"İyi misin?" Diyen Alinin sesi kulaklarımı doldurdu. Ben hala şokumdan çıkamamıştım. Öylece girdiğimiz ağaca bakıyordum. Ve aynı zaman da mahvolmuş arabama dehşete kapılmış yüz ifademle bakıyordum."Ali benim arabama ne oldu!!" Diye bağırdım. Ali ise şaşkınca bana bakıyordu.
"Hayır şuan düşündüğün şey bu mu?" Dediği an öfkeyle ona döndüm.
"Senin yüzünden oldu! Başka yollar bulabilirdik." Dedim öfkeyle.
"Ne bulabilirdik allah aşkına söylesene." Dediğinde bir şey demeden önüme döndüm. Çıkmak için kapıyı açtım ve ıssız, kimsenin olmadığı ormanda göz gezdirdim.
Daha sonra arkama baktığımda arabayı inceleyen bir adet yakışıklı gördüm.
"Fena dağılmış." Dediğinde öfkeyle gülümsedim ve işi dalgaya vurarak, "Ciddi misin? Çok sağol ya görmüyodum çünkü." Dediğimde Alinin öfkeli bakışları beni buldu.
"Niye sarılıyodunuz o şıllıkla?" Diye aniden sorumu yönelttim. Demek ki daha fazla saçmalayabiliyomuşum...
"Sanane?" Diye sert bir şekilde cevap veren Aliye şaşkınlıkla baktım.
"Bana sert davranma!" Diye öfkeyle uyardım.
"Ya bence sen hastalıklısın." Dediği an gözlerimi öfkeyle kıstım.
"Beni, dün, niye, öptün?" Diye tane tane söyleyen Aliden kaçırdım gözlerimi. Ve başka bir konu açarak kaçmaya çalıştım.
"Arabam hurda oldu ya!" Dedim yine Aliye bakmayarak. Daha sonra Alinin yanına doğru adımladım. Sonrasın da bende arabayı dehşete kapılmış bir ifadeyle incelemeye başladım.
Alinin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. O yüzden yüzüne bakmıyordum. Daha sonra Ali de bu konu üzerinde daha fazla durmak istemediğini fark edip açtığım konuyu devam ettirdi.
"Düzelmez." Dediğinde de cevabım gecikmedi.
"Senin yüzünden." Dediğim de Ali üstelemek istemediği için sanırım sesini çıkarmadı.
Daha sonra ben bıkkın bir şekilde ağacın dibine çöktüm.
"Akşam oluyor. Kurtlara yem olacağız." Dediğimde Alinin alaycı bakışlarına maruz kaldım.
"Telefon diye bir şey var değil mi?" Dediğinde gözlerim parlamıştı. Aklımın ucuna dahi gelmemişti. Hemen çöktüğüm yerden kalktım ve araba da olan cep telefonumu elime aldım. Allahtan parçalanmamıştı.
Rehberden Enes'in numarasını aradım fakat çekmiyordu.
"Çekmiyor." Dedim bıkkın bir şekilde. Ali de sıkıntıyla bıyıklarını düzeltti.
"Sen de denesene." Diye heyecanla söyledim. O, bu dahiyane fikrime göz devirdi. Ve konuşmak için dudaklarını araladı.
"Aramızda şuan 1 metre bile yok. Yan yanayız ve sende çekmiyorsa bende de çekmez doğal olarak." Diye akıllıca bir açıklama yaptı, Yakışıklı.
"Ya yine de dene sen." Dedim ben umudumu kaybetmeyerek. Ali hem ofluyordu cebinden telefonu çıkartırken, hem de söyleniyordu.
"Hastasın ya. Cidden hastasın. Hepiniz hastasınız." Diye söylediğin de telefonu çoktan cebinden çıkarmıştı.
O da onda ne işi olduğunu bilmediğim Enes'in numarasını çevirdi.
"Enes'in numarasının sende ne işi var?" Diye meraklı bir şekilde sordum. Ali ise bana baktı ve daha sonra göz devirerek tekrar bakışlarını telefonuna çevirdi. Telefonu kulağına götürdü bana bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEPİNİZ HASTASINIZ
Fanfiction© Tüm Hakları Saklıdır. ⭐️ Ben hep mantığımla hareket etmiştim. Çünkü hiç bir zaman kalbimi dinlememiştim. Bir işlevi yoktu çünkü kalbimin. Kan pompalamaktan ve beni ayakta tutmaktan başka bir işlevi yoktu; Ta ki o geceye kadar, Aliyi ilk kez öptüğ...