Selam canlar...😊
Yeni bir bölümle yine, yeniden karşınızdayım.
Finallerim olduğu için yazmaya vakit bulamadım fakat sizi daha fazla bekletmemek için hemen yazıp yayımlamak istedim.😊
Bu bölümde Alya ve Barlas'ın ilişkisine biraz daha ağırlık vermiş bulunmaktayım😇
Bu arada yorum sayısında azalma görüyorum ve bu beni üzüyor. Oy ve yorum sayısında yükselme olmadıkça diğer bölümü yayımlamayacağımı üzülerek söylemek istiyorum.
Keyifli okumalar canlarım🤗🤗
45. BÖLÜM
"DENİZ'İ BULMAYA..."
Dedikten sonra bir hışımla terketmişti depoyu. Kimse durduramamış, engelleyememiş, hepsi aynı şekilde donup kalmıştı. Halbuki biliyorlardı o Deniz'i bulursa ölümü olurdu. Deniz onu öldürürdü!
...............................................
Barlas depodan çıktıktan sonra arabasına binip hızla gözden kaybolmuştu. Nereye gideceğini, ne yapacağını, Deniz pisliğini nerede bulacağını bilmiyordu ama bulmalıydı. Bu olayı bir an önce çözmeli o pisliği de bir an önce temizlemeliydi. Cebinde titreşen telefonuyla birlikte düşüncelerinden sıyrılmış ve elini cebine atıp telefonunu çıkarmıştı.
Bilinmeyen bir numara arıyordu yani...Deniz arıyordu!
Hızla cevapla yazısının olduğu bölümü kaydırıp kulağına getirmişti telefonu.
"Köşe bucak kaçmak yerine adam ol da çık karşıma!" Barlas'ın bağırarak söylediği sözler karşısında Deniz kahkaha atmış ve konuşmaya başlamıştı.
"Kaçtığımı kim söyledi ufaklık. Şuan neredeyim biliyor musun?" Deniz böyle söylediyse kesin hiç olmaması gereken bir yerdeydi.
"Lafı uzatma da söyle, söyle de seni babanın yanına göndereyim!" direk neredesin diye sormak yerine Deniz'i sinirlendirecek sözler sarf etmişti. Çünkü neredesin diye sorsaydı eğer biliyordu ki Deniz ona cevap vermezdi.
"Alya ve sevgili(!) yakışıklı arkadaşının yakınlarında bir yerlerdeyim. Şuan terasta oturmuş bol sohbetli birer kahve içiyorlar. Hem bak sana ne diyeceğim, ben şuan neyi fark ettim biliyormusun? Alya çok mutlu, senin yanında olduğundan daha mutlu şuan." dediğinde felaket derecede sinirlenmişti Barlas. Hem sinirlenmiş hem de korkmuştu. Alya'ya bu kadar yaklaşmış olması ikisinin de sonunun geldiğinin kanıtıydı.
"Sakın ama sakın onlara dokunma! Derdin benimle ve benimle çöz. Ne yapmak istiyorsan bana yap!" dediğinde Deniz'den ikinci kahkaha yükselmişti. Daha sonra ciddi sesi duyulmuştu.
"Siz babamı öldürürken bana acıdınız mı? Bu küçücük çocuk bir başına ne yapar dediniz mi? O zaman benim suçum neydi?" dediğinde Barlas kükremişti adeta.
"Senin babanı biz mi öldürdük? Babanın seni düşünmeden intihar etmesi bizim suçumuz mu? Baban Alya'nın ailesini öldürdü şimdi de sıra sende mi? Artık rahat bırak!" Barlas'ın yersiz isyanı Deniz'i keyiflendirmişti.
"Daha yeni başlıyoruz Barlas. Senin en mutlu gününü size zehir edeceğim ben. Sadece sıramın gelmesini bekliyorum!" deyip telefonu suratına kapatmıştı Deniz.
Barlas ise Deniz'in söyledikleri ve yaptığıyla birlikte gaza daha da fazla yüklenmiş ve bir an önce Alya'nın yanına gitmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı.
Yarım saatte gideceği yolu tamı tamına 10 dakikada gelmişti. Hızlı bir şekilde arabayı park edip evin kapısına gelip yumruklamaya başlamıştı. Evin çalışanı kapıyı açtığında hızlı adımlarını terasa yöneltmişti Barlas.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
RomantizmGözleri ondan bağımsız akıyordu yine... ''Neden gittiniz he! Neden beni bir başıma bıraktınız burada? Hani çok seviyordunuz beni?Neden anne neden? Hani beni canım kızım diye severdin ya bak canını yaktılar kızının anne! Ya sen baba biriciğim der...