BÖLÜM 10

3.3K 331 55
                                    


Ne olacak?

Aklımda cirit atan tüm tilkilerin bana sorduğu soru buydu. Ne olacak? Bu işin sonu nasıl bitecek? Peki, bittiğinde hala benden birkaç parça bir şey kalacak mı? Bilmiyordum ve bu bilinmezlik beni karanlığa doğru sürüklüyordu.

Siyah deri ceketi üzerime geçirip saçlarımı sıkı bir topuz yaptım ve Calvin'in eşyalarla birlikte verdiği siyah şapkayı kafama geçirdim. Bu kıyafetlerin onda ne işi olduğunu bilmiyordum ve bunu sorgulamamıştım da. Umurumda değildi, aklımı daha önemli şeyler meşgul ediyordu. Tanrım! Medusa'yla anlaşma yapmaya gittiğimize inanamıyordum. Calvin her şeyin iyi olacağını söyleyip duruyordu ama kadın Marcus tarafından gönderildiğimi bile bile bize yardım mı edecekti bir de? Bu, sonu her zaman kötü biten korku filminden farksızdı. Tehlikenin kokusunu almalarına rağmen kapının ardındaki şeyin ne olduğunu anlamak için ayağa kalkıp dışarı çıkan o aptal insanlar gibi hissediyordum kendimi.

Aklıma dolup beni daha da endişelendiren düşüncelerimden sıyrılmak için derin bir nefes çektim ciğerlerime. Ardından gizli bölmeden seçtiğim gümüş silahı pantolonumun arka kısmına yerleştirdim ve kapıya doğru yöneldim. Sonra birden bire durdum. Köşede duran dolabın kapağında bir boy aynası vardı ve ister istemez gözüm oraya odaklanmıştı. Yüzümü göremiyordum ama sol kol ve bacağım aynadan yansıyordu.

Yavaşça aynanın önüne geçtim ve yansıyan görüntüyü inceledim. Boynumdaki yanık izlerini, gözaltı morluklarımı, dikenler yüzünden oluşan yüzümdeki birkaç çiziği ve sol kaşımdaki yara izini saymazsak eğer, hala ben gibiydim. Ayrıca zayıflamıştım, elmacık kemiklerim ortaya çıkmış yüzüm çökmüştü. Derin bir nefes alıp parmaklarımı boynumdaki yanık izlerinde gezdirdim. Her zaman orada olduklarını biliyordum ama ilk kez yanıklara dokunuyordum. Yan yana sıralanmış yanık izleri artık acımıyordu ama hatıralarımın silinmesi imkansızdı. Yavaş yavaş içimi derin bir intikam duygusu esir almaya başladı. Marcus yaptıklarının cezasını çekmeliydi. Bunun için her şeyi göze alabilirdim, Medusa'yla buluşmak da buna dâhil.

''Hazır mısın?''

Kapının dışından gelen sesle birlikte gözlerimi aynadan çektim ve kapıya doğru yürüyüp odadan çıktım. Calvin'de tıpkı benim gibi siyahlara bürünmüştü. Siyah deri bir ceketle birlikte siyah bir pantolon giymiş ve siyah bir bere takmıştı.

Calvin beni boydan boya süzdükten sonra ''Kıyafetler yakışmış,'' dedi ve yürümeye başladı. Sözlerine karşılık vermedim ve peşinden gittim. Merdivenlerden inip salona ulaşana dek sessiz kaldım.

Ardından ''Ne zaman gidiyoruz?'' diye sordum.

Calvin ''Şimdi,'' diye cevap verdi ve kapıya doğru yürümeye başladı.

Kalbim heyecanla kasılırken gözlerimi kapatıp her şey düzelecek dedim kendi kendime. Güçlü kalmalıydım, her şey buna bağlıydı çünkü. Gözlerimi açıp kapıya doğru yürüdüm. Dışarı çıktığımızda kafamı kaldırıp kara bulutların ele geçirdiği gökyüzüne baktım. Hava neredeyse kararmak üzereydi ve siyah bulutlara bakacak olursak birazdan yağmur yağacak gibiydi. Keyifsizce güldüm ister istemez, hava durumu içimdeki fırtınanın dışa vurmuş haliydi sanki.

Düşüncelerimden sıyrılıp etrafıma kısa bir bakış attım. Buraya ilk geldiğimizde dağ evinin arka girişinden içeri girmiştik. Şimdi ise evin ön kısmındaydık. Birkaç basamaktan oluşan merdivenleri inip hemen önümüze park edilmiş motosikleti incelemeye başladım. Motosikletlere karşı herhangi bir ilgim yoktu, bu yüzden markasını anlamam imkansızdı ama siyah parlak yüzeyi ve üzerindeki alev desenleri onu pahalı gösteriyordu.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin