''Başka bir şey olmadı mı?'' diye sordu Calvin milyonuncu kez.
Yine salondaki koltuklarda oturuyorduk ve yine ikisi sorgulayıcı bakışlarını bana dikmişti. Baştan sona her şeyi anlatmıştım onlara. Lily'nin içmem için verdiği ilacı, sonra uyuduğumu ve bir odada uyandığımı ve ardından benim için hazırlanan kıyafetleri ama onları giymediğimi ve sonunda da karanlık odadaki görüşmemizi. Elbette onlara O'nun elimi öptüğünü falan söylememiştim, içimden bir ses Diana'nın bunu pek hoş karşılamayacağını söylüyordu.
''Evet,'' diye cevap verdim ben de milyonuncu kez. Bir şeyler sakladığımı düşünmeleri sinir bozucuydu, saklamıyordum çünkü. O gereksiz ve akıl karıştıran öpücük hariç.
Tanrım!
Tüylerim yine diken diken olmuştu. Sanki o anı yeniden yaşıyormuşum gibi tedirginlik hissi tüm bedenime yayılmaya başladı. Neden elimi tutup sonra da öpmüştü? Neden o kadar yakınıma kadar gelmeye cesaret etmişti? Yüzündeki maskeyi çıkarabileceğim ve gizli kimliğini öğrenebileceğim kadar yakınımdaydı ama o bundan endişe etmemişti. Sanki bunu yapmayacağımı biliyor gibiydi.
Düşüncelerimden sıyrılıp ''Sizden bir şey sakladığımı mı ima ediyorsun Calvin?'' diye sordum hızla.
''Elbette hayır ama ikinci kez uyku ilacı alman hafızanı etkilemiş olabilir, bu yüzden soruyorum,'' diye cevap verdi umursamazca.
Gözlerimi devirdim ama yorum yapmadım. O odayı terk eder etmez Lily içeri girmiş ve beni uyandığım odaya kadar götürüp elime yine bir bardak tutuşturmuştu. Çıkış için de uyumam gerektiğini o zaman anlamıştım. Sonra ise yukarıda, Diana'nın benim için hazırladığı yatakta uyanmıştım. Uyanır uyanmaz sorgulama da başlamıştı.
''Her şeyi söyledim, başka bir şey yok,'' dedim yeniden, bu sefer sesim biraz sert çıkmıştı.
Calvin Diana'ya dönüp yorum yapmasını bekledi, Diana ise gözlerini bana dikmiş sadece bakmakla yetiniyordu. Bir şeylerin kafasını kurcaladığı her halinden belliydi. Peki, ne kurcalıyordu? Geldiğimden beri ağzını bıçak açmıyordu, bir kez bile konuşmamıştı. Calvin sormuş ben anlatmıştım. Onun bu değişen ruh hali beni biraz tedirgin etse de görmezden geldim.
Calvin sonunda'' Diana yorum yapmayacak mısın?'' diye sordu. Ah, sonunda o da durumun garipliğini fark etmişti. Aslında başından beri farkında olduğundan eminim ama bunu şimdi dile getiriyordu.
Diana ''O'nun dikkatini çekmeyi başarmışsın Andy,'' dedi sonunda. Ses tonu ifadesizdi ama buna kanacak kadar da aptal değildim. Bir şeyler dönüyordu kafasında ve adım kadar eminim ki düşüncelerini öğrenseydim bundan hiç hoşlanmayacaktım.
Yüzümü ifadesiz tutup ''Biraz daha açık ol,'' dedim ben de.
'' Ona meydan okuyanların sonu hiç iyi olmaz Andy. Sana verilen kıyafetleri giymemiş, yemek yememişsin. Resmen ona meydan okumuşsun ama hala buradasın. Nefes alman onun dikkatini çektiğini gösteriyor,'' dedi yavaşça.
Bir süre cevap vermedim ve Diana'nın yüzüne bakmaya devam ettim. Ne ima ediyordu anlayamıyordum. O ile buluştuğum için beni kıskanıyor olamazdı herhalde.
''Bir şey mi ima ediyorsun?''
Diana'nın ifadesiz suratı birkaç saniye sonra değişmeye başladı. Önce kafasını sağa sola hafifçe salladı, ardından yüzüne zoraki bir tebessüm yerleştirip '' Hayır elbette, sadece burada olmanın ne kadar büyük bir şans olduğunu söylemeye çalışıyorum,'' dedi.
Buna inandım mı?
Hayır.
Yine de inanmış gibi yapıp kafamı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA: Y.A.K ( -TAMAMLANDI- )
ActionNot: Kukla serisinin ikinci kitabıdır. Önce ''Kukla: Y.E.M'' adlı hikayeyi okuyunuz. Yeraltı iyice karıştı. Seçim günü YAK saldırıya uğradı ve kaçırıldım. Benden ne istediklerini ya da onlara ne verebileceğimi bilmiyordum. Neden orada olduğum hakkı...