Bu sabah erken saatte yola çıkmış ve uzun bir yolculuktan sonra nihayet eve varabilmiştik. Asrın babasının isteği üzerine holdinge gitmiş bense yatağa uzanıp elime aldığım telefonla babaannem ve Armi ile uzun bir sohbete girmiştim. Armi'nin ilk gece sorularını öyle yada böyle atlatmayı başarmıştım. Tabi karşı karşıya gelince durum ne olur, orasını zaman gösterecekti. Konuşmam bitince can sıkıntısından mutfağa geçmiş akşam için aperatif yemekler yapmıştım. Dolabın dolu olması, geleceğimizi bilen Kayınvalideciğim sayesindeydi mutlaka. Bir ara konuşmamızda yemek seçip seçmediğimi sormuştu canım benim.
Bir çok kişi kayınvalidesinden şanssız olurken ben şanslı kısımdaydım, tabi ilerde mutasyon falan geçirmezse. Yemek masasını kurmaya başlamıştım ki çalan zil sesiyle kapıya yöneldim üzerimde olan kot tişört kombini ile kapıyı açtım. Kapıyı açmamla deyim yerindeyse ağzımın beş karış açık kalması bir oldu. Ben sadece Asrın'ı beklerken benim ve Asrın'ın ailesi tam kadro kapıdaydı. Ben onlara şaşkın şekilde bakarken durumdan sıkılıp konuşan tabiki Asrın'dı.
"Kıymetlim. Şaşırmaya bizi içeri aldıktan sonra mı devam etsen?"
Asrın'ın konuşmasıyla silkelenip kendime geldim.
"Buyrun buyrun. Ben şaşırdım kusura bakmayın, ama çok sevindim."
"Aslında hemen gelinmez dedim ama Fuat Bey'le Deden yola koyulunca arkalarına takıldık bizde."
Babannemin açıklamasıyla kendimi gülmekten alı koyamadım.
"Olur mu öyle Sultanım her zaman gelin. Yanlız habersiz oldu yemekte ne varsa o artık."
"Elimiz dolu geldik biz. Yol yorgunu uğraşmasaydın keşke güzel gelinim."
Bu laf ise Asrın'ın Babaannesinden gelmişti. Elini öpüp onada sarıldıktan sonra ellerini tutup gözlerine bakarak cevap verdim.
"Yok canım dinlendim ben, hem yorgunda değilim merak etmeyin."
Herkesle selamlaştıktan sonra yemek masasında eksik olan tabakları ayarlayıp, getirilen yemekleride servis tabaklarına yerleştirmeye başladım. İyiki gelmişlerdi, bu sayede onları ne kadar özlediğimi yeni fark etmiştim. Duyduğum sesle kafamı bana doğru gelen Asrın'a çevirdim.
"Pek mutlusun bakıyorum."
"Evet, o kadar mutluyum ki sen bile bozamazsın sırık efendi."
Yanıma gelip tabağa dizdigim sarmalardan birine elini uzatınca anında eline yapıştırdım. Elini tutarak bana bakmasıyla omzumu silkerek cevap verdim.
"Ben dizeceğim sen yiyeceksin yok öyle, dizmediklerimden al."
Tabağı elime alıp mutfaktan çıkarken arkamdan "dul kalacağın kesin, elimi kırdın" diyerek sızlanmasını duymazdan geldim.
Sofrada oturanlara kocaman gülümseyip servise başladım. Baş köşede dedem, diğer taraf baş köşede ise Fuat Bey vardı. Sandalyeme oturup sağımda olan babaannemin yanağına en sulusundan bir öpücük bıraktım, solumda olan Asrın'ın babaannesi Gülten Babaannemide aynı şekilde yanağından öpmüştüm. Hem şaşırmış hemde oldukça hoşuna gittiğini yüz ifadesinden çok rahat anlayabiliyordum. Önüme dönüp tabağıma yemek alırken karşımda beni pür dikkat izleyen Asrın'a ne var gibisinden göz kırptım. Elindeki çatalla babaannesini işaret ederek konuştu."Yanlız o benim babaannem, elimden almazsan sevinirim."
"Evli olduğumuza göre, senin benim yok. Aslında aileni seviyorum, bazen nasıl böyle bir aileden senin gibi biri vâr olmuş merak etmiyor değilim."
Sözümü bitirip çatalımdaki sarmayı ağzıma attım. Asrın tek kaşını kaldırarak cevapladı sorumu.
"Ben bir kere gayet mükemmel bir evladım. Hatta sorabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALONCUKLAR (TAMAMLANDI)
HumorFuat bey dedemle muhabbet ediyor daha önce nerede çalıştığıyla ilgili sorular soruyordu. "En son istiklalde çalıştım Fuat Bey din görevinden emekli oluncada buraya taşındık." "Papaz mısınız?" Asrın'ın sorusuyla kahve dedemin boğazında kalmıştı. Sini...