BÖLÜM 17

3K 309 41
                                    


Onu aramamıştım.

Diana pizzalarımızı yerken bana izi sürülemez bir telefon vermişti ama onu aramamıştım. Daha doğrusu arayamamıştım. Sonuçta Rex'in bir telefonu var mı bilmiyordum ve ayrıca telefonu olsa bile numarası bende yoktu. Bu yüzden internetten bulduğum numarayla önce Victor'un gece kulübünü aramam ve hayatta olduğumu ona söylemem gerekiyordu, onun da bana Rex'in numarasını vermesi gerekiyordu ama uğraşmamıştım. Açıkçası Victor'dan şuan nefret ediyordum ve ona hiç güvenmiyordum. Ayrıca Rex'le de konuşmak gelmiyordu içimden. Onu elbette arayacaktım ama zamana ihtiyacım vardı.

Kalbimdeki acı birazcık soğuyana kadar sadece...

Diana yemekten sonra bir süre dinlenmem gerektiğini söylemiş ve telefonda birileriyle konuşmaya başlamıştı. O diye anılan adamla bana bir görüşme ayarlamaya çalıştığının farkındaydım. O arama yaparken ben de geçici odama gidip biraz uzanmıştım ama dinlenmiş miydim? Elbette hayır. Düşüncelerim bir türlü durmak bilmiyordu ve bu durum beni fazlasıyla yoruyordu. Rex'i aramaya çalışmadığım için de ufak bir vicdan azabı çekiyordum ama bu hissi görmezden geldim.

Neyse ki bir süre sonra Diana gelmiş ve bu gece O ile görüşeceğimi söylemişti. Açıkçası... Bu kadar kısa zamanda bana bir görüşme ayarlayacağını tahmin etmemiştim ama o Medusa'ydı ve O ile yakın olduğu da belliydi. Diana odadan çıkar çıkmaz elimi yüzümü yıkamış, sonra da aşağıya inmiştim.

Sonunda devasa garaja geri dönmüş, siyah bir arazi aracına binip geçmek istemeyeceğim kadar kasvetli ve yer yer uçurumlarla dolu olan yollardan gitmeye başlamıştık. Sürücü koltuğunda Calvin oturuyordu, hemen yanında da Diana vardı. Bense arkada oturmuş dışarıyı seyrediyor ve yapacağım görüşmeyi düşünmemeye çalışıyordum. Pişman değildim, bunu yapmak zorunda olduğumu biliyordum ve yapmaktan korkmuyordum. Yine de düşünmeyi ne kadar ertelersem içimdeki panik duygusunu da o kadar gizleyebilirdim.

Neredeyse bir saatlik yolculuktan sonra devasa bir uçurumun kenarında durduk. Bir an gözlerimi Calvin'e çevirdim ve neden durduğumuzu anlamaya çalıştım. Bana bakmak yerine etrafını seyrediyor, sanki bir şey bekliyordu. Diana'da öyle yapıyordu. O an neden durduğumuzu anladım, buluşma yeri burasıydı ya da O'nun adamları bizi buradan alacaktı. Soru sormadım, ben de etrafı inceleyip görünürlerde birileri var mı diye bakmaya başladım. Hala tedirgin değildim, hala korkmuyordum. Bu normal miydi bilmiyorum ama şuan için böyle hissetmediğim için memnundum. Korkup, her şeyi elime yüzüme bulaştırmak istemiyordum. Oturduğum köşenin penceresini açtım ve sert rüzgârın iliklerime kadar işlemesine izin verdim.

Bekledik.

On beş veya yirmi dakika boyunca hiçbir şey yapmadan öylece oturduk. Hala kimse konuşmuyordu, ben de ağzımı açmaya cesaret edemiyordum, sanki konuşursam bir şeyler ters gidecekmiş gibi hissediyordum. Yine de bu sessizlik içimi daraltıyordu. Sonunda hiçbir şey söylemeden kapımı açıp dışarı çıktım ve esen sert rüzgarın saçlarımı dağıtmasına ve beni rahatlatmasına izin verdim. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım sonra. Oldum olası sert ama ılık rüzgârları sevmişimdir, sanki tenime değdikçe ruhumu okşuyordu. Arabanın kapısı kapatıp yavaşça uçurumun kenarına doğru yürüdüm ve bacaklarımı uçurumdan aşağı sarkıtıp yere oturdum. Ayaklarım rüzgâr yüzünden sallanırken içimde oluşan sıkıntı biraz olsun yerini heyecana bırakmıştı.

Arkamdan gelen kapı açılma sesine aldırış etmeden önümdeki uçsuz bucaksız ağaçlara bakmaya devam ettim. Birkaç adım sesi bana doğru yaklaştı, ardından aynı benim gibi yanıma biri oturdu. Ayaklarına baktım göz ucuyla, bu Diana'ydı. Tepki vermedim, az önce ne yapıyorsam aynısını yapmaya devam ettim. Bir süre sonra onun melodik sesi yaşadığım kısa süreli huzuru bin parçaya ayırdı.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin