BÖLÜM 1

6.5K 451 50
                                    


Canım çok yanıyordu.

Gözlerimi açmak ve canımın neden bu kadar yandığını anlamak istiyordum. Gözlerimi açmak için çabaladım ama hissettiğim yoğun acı bu isteğe engel oldu.

Lanet olsun!

Neler olduğunu hatırlamaya çalıştım, aynı zamanda da gözlerimi aralamak için kendime emirler yağdırdım. Burnuma dolan pis kokular ve bedenimi saran kontrolsüz titreyiş bana bir şeylerin yanlış gittiğini gösteriyordu ama kafam o kadar karışıktı ki ne olduğunu anlayamıyordum.

Zihnimi yeniden zorladım ve en son ne yaptığımı düşündüm. Rex ve öpücülerimizi hatırlıyorum, nazik dokunuşları beni mest etmişti. Sonra birlikte YAK seçimine gitmiştik ve o ihtişamlı geniş salonda, on iki konsey üyesinin önünde oturup tedirgince sonumuzu beklemiştik. O anda yaşadığım korkuyu hala hatırlıyordum, sanki zihnime işlenmiş gibiydi. Sonra büyük bir ses yankılanmıştı ihtişamlı salonda. Ardından büyük kargaşa baş göstermişti. Kalbim korkuyla tekledi, siyah maskeli adamlar saldırmıştı bize, onca insan öldürülmüştü, ardından Victor'u kurtardığımı hatırlıyorum ve...

Anılar bir bir canlanmaya başlayınca korkuyla titredim.

Tanrım!

Tamara beni bıçaklamıştı. Yere düştüğümü ve ölümü beklediğim an geldi aklıma. Rex'in beni kurtarmak için çırpındığını ama başaramadığını hatırladım ve sonra saldırganlar tarafından kaçırılmıştım. Ondan sonrası pusluydu, neler olduğunu ya da nereye getirildiğimi hatırlamıyordum.

Zihnim zorlandıkça bilincim yerine gelmeye başladı ve gözlerimi zar zor açmayı başardım. Önce her şey bulanıktı ama saniyeler içinde neredeyse zifiri karanlık, pis kokulu bir yerde olduğumu fark ettim. Ellerimi sağa sola doğru oynatıp şöyle bir etrafı algılamaya çalıştım. Üst üste yerleştirilmiş ve neredeyse ıslak sayılabilecek kadar nemli karton yığınının üzerinde uzanıyordum. Elimi biraz daha ileriye doğru uzatıp girintili çıkıntılı taş zeminde gezdirdim parmaklarımı. Soğuktu, hem de fazlasıyla. Hareket etmeye çalıştım ama başaramadım. Ayağa kalkmak şöyle dursun, kıpırdamak bile işkence gibiydi. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. İşler çığırından çıkmıştı ve içimden bir ses her şeyin daha da karışacağını söylüyordu.

Büyük bir panik dalgası oluştu içimde. Bu, burada uyandığım ilk an değildi. Gözlerimi kapatıp burada uyandığım o ilk zamanı hatırlamaya çalıştım. İki adam vardı, sonra biri beni eski bir sandalyeye oturtmuş, diğeri ise patron denilen birini çağırmak için odadan ayrılmıştı. Beklenilen kişi çabucak gelmişti. Patronun iyi giyinimli bir adam olduğunu hatırlar gibi oldum. Nazikti, bu zamana kadar hayal ettiğim o kötü adam portresine uymuyordu. Yine de sözleri korkumu tetiklemişti. Beni bu pislik yuvasında bırakıp gitmeden önce uzun bir süre daha buradasın demişti.

Lanet olsun.

Derin bir nefes çektim ciğerlerime, ardından sonrasını düşünmeye başladım. Patron denilen adamın nazik tehditlerinden sonra bir süre daha sandalyede oturmuş, düşünmeye çalışmış, korkumu yenmeye ve bir çıkış yolu bulabilmek için zihnime emirler yağdırmıştım. Sonra ilk karşılaştığım ve beni acımasızca sandalyeye oturtan adam girmişti içeri. Ziyareti pek uzun sürmemişti elbette. Beni hızla kartonların olduğu yere atıp önüme yarım bardan su koymuş ve hemen gitmişti.

Ondan sonra kimse yanıma uğramamıştı. İşin kötü tarafı ışıkları da giderken kapatmıştı. Karanlığı sevmezdim, hem de hiç. Yine de çektiğim acı uyumamı sağlamış ve karanlığı düşünmemi engellemişti. Birkaç kez uyanıp tekrardan uyudum. Her uyuyuşumda kesik kesik rüyalar görüyordum. Bazen YAK saldırısını yeni baştan yaşıyor, bazen de Galina ile yeniden dövüşüyordum. Uyandığımda kalbim delice atıyor, nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Sonra her şeyi çözüyor ve umutsuzca iç çekiyordum. Bu böyle saatlerce sürüyordu.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin