23. En çok ben

264 22 9
                                    

Asrın'dan

Ebru'nun bir anda bayılmasıysa kala kalmıştık. Neyseki Armi çığlık atmış hepimizi elektirik çarpmış gibi kendimize getirmişti. Kucağıma aldığım Ebru ile yukarı doğru çıkarken oyun alanına ait araba yanımızda durup bize yardımcı olmuştu.

Dışarı çıktığımızda ise otoparka gitmemiz sanki saatlerimi almış gibi hissediyordum. Otoparkta ise Ebru'nun bize tanıttığı Özden denilen kadınla karşılaştık. Ebru'yu kucağımda görünce hızla çocuğunu yanındaki adama verip yanımıza geldi. Ebru'yu arka koltuğa Armi'nin dizine yatırmış Özden de ayak kısmına oturmuştu. Ben ve Mert ön tarafa oturduğumuzda arabayı çalıştırdım. Bizimle birlikte arabaya binip hastaneye gelmişti. Ebru'yu acil servise aldıklarında Özden yanıma gelip telaşla konuştu.

"Ne oldu?"

Olanları anlattığımda ise suratı sinirden kızarmış koyu kahve gözleri ateş saçıyordu.

"Siz nasıl yaparsınız bunu kafayı mı yediniz!"

"Fazla tepki veriyorsunuz. Sırf Ebru korkudan bayıldı diye öldüreceksiniz bizi neredeyse."

Bize tekrardan bakıp kafasını iki yana salladı "bilmiyorlar" ağzının içinden kurduğu cümleyi anlamıştım. İyide neyi bilmiyorduk biz. Doktorun odadan çıkmasıyla başına üşüştük.

"Hastamızın nesi var doktor Bey?"

"Nesi okuyorsunuz?"

"Eşiyim ben."

"Kriz geçirmiş, bir kaç tahlil isticem ondan sonra nesi olduğu hakkında daha detaylı konuşuruz."

Doktor yanımızdan ayrılıp giderken Özden doktorun peşine takıldı. Onu umursamadan odaya girip uyuyan Ebru'nun yanına oturdum.

Armi ve Mert kenarda duran iki kişilik kanepeye oturdular. Ebru'nun önüne gelen saçı kenara çekip derin bir nefes aldım. Kapının açılmasıyla kafamı o yöne çevirdim. Özden Ebru'nun yanına gelip şöyle bir süzdükten sonra serum şişesinin ayarını kıstı.

"Kafana göre dokunamazsın ona."

Dudağının kenarı alayla kıvrıldı koyu kahve gözlerini bana çevirip.

"Ne yaptığımı biliyorum merak etme."

Yanıtını verip cama doğru ilerleyip dışarıyı izlemeye başladı. Aradan geçen her dakika azap gibi gelmeye başlamıştı. Havanın kararmasına Ebru'nun uyanmayışıda eklenince iyice canımı sıkıyordu.

Serum şişesi bittiğinde ise Özden yine Ebru'nun yanına geldi. Kenarda duran eldivenleri takıp serumu tam olarak kıstıktan sonra iğneyi çıkarmak için yeltenmiştiki elini tuttum.

"Ne yapıyorsun."

"Görev değişim saati şu an. Yanımıza bir hemşirenin gelmesi için beklemeye gerek yok."

Kenarda oturan Armi kolundaki saate bakıp kafasını onaylarca salladı.

"Enişte Özden Hanım haklı, yarım saat sonra gelirler anca o da belki."

Elimi geri çekip Özden'in iğneyi çıkarmasına izin verdim.

"Ben bir kahve alıcam isteyen var mı?"

Mert ayaklanıp hepimize soran gözlerle baktı.

"Bende geleyim ayaklarım uyuştu oturmaktan."

Armi'de ayaklanıp çantasını koluna takmıştı. Özden bana bakıp düşünceli sesiyle konuştu.

"Sende git istersen ben buradayım hem bi hava alırsın."

Kararsızlıkla bir Ebru'ya birde Özden'e baktım kafamı tamam anlamında sallayıp bizimkilerle beraber odadan çıktım. Kantine girerken Armi lavaboya gideceğini söyleyip yanımızdan ayrılmıştı. Mert kahveleri almaya giderken ben kenarda dışarıyı gören bir masaya oturdum.

BALONCUKLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin