Dün geceki mükemmellikten sonra Ebru, yüzüme bakmaya utanır halde evde köşe kapmaca oynuyordu benimle. Tabi oyun kahvaltı masasında bitmişti. Arada kaçamak bakışlar atsada hiç konuşmamıştı neredeyse.
Bende bir süreliğine bu oyuna ortak olmuş sesimi çıkarmamıştım. Tabi kahvaltı bitip Ebru masayı toplayınca artık benimde sabrımın dibini ekmekle sıyırmıştı. Tezgahta bulaşıkları halletmiş ellerini yıkarken arkadan beline sarıldım. İrkilsede öylece durmuştu. Topuz olarak topladığı saçları sayesinde açıkta kalan ensesine koklayarak öpücüğümü kondurdum. Resmen tüm bedeni titremiş heyecanla derin bir nefes almıştı. Ardından bana dönmüştü kafası önünde!
"Asrın ben. Offf yani.."
Ne söyleyeceği hakkında bir bilgim olmamasına rağmen merakda etmiyordum. Yüzünü kaldırıp gözlerine gözlerimi sabitledim.
"Bu hayatta en son utanacağın kişiyim ben. Şimdi sen ve ben hazırlanıp 3 günlüğüne burdan uzaklaşıyoruz."
"Nereye?"
"Sürpriz, konuşursan öperim."
"As.."
Ebru konuşmaya başlar başlamaz aylardır hasretini çektiğim dudaklarına kapandım. Zaman olarak uzun ama bana kısa gelen bir öpüşme yaşadıktan sonra uzaklaşıp karımın yüzüne baktım. Rengi değişen gözler hafif dağılmış topuz ve kızarmış yanaklariyla tam sevmelik. Hop kendine gel oğlum dünkü gibi sapıtma. Silkelenip kendime geldim ve Karımın elinden tutup yatak odasına ilerledim. Elimize aldığımız bavullara bir kaç parça kıyafet koyup üzerimizide değiştirip aşağı indik. Evin kapısını kapatıp arabamıza bindik. Ebru uykusu olduğunu söyleyip koltuğu geriye yaslanıp uykuya dalmıştı. 5 saat sonra istediğim noktaya gelmiştim. Ebru'nun hâlâ uyuyor olması canımı sıkmıştı. Bir kere mola vermiş zorla uyandırıp yemek yemesini sağlamıştım. Hastalık nedeniyle sürekli yorgun olduğunu biliyordum artık. Elimden birşey gelmemesi, en kötüsü hastalığın hangi noktada olduğunu bilememek kendime öfke duymamı sağlıyordu.
Başımı sıkıntıyla geriye yaslayıp gözlerimi kapattım. Herşey istediğim gibi giderse Ebru aşırı derece mutlu olacaktı. Yaptığım ve yapacağım sürprizlerin hoşuna gideceğinden emindim. Yanağımda hissettiğim baskıyla dudaklarım yana kıvrıldı, kafamı yana çevirip hayatımın aşkı olan kadına baktım. Gözleri nemli şekilde bana bakıp gülerek elini yanağıma koydu. Kafasını koltuğun başına yaslamış bana bakıyordu.
"Teşekkür ederim."
Aynı onun gibi elimi yanağına koydum.
"Ağlaman için değil sevinmem için yaptım."
"Sevinçten ağlıyorum zaten. Teşekkür ederim."
Ebru'ya yaklaşıp fesat bir gülüşle konuştum.
"Bir daha teşekkür edersen öperim."
Attığı kahkahayla, fırından çıkan ekmek gibi eşsiz ve güzeldi. Sıcacık tam yemelik mis gibi kokusuyla! Anlaşılan acıktım Allah muhafaza karımı yiyeceğim şimdi. Arabanın kapısını açıp inen Ebru'nun ardından bende indim. Karşısındaki eve bakarken yüzündeki gülümseme onu mutlu etmemin en güzel karşılığıydı. Ailesiyle birlikte yıllar önce bu evde yaşadığını kazadan sonra ara sıra ziyarete geldiğini uzun süredir gelemediğini Armi söylemişti. Cebimdeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtım ve kenara çekildim belkide ilk olarak kendisi girmek isteyecekti, beni çağırana kadar kapıda beklemeye karar verdim. Ebru kapıyı eliyle ittirip elini bana uzattı bu anı beklemediğim için bir süre kala kalmıştım. Yüzündeki hayal kırıklığıyla elini indirmek üzereyken annesinden azar yemiş çocuklar gibi elini yakaladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALONCUKLAR (TAMAMLANDI)
HumorFuat bey dedemle muhabbet ediyor daha önce nerede çalıştığıyla ilgili sorular soruyordu. "En son istiklalde çalıştım Fuat Bey din görevinden emekli oluncada buraya taşındık." "Papaz mısınız?" Asrın'ın sorusuyla kahve dedemin boğazında kalmıştı. Sini...