BÖLÜM 20

2.6K 286 30
                                    


Aldığım her nefes ciğerlerimi yakıyor, kalbime bir ok gibi saplanıyordu. Düşüncelerime hücum eden anılar ise beni yerle bir ediyordu. Buraya gelmekle hata etmiştim. Yine de kendimi ister istemez eski mahallemin sokaklarında başıboş bir şekilde dolaşırken bulmuştum birden bire. Amacım bu değildi oysaki, Diana ve Calvin'den uzaklaşıp geceyi geçireceğim küçük bir pansiyon bulacak ve bir süre bu şekilde idare edecektim. Ta ki Rex'e ulaşana dek, ya da Diana'dan bir haber alana dek ama hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Derin bir nefes alıp serin geceyi aydınlatan dolunaya kısa bir bakış atıp aklımı toplamaya çalıştım. Pek yardımı olmuyordu ama denemekten bir şey çıkmazdı. Gözlerimi yine karşıma, binaların sıralandığı sokağa doğru çevirdim sonra.

Eski evimin bulunduğu sokağa gelmiştim. Çok yakınında değildim, caddenin sonuna park etmiş, oturduğum binanın dış cephesine doğru bakıyordum. Fazla yaklaşmaya cesaret edemedim, hatta burada durmamam bile gerekiyordu ama kendime engel olamadım ve eskiden yaşadığım yeri izlemeye devam ettim. Hala hatırladığım gibiydi, değişen tek şey bendim herhalde. Anılar bir bir aklıma üşüşürken kalbimde uzun zamandır hissetmediğim kadar büyük bir ağırlık hissettim. Sanki törpülediğim duygularım bir bir geri gelmeye ve beni boğmaya çalışıyordu.

İster istemez evimin balkonuna kaydı gözlerim. Balkondaki çamaşır askıları anılarımı daha da canlandırıyor, yeniden o anları yaşamama neden oluyordu. Kaç kez Betty ile balkonda çamaşır kavgası yapmıştık? Kaç kez çamaşır askıları kopunca eşyalarımız uçup gitmiş ve biz yine birbirimizi suçlamıştık? Düşüncelerime bir bir akın eden anılar boğazıma hücum ediyor ve beni fazlasıyla boğmaya başlıyordu. Evime gitmek istiyordum. Balkona çıkıp etrafı seyretmek ve hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etmek geliyordu içimden. Yapamayacağımı bildiğim halde bu düşünceler dönüp duruyordu zihnimde.

Gözlerimi Bayan Nelly'nin balkonuna doğru çevirdim. Onu bile çok özlemiştim. Dünyanın acı gerçekliğinden kaçmanın bir yolunu bulan tek tanıdığım kişi oydu. Kim bilir, belki ben de onun izinden giderdim.

Sağ gözümden akan tek damla gözyaşımı sol elimde silip beysbol şapkamı düzelttim ve motoru geldiğim yöne doğru çevirip anılarımdan uzaklaşmaya başladım. Uzaklaştıkça, içimde bir şeylerin yok olduğunu hissediyordum. Belki ruhum ölüyordu ya da umudum, kim bilir.

Nereye gittiğimi bilmeden sürmeye devam ettim, sanki gidecek bir yerim varmış gibi davranıyordum. Sağ sola dönüş yaparken asla düşünmüyor, sadece sürüyordum. Bir otel bulmalıydım ya da küçük bir pansiyon, neredeyse gece yarısı olmuştu ve artık başıboş bir şekilde böylece dolaşamazdım. Yorulmuştum ve dinlenmem gerekiyordu.

Şöyle bir etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Dar bir sokaktaydım, etrafta pek insan yoktu ama küçük dükkanlar hala açıktı. Bulunduğum yeri biliyor gibiydim, birkaç metre sonra sağa dönüş yaptım. Şimdi ana caddeye çıkmıştım. Bir süre bu yolu takip edip sürmeye devam ettim. Hatırladığım kadarıyla ileride bir yerlerde sola dönmem gerekiyordu. Sokağın sonunda ise Daisy adında bir otel olmalıydı. Tam olarak otel sayılmazdı, küçük bir pansiyon desek daha doğru olurdu.

Sola doğru dönünce sokağın sonundaki uzun binanın giriş kısmına asılmış Daisy pansiyon yazan tabela görüş açıma girdi. Tabela garip bir biçimde sağa doğru yamulmuştu ve fosforlu ışıklarının neredeyse yarısı sönmüştü. Motoru otelden biraz uzak köşeye sürdüm ve yeterince uzak olunca kaldırıma çıkarıp kontağı kapattım. Pansiyon buradan gözüküyordu ama çok yakın değildi. Şöyle bir çevresine göz gezdirip güvenilir mi diye kontrol ettim. Birkaç ayyaş ve hızlı hızlı yürüyüp geçen birkaç insandan başka kimse yoktu sokakta.

KUKLA: Y.A.K   ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin