BÖLÜM 9

3.4K 360 55
                                    


Ciğerlerim patlamak üzereydi.

O kadar uzun süredir koşuyordum ki sanki maraton yarışına katılmış bir sporcu gibi hissediyordum kendimi. Bedenim artık iflas etmek üzereydi. Ayaklarım titriyor, hızımı düşürüyordu. Yine de durmadım, duramazdım. Peşimde bir düzine adam varken bu intihar olurdu. Harabe bir binanın önünden geçip sağa sola ayrılan iki yolla karşılaştım. Düşünmeden sağa döndüm ve bu sırada arkama kısa bir bakış attım.

Sinirle küfür savurdum havaya, karınca gibi sayıları gittikçe çoğalıyordu. Bu kadar adamın benim peşimde olma sebebinin beni Medusa'ya götürmek olduğunu tahmin ediyordum. Aslında yakalanıp kısa yoldan hedefime ulaşabilirdim ve bu gerçekten iyi olurdu ama içgüdülerim koşmamı, eğer yakalanırsam Medusa'dan önce bu çılgın kalabalığın kellemi alacağını söylüyordu. Sonuçta onlardan üç kişiyi etkisiz hale getirmiştim ve intikam isteyeceklerdi. Bu yüzden koşuyor, asla da durmuyordum.

Elimle göğsüme baskı yapıp nefessizlikten kaynaklanan acıyı dindirmeye çalıştım ve hızımı daha da arttırıp çöp konteynırlarından sola doğru dönüp yüz metre sonra da sağa döndüm. Önüme dikenlerin, uzun otların ve beton yığınlarının işgal ettiği, tel bir örgüyle çevrelenmiş kocaman bir bahçe çıkmıştı. Bahçe yıllardır temizlenmemişe benziyordu. Kafamı diğer tarafa çevirdim, orada ise geniş, düzlük bir arazi yer alıyordu. Önümdeki bahçeye nazaran orada ne beton yığını ne diken ne de ağaç vardı. Sadece toprak bir yol ve birkaç evden başka bir şey yoktu. Sonrası ise bomboş bir araziydi. O tarafa gidemezdim, izimi kaybettirmem zor olurdu. Arkama döndüm, görünürlerde kimse yoktu ama son sürat koşan ayak seslerini ve garip naralarını duyabiliyordum. Neredeyse varmak üzerelerdi.

Hiç vakit kaybetmeden sağ tarafa dönüp tel örgülere doğru koştum. Tel örgünün yüksekliği boyumu aşmıyordu, bu yüzden tırmanmam zor olmadı. Ellerimle tel örgünün en üst kısmını sıkıca tuttum ve ayağımdan destek alarak hızla tırmanıp diğer tarafa, otların tamamen işgal ettiği yere atladım. Yere düşerken ayağım sert bir taşa denk gelirken, dikenler vücuduma battı. Acıyla kasıldım ama hemen ayağa kalkıp yoluma devam ettim. Görüşüm çok azdı. Otların ve dikenlerin uzunluğu boyumu aşıyor, tıpkı bir ağaç gibi yukarıya doğru uzanıyordu.

Dikenler ellerimi ve yüzümü çiziyor, uzun otların arasına gizlenmiş beton parçaları sürekli düşmeme neden oluyordu ama durmadım. Birkaç yıkık dökük bina kalıntılarını geçip, küçük ağaçların arasından zar zor ilerledim. Sonunda dar bir açıklık alana ulaştım. Hemen önümde terk edilmiş üç bina vardı. Binalar sekiz katlıydı ama ne pencereleri, ne de kapıları yerinde duruyordu. Binaların dış cephesine anlamlandıramadığım şekiller çizilmişti. Boş kalan yerler ise bakımsızlıktan tamamen kararmıştı.

En yakınımda olan binanın balkonuna doğru ilerledim. Yerden biraz yüksekti ama yıkık dökük betonların üzerine çıkıp paslanmış balkon demirine tutundum ve kendimi yukarı doğru çekip balkona çıktım. Bir iki saniyeliğine arkama döndüm, geldiğim yöndeki otların arasında ilerleyen adamları görebiliyordum. Hızımı kesmedim ve terk edilmiş binanın içinde koşmaya devam ettim. Birkaç oda geçip çıkışa doğru ilerledim ve kapının yanında durup etrafı inceledim. Önümde yine terk edilmiş binalar vardı ama neyse ki ortalıkta kimse görünmüyordu.

Binadan çıkıp hemen karşısında yer alan diğer boş binaya girdim ve yoluma devam ettim, saklanmam gerekiyordu ve bunu hemen yapmalıydım. Arkama baktım yeniden, hala kimse yoktu. Hızlı ve emin adımlarla binanın merdivenlerini tırmanmaya ve saklanmak için bir yer aramaya başladım. Birkaç odaya girip saklanacak bir yer olup olmadığına baktım ama evlerin içi boştu. Geri dönüp diğer binalara bakmayı düşündüm ama arkamdan gelen birkaç ayak sesi buna engel olmuş aynı zamanda kalbimin atışını hızlandırmıştı. Merdivenleri daha seri ve hızlı bir şekilde tırmanmaya çalıştım. En sonunda binanın tepesine çıkmıştım.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin