Hayat bana nerenle gülüyorsun bilmiyorum ama güldüğün yere çomak sokayım. Dün yatak odasını Ebru cadısına kaptırdıktan sonra el mahkum salonda yatmıştım. Koltukta sıkış tıkış uyumuş, sabah Ebru'nun kahkahasıyla gözümü açmıştım. Ben neye güldüğünü anlamamış saf salak bakarken, neye güldüğünü biblemeyip yattığım yerden kalkıp yatak odasına çıktım. Kısa bir duşun ardından kıyafetlerimi giyip önceden hazır olan bavulumu aldım.
Ebru Hanım çoktan arabaya yerleşmiş beni bekliyordu yüzsüz kadın. Neyseki yolculuğumuz boyunca sesini çıkarmamış elindeki kitabı okumaya koyulmuştu. Ben dırdır yapar korkusuyla yaşarken o sesini çıkarmamıştı öyleki, uçak havaalanına indiğinde bile kitapına devam etti. İçimden derin bir nefes alıp oh çekmiştim. İşkencemin yeni başladığından haberim olmadan!
Otele gideceğimiz yerde sıradan bir pansiyona gelmiştik! Sebep ise Ebru Hanım arkadaşını görecekmiş. Yav hadi sen gel gör, beni neden peşinden sürüklersin be kadın.
Bugün burada kaldıktan sonra yarın lüx kokan otelime geçecektim. Aslında burada kalmazdım. Tabiki buraya gelmemizi rica eden babaannem olmasaydı! Arkadaşıyla 1 saat kadar muhabbet etmiş sonrada banyoya gitmişti, hala daha oradaydı ne halt ediyorsa. Odadaki yayları batan ucuz yatakta uzanırken nihayet banyonun kapısı açıldı. Duyduğum sesle kafamı o yöne çevirmemle... yok artık Ebru bikinisini giymiş üzerinde ince bir pareoyla beni biblemeden çantasını aldı.
"Ben denize giricem gelicek misin?"
"Olur."
Aslında gitmek gibi bir niyetim olmasada bu odada kalmaktansa deniz iyi bir fikirdi. Bavulumdan deniz şortumu alıp üzerime beyaz tişört geçirdikten sonra dışarı çıktık. Ebru yanımda sessiz sâkin yürürken arkadaşı karşımıza çıktı.
"Canım yüzmeye mi?"
"Evet. Sende gelsene."
"Balayı çiftini rahatsız etmeyeyim belki sonra uğrarım."
Tebessüm edip yanımızdan uzaklaşan kıza baktım. Ebru yürümeye başlamıştı ki aklına birşey gelmiş gibi bir anda durdu. Bu hâli bana merdivenlerde durduğu günü hatırlatmıştı. Yani dünü.
"Tekleyen araba gibi olur olmaz zamanda neden duruyorsun?"
Dediğime karşı kafasını yana eğip ofladıktan sonra ellerini göğsünün altına bağlayıp konuştu.
"Biz neyiz?"
"Nasıl neyiz, evliyiz."
"Çok zekisin. Evliler balayında nasıldır?"
"Yuh sevi..."
"Çüşş ayı onu mu dedim ben. Dışardan bakılınca evli gibi bir halimiz var mı sence. Başkalarının yanında biraz daha samimi olmamız lazım. Demet iyi kızdır hoş kızdır, ama herşeyi babaanneme rapor eder."
İyi b.k yer ispiyoncu. Şirret, saçını başını yolduğum. Bu durum benimde işime gelmezdi Emine Hanımla babaannem ahiretlik oldukları için kesin kulağına giderdi. Ahiretlik de neyse, beraber aynı yere mi gidecekler sanki. Ebru'ya yaklaşıp elimi uzattım.
"O zaman tut bakayım elimi gülo, yanımdan da ayrılma"
"Kıroya bağlama istersen."
Suratı tiksintiyle buruşurken elimi tuttu. Diğer elimi cebime sokup denize doğru yürümeye başladık. Boş şezlonga oturup ayaklarımı uzattım şemsiyenin gölgesinde rahatça yerleşip etrafıma baktım. Burası nasıl bir yer arkadaş halk plajiymış.
Burası resmen akşam pazarı gibiydi, ucuza kapatayım derken çürük çarıkları toplamak gibi.
Hele o teyzenin giydiği kaplanlı mayo nedir ya. Pörsümüşsun teyze senin gibiler ahirete hazırlık yapıyor sen neyin peşindesin. Göz zevkim bozulmuştu resmen, kafamı çevirip Ebru'ya baktım, baktım, baktım. Az önceki görüntü kornealarımı bozmuş olmalı, zirâ böyle bir fiziği var mıydı bu kızın. Hey maşallah.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALONCUKLAR (TAMAMLANDI)
Hài hướcFuat bey dedemle muhabbet ediyor daha önce nerede çalıştığıyla ilgili sorular soruyordu. "En son istiklalde çalıştım Fuat Bey din görevinden emekli oluncada buraya taşındık." "Papaz mısınız?" Asrın'ın sorusuyla kahve dedemin boğazında kalmıştı. Sini...