BÖLÜM 3

3.8K 385 25
                                    


Parmağımla yavaşça şah damarımın üzerindeki küçük yapışkana dokundum. Hissettiğim keskin ağrı elimi hemen çekmeme neden oldu. Küçücük şey nasıl olur da bu kadar can yakabiliyordu hiçbir fikrim yoktu ama fena acıtıyordu.

Çok fena.

Patronun teklifini reddettikten sonra beni neyin beklediğini biliyordum, hatta belki işkencelerine dayanabilirim diye düşünüyordum ama o şeffaf plastiği gördüğüm an dehşete düşmüştüm. Korku tüm bedenime yayılmış, paniklemiştim. Çok acıtacağını düşünmüştüm ve ne yazık ki yanılmıştım... Acı tahmin ettiğimden de fazlaydı.

İlk bant yapıştırıldığında hissettiğim yoğun acı yüzünden bayılmıştım ve bilicim kapanmıştı ama bu çok kısa sürmüştü, dakikalar sonra yeniden uyanmıştım. İşkenceye başka bir bantla devam edip canımı daha da çok yakmışlardı ve ne yazık ki bu seferkiler de bayılmamıştım. Bant uzaktan kontrol ediliyor, acı miktarı ayarlanabiliyordu. Aşağılık herif ne zaman bayılır gibi olsam acıyı azaltmış ve kendime gelince yeniden acı çektirmeye başlamıştı. Sadist birisi olduğundan yüzde yüz emindim artık. Adam sandalyeyi hücrenin tam ortasına çekip oturmuş ve yerde kıvranışımı büyük bir zevkle izlemişti

Acımı nasıl tarif edebilirdim bilmiyorum ama öyle can yakıyordu ki ölmek için yalvardığım zamanlar bile olmuştu. Gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Hissettiğim acının izleri hala bedenimdeydi. Kaskatı olmuş bir şekilde pis zeminde yatarken bile arada sırada keskin bir acı oluşuyordu vücudumda. Ayrıca deli gibi aç ve susuzdum. Verdikleri birkaç dilim kuru ekmek açlığımı dindirmemişti.

Aklıma gelen düşünceyle nefesim kesildi birden bire. Adam yerde kıvranan bedenime doğru eğilerek 'bu sana yaşattığım acıların sadece uç kısmı, geldiği yerde daha çok var, bu yüzden bir daha ki sefere akıllı bir kız ol ve sorularımı cevapla' demişti. O an ayaklarına kapanıp durması için yalvarmak istedim ama çektiğim acı buna izin vermek şöyle dursun, gözlerimi bile açmama izin vermemişti.

Rex'i düşündüm. Neden hala yanıma gelmemişti? Neden hala beni kurtarmamıştı? YAK o kadar güçsüz olamazdı, olmamalıydı. Şimdiye kadar yerimi bulmuş olmaları gerekiyordu. Belki de beni gözden çıkarmışlardı. Sessizce ağlamaya başladım, şu sıralar çok fazla ağlıyordum. Kendime hakim olamıyor, gözyaşlarım isteğim dışında akıp duruyordu. Derin bir nefes aldım. Gücüm kalmamıştı ve pes etmekten de delicesine korkuyordum ama pes edip her şeyi anlatmak ve sonunda ölüp bu işkenceden kurtulmak çok cazip gelmişti.

Her şeyi bir kenara attım ve Rex'in en son sarf ettiği sözleri beynimde çevirmeye başladım. Bana seni seviyorum demişti. Yavaşça gülümsedim ama canım yanında anında gülümsemeyi bıraktım. Onu düşünmek beni biraz olsun mutlu ediyor ve güçlendiriyordu ve biliyordum ki beni eninde sonunda bulacaktı. Ondan asla şüphe etmiyordum, ona güvenim tamdı. Evet, Simon'nun yeğeni olduğunu benden gizleyip bana yalan söylemiş, beni kandırmıştı ama gözlerinde gördüğüm aşk gerçekti ve bu aşk bana yeterdi.

Hücremin dışından yükselen sesler yüzünden kalbim korkuyla tekledi ve bedenim kas katı kesildi. Birinin yanıma gelmemesi ya da gelen kişinin de o adam olmaması umuduyla gözlerimi sıkı sıkı kapadım ve bekledim... Sanki gözlerim kapalı olursa gelmelerini engelleyebilecekmişim gibi. Önce hücremdeki ışıklar açıldı, ardından kapı. Nefesimi tutup beklemeye devam ettim. Muhtemelen uyanık olduğumu anlamıştı, çünkü bedenim zangır zangır titriyordu ama ben hala ısrarla gözlerimi kapalı tutuyordum. Belki bir ihtimal beni rahat bırakırdı ama bu umudum kulaklarıma dolan sesle uçup gitti.

''Uyumadığını biliyorum,'' dedi biri.

Gözlerimi yavaşça açtım ama ona doğru dönmedim. Kimin geldiğini ses tonundan gayet net anlamıştım. Yüzümü buruşturdum ister istemez. Pahalı parfümünün kokusu genzime kaçmıştı ve bu öksürme isteğimi artırıyordu. Patron denilen adam, ona böyle diyordum çünkü ismini bilmiyordum, odada hareket etti ve sandalyeyi çekiştirmeye başladı. Sandalyenin zeminde sürtünüş sesi kulaklarımı tırmalarken yine ona bakmadım. Sonunda ses kesildi. Adam sandalyeye oturmuş olmalıydı. İlk birkaç dakika boyunca hırıltılı nefes alışverişlerimden başka ses yoktu hücrede. Bu gittikçe sinirlerimi bozuyordu çünkü adamın gözleri üzerimdeydi, bunu arkam ona dönük olsa bile anlayabiliyordum.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin