Hayat bana son oyununu oynamış sevdiğim kadını almıştı. Yüreğimde oluşan hiçlik duygusuyla ne ileri gidebiliyordum nede geri. Yavaş adımlarla ağlayan ailemin yanına gittim. Beni fark eden Mert sinirli gözlerle bana bakıp yanındaki Armi'yle ilgilenmeye geri döndü. Hak ettiğimi düşünüyordu belkide kim bilir! Bir süre sonra içerden çıkan Özden'e boş gözlerle bakıyordum. Ne söyleyecekti başımız sağolsun denilen illet sözcüğü mü?
"Şu an için hâlâ hayatta, geçmiş olsun."
Yaşıyor mu! Kahkahalarıma engel olamadım, inatçı keçi bırakmamıştı beni. Az ötemde beni bekleyen Tahsin Abi'ye bir kaç adımda ulaşıp sıkıca sarıldım. Mutluluk gözyaşlarıyla konuşmaya başladım.
"Duydun mu Abi. Benim keçi inat etmiş bırakmamış beni."
"Sende kendine gelince git gör o zaman."
"Tabiki görücem, eşşek bile aynı göle iki kere düşmezmiş bende aynı hatayı iki kere yapmam."
Bana dosthane olarak sarılıp uzaklaştı yanımdan. Özden'in odasına yol aldım bu sefer izin alıp görecektim karımı hoş vermesede görecektim ya neyse. Kapıya tıklayıp içerden "Gel" sesini duymamla içeri girdim.
"Merhaba Özden. Konuyu uzatmıcam eşimi görmek istiyorum."
"Asrın şu an değil. Biraz dinlensin söz izin veriyorum göreceksin. Otursana."
Ayakta olduğum için bana gösterdiği kanepeye oturup onunda oturmasını izledim. Ellerini birleştirip gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
"Ebru'ya kalbi uyan bir hasta var. Ailesi fişinin çekilmesini istemiyor eğer ikna edebilirsen.."
Konuşmasını sonuçlandırmadan ayağa kalktım.
"Ne dediğinin farkında mısın sen? Karımın yaşaması için bir başkasının ölümünü istememi mi istiyorsun! Sen doktorsun cellat değil."
Bu sefer Özden ayağa kalktı.
"Ben bunu profesyonel olarak konuşuyorum zaten. Doktor olarak iyileşmeyecek bir hastadan başkaları için şifa istiyorum."
"Ne dememi istersin peki. Benim karımın sizin kalbinize ihtiyacı var, Allah'ın emri ile istiyorum mu?"
"Duygusal yaklaşma."
"Duygusal değil insanî yaklaşıyorum. Emin ol aynı durumda Ebru olsa ömür boyu fişlere bağlı yaşatırdım. Ben bunu yapamam."
Son sözümü söyleyip kapıyı çarparak dışarı çıktım. YOĞUN BAKIM ünitesine geçip sinirle ileri-geri gidiyordum. Empati yapıyordum bir başkası gelse ve Ebru'nun kalbini istese sanırım öldürürdüm. Ebru'nun yaşaması için birinin ölmesi lazımsa buna ailesi karar vermeliydi ben değil.
"Asrın Bey eşinizi görebilirsiniz."
Adımın söylenmesiyle hemşireye hızla yaklaşıp gerekli eşyaları giyindim. Üzerime geçirdim tuhaf elbise tarzı şey ne kadar rahatsız edici olsada Ebru için katlanacaktım.
"Süreniz 5 dakika."
Yatağın kenarına yaklaşıp Ebru'nun soğuk elini tuttum. Sıcak severdi benim karım burası soğuk demek istesemde boğazıma düğümlenen katman bana engel oldu. Hemşire çıktıktan sonra yatağın kenarına oturdum sessizce bir süre yüzüne bakıp derin bir nefes çektim. Ilaç kokusu sinmişti tenine, boğazımdaki düğümle tek kelime çıktı dudaklarımdan.
"Özledim."
Belkide sevgimi durumumu anlatan en iyi kelime buydu. Özlemek.
"Ben.de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALONCUKLAR (TAMAMLANDI)
HumorFuat bey dedemle muhabbet ediyor daha önce nerede çalıştığıyla ilgili sorular soruyordu. "En son istiklalde çalıştım Fuat Bey din görevinden emekli oluncada buraya taşındık." "Papaz mısınız?" Asrın'ın sorusuyla kahve dedemin boğazında kalmıştı. Sini...