Selam canlarım...
Biliyorum çok erken gelen bir bölüm oldu. Buna sevineceğinizi umuyorum.😊🤗
Bu bölüm sadece Deniz ve Gölge için. Her ne kadar Deniz bu hikayenin kötü karakteri olsa da onun da bu hikayede büyük payı var diye düşünüyorum.
Bölüm çok kısa olabilir fakat sadece iki karaktere özel olduğu için yazmak istedim, her ne kadar kısa da olsa...
Bölümü okuduktan sonra yorumlarınızı bekliyor olacağım😇🤗
Bu arada 'Siyah' adlı şiir kitabımın temelini bugünden itibaren atmış bulunmaktayım, tanıtımına bir bakın derim😊☺🤗
Keyifli okumalar canlarım😍😍
53. BÖLÜM
Ölüm...
Kimseye yakıştırılamayan ama bir gün herkesin tadacağı his...
Kara bir kuyu, uçsuz bucaksız bir okyanus ve tarifi olmayan bir hüzün..
Ölenle ölünmez derlerdi ama her can koptuğunda bu dünyadan ölenle yaşayan çok insan olurdu.
Bir ölüyle yaşamak kolay değildi hiçbir zaman. Unutmamaktı, hatıralarının hep beyninde yer edinmesiydi, onun için masaya fazladan bir tabak koymaktı, onun istediklerini o yokken yapmaktı bir ölüyle yaşamak...
Hayattayken onun yanında olamamıştı Gölge ve şimdi onun yanındaydı. Tam mezarının yanındaki boşluğa oturmuş sadece mezara bakıyordu.
Sahip çıkamamıştı, hayatta en çok sahip çıkması gerektiği kişiye sahip cıkmamış onu kimsesiz bir çocuk gibi ortada bırakıvermişti.
Şimdi ise eskisinden daha çok yanıyordu canı. Yapılan otopsi sonucu kardeşinin şizofren olduğu ve trafik kazası diye bilinen gerçeğin aslında intihar olduğu ortaya çıkmıştı.
Gölge tabiki işin peşini bırakmayarak bir gün içinde Deniz'in yakını olan herkes ile bağlantıya geçmişti. Doktoruyla bile...
Doktorunun söylediklerine göre sürekli babasıyla konuştuğunu iddia ediyordu Deniz. Yanında kimse olmamasına rağmen arkadaşlarının dediklerine göre hep kendi kendine konuşuyordu. Aslında babasıyla konuşuyordu, olmayan babasıyla...
Tam iki yıl önce şizofreni teşhisi konulmuş fakat kimsenin haberi olmamıştı. Deniz hastalığını o kadar iyi saklamıştı ki kimse şüphelenmemişti bile.
Ama şimdi.. Işte şimdi her şey bir bir ortaya çıkmıştı ve Gölge ölmeden cehennemde kavruluyordu sanki. Kardeşinin bu halde olmasına etken olan nedenlerden biri de kendisiydi. Onu yalnız bırakmıştı. Kimsesiz, aciz ve biçare...
"Böyle olsun istemezdik!" tüm dostları burdaydı Gölge'nin. Aras, Barlas, Bora, Boran, Alya, Beliz ve Safir... Onu yalnız bırakmamışlar aksine tüm yapılması gereken konularda ona yardım etmişlerdi. Fakat Aras'ın bu söylediğine inanası gelmiyordu çünkü herkes tam da böyle olsun istemişti.
"Beni yalnız bırakır mısınız?" kardeşiyle konuşması gerekenler vardı. Herkesin içinde onunla konuşmayacaktı.
"Arabada bekliyoruz." Aras söyleyeceğini söylemiş ve arkasındaki grupla birlikte mezarlıktan çıkarak biraz ileride duran arabalara binmişlerdi. Gölge'yi yalnız bırakmayacaklardı, en kötü gününde...
"Deniz..." arkadaşlarının gitmesiyle Gölge de konuşmaya başlamıştı fakat ne söyleyeceğini bilmiyordu.
"Deniz ben yapamadım, ben iyi bir abi olamadım." söyledikleriyle eş zamanlı olarak gözünden büyük bir damla yaş yanağına doğru süzülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
RomanceGözleri ondan bağımsız akıyordu yine... ''Neden gittiniz he! Neden beni bir başıma bıraktınız burada? Hani çok seviyordunuz beni?Neden anne neden? Hani beni canım kızım diye severdin ya bak canını yaktılar kızının anne! Ya sen baba biriciğim der...