

"Nasılsın?" diyen Aliyle gözlerimi araladım. Farkında olmadan gözlerimi kapatmıştım ve hiç bir şey umurum da değildi şuan, Ali hariç.

"Huzurlu." dedim kısa ve net bir şekilde. Bir süre sessizlik oldu. Rahatsız edici ve kulakları tırmalayan bir sessizlik. "İstiyor musun?" diyen Alinin sessiz sesi doldurdu kulaklarımı. Gülümsedim ve bakışlarımı manzaradan alıp ona çevirdim. "Neyi?" dediğimde dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi. "Beni." dedi. Güldüm. "Ben zaten sana sahibim.. sen bana aitsin.." dedim hatırlatma yaparcasına ses tonumla. "Hayır, o anlamda değil." dediği an bakışlarımı tekrar manzaraya çevirdim. Ne kast ettiğini şimdi anlamıştım ve bu.. utanç vericiydi. Parmaklarını çenemde hissettim. Yavaşça bakışlarım ona çevrilirken başımda eş zamanlı olarak ona çevriliyordu. "Ben, seni istiyorum." dedi fısıltıyla dudaklarıma bakarak. "Ama bunu, senin arzun olmadan yapamam Selin." dediğinde başımı yumuşak dokunuşlarından kurtarıp tekrar gözlerimi manzaraya çevirdim. İstiyor muydum? Ona ruhen de bedenen de sahip olmayı? Emin değildim. Nasıl olacaktı? Canım yanacak mıydı? Birlikte olduktan sonra neler olacaktı?

"Utanma, söyle." dedi yine fısıltıyla. "Eğer istiyorsan söyle, Selin." dedi yine aynı fısıltıyla. Bakışlarımı ona çevirdim. "Sanırım," diye başladım cümleme ve nefesimi aldım. Göz bebekleri çoktan koyulaşmış dudaklarımdan çıkacak sözü dikkatle dinliyordu. 

"Sanırım istiyorum." dedim. Gülümsedi ve kadehinden bir yudum daha aldı. Biliyordu benim onu istediğimi, her halimle belli ediyordum ve bilerek soruyordu zaten. Emin olmak için belki de. Bakışlarını hemen 10 m uzağımızda ki kaldığımız hotele çevirdi. Tam bir dağ evi gibi döşenmişti ve bu benim hoşuma gitmişti. 

Kadehini hemen yanımızda ki masaya bırakarak bakışlarıyla beraber bedenini de bana çevirdi. Ellerimi tuttu ve yüzüme yaklaştı. "Var mısın?" diye sorduğunda yüzüm kırmızının her tonunu tek tek denedi. "Varım." diye fısıldadım sadece. Parmaklarını çenemin ucuna getirerek başımı yüzüne yaklaştırdı ve dudaklarımı öpmeye başladı. Ellerimi omzuna çıkarıp tırnaklarımı ceketine geçirerek onu kendime daha fazla bastırdım. 

Dudaklarımdan ayrıldı ve ayağa kalktı, elimi tuttu ve beraber hızlıca yürümeye başladık. Resmen birlikte olmaya gidiyorduk.  Organımda ki karıncalanma depreşince bakışlarımı hemen önümde ki elimden sürükleyerek beni otele götüren Aliye çevirdim. Otele bir kaç saniye de giriş yaptığımız da asansörün oraya geldik. Ali nefes nefeseydi ve... sabırsızdı. Bu haline gülümsedim, çünkü bende ona GERÇEKTEN SAHİP OLMAK İSTİYORDUM. 

Asansör geldiği gibi kapısını açtı ve eliyle içeri geçmemi işaret etti. Çıkmamızın 4. haftasında birlikte olacaktık resmen. Başımı iki yana sallayıp göz devirdim ve Alinin asansör düğmesine basışını izledim. Fakat ikimizin de kaldığı kata değil, sanırım teras katına basmıştı. Şaşırsam da bir şey demedim ve sabırsız Aliyi izlemeye başladım. Bakışlarını bana çevirince hemen gözlerimi ondan kaçırarak asansör kapısını izlemeye başladım. Eli hala elimdeydi. Kalbim çıkacakmış gibi atıyordu. Titriyordum.

HEPİNİZ HASTASINIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin