Selam canlar...😊☺
Uzuuuun bir aradan sonra yine sizlerleyim. Yeni bölümü derslerden dolayı boşluk bulamadığım için biraz geç yayımladım farkındayım.
Bu bölümden sonra hikayeyi düzenlemeye sokmayı düşünüyorum. O yüzden diğer bölümün erken gelmesi hakkında bana sürekli istekte bulunmazsanız çok sevinirim.😊🤗
Keyifli okumalar canlarım 🤗🤗
49. BÖLÜM
Kız isteme olayı gayet sakin bir şekilde bitmiş ve Barlas, Çiğdem hanım, Kenan bey, Akif Bey, Safir Boran ve Bora evden ayrılmış evde Gölge, Aras, Beliz ve Alya kalmıştı. Aras kız istemeden sonra Barlas'ın evde bulunmasının saçma olacağını düşünũp onu Kenan beylerle birlikte homurtuları eşliğinde göndermişti. Bundan sonra Barlas'ın onun elinden çekeceği vardı. Barlas'ın evden çıkarkenki sinirli yüz hali aklına geldikçe dudaklarında sinsi bir gülümseme peyda oluyordu.
Gölge ise herkes gittiğinden beri yanında oturup yüz hali sũrekli değişen Aras'a bakıyordu. Ne düşünüyordu acaba? Bir insanın yüz hatları bu kadar değişkenlik göstermezdi. Şimdi de durup dururken sırıtmaya başlamıştı.
"Ne oluyor lan? Korkutma beni!" Aras'a yönelik söylediği şeylerle Aras daldığı düşüncelerden sıyrılıp kafasını Gölge'ye çevirmiş ve yüzündeki salak sırıtmayı silmişti.
"Bir şey olduğu yok. Bu akşamı düşünüyordum." dediğinde Gölge biraz durup tereddüt ettikten sonra Alya ve Beliz'in de mutfakta olmasının rahatlığıyla Aras'a sessiz bir şekilde geldiğinden beri hiç açmadığı konuyu sormuştu.
"Safir'le aranız nasıl?' dediğinde Aras'ın böyle bir soru beklemediği aşikardı. Kaşlarını çatmış bir şekilde Safir'i aklına getirerek o da Gölge'ye bir soru yöneltmişti.
"Bu da nereden çıktı şimdi?" dediğinde Gölge ciddiyetle konuşmasına devam etmişti.
"Bugün senin ona bakışlarını gördüm. Kızı öldürecekmiş gibi bakıyordun. Ne oldu?" dediğinde Aras gerginlikle oturduğu koltukta dikleşmiş ve sinirlerine hakim olmak için, içine derin bir nefes çekmişti.
"Ağabey, kaç defa söyledim etek giyme, giyeceksen de kısa giyme diye ama anlamıyor. Inadına kısacık etekleri giyip öyle çıkıyor sokağa. Sonra ona bakan erkeklerle uğraş dur!" deyip sert bir dille söylediğine karşı Gölge sinsice gülümsemişti. Aras biraz daha nefesini toparlayıp konuşmasına devam etti.
"Geçen gün sırf bu yüzden kavga ettik. Bugün de inat yapar gibi kız istemeye yine el kadar elbiseyle geldi. Kızınca da sen benim neyimsin ki bana karışıyorsun deyip duruyor." dediğinde Gölge ifadesizleşen yüzüyle Aras'a zor bir soru yöneltti.
"Kız doğru söylüyor. Sen onun neyisin Aras?" dediğinde Aras'ın kaşları fazlasıyla çatılmış neredeyse birbirine değecekti. Fakat haklı olmalarına kızıyordu Aras. Daha bu soruya cevap veremezken bir de geçmiş hesap soruyordu kızdan.
Gölge biraz bekleyip Aras'ın cevap vermeyeceğini anlayınca konuşmasına devam etmişti.
"Kafanı topla ve kızın kafasında kendini bir yere koy Aras. Öyle her şeyine karışırım ama ben senin hiçbir şeyinim ayaklarıyla olmaz bu işler. Sen böyle kara kara düşünürken biri gelir tutar kızın elinden götürür. Sen de geciken pişmanlığınla kalırsın ortada." dediğinde Aras öfke ile solumuştu.
"Kimse tutamaz onun elinden. Tutanın ellerini kırar ağzına sokarım." deyip sinirle homurdandığında Gölge kafasını sağa sola sallayıp konuşmaya başlamıştı.
"Yapamazsın! Öyle bir şey yapmaya haddin yok. Safir bekar bir kız. Sevgilisi de yok, onu kapmak isteyen aç kurtlar hazır bekliyorlar. Kız bir yeşil ışık yaksa kaç kişi peşine düşer haberin var mı senin?" dediğinde Aras hiddetle ayağa kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
RomanceGözleri ondan bağımsız akıyordu yine... ''Neden gittiniz he! Neden beni bir başıma bıraktınız burada? Hani çok seviyordunuz beni?Neden anne neden? Hani beni canım kızım diye severdin ya bak canını yaktılar kızının anne! Ya sen baba biriciğim der...