Selam canlar...
Evet yeni bölüm çok kısa bir süre içinde geldi, sevinebilirsiniz :D
Bu bölümden itibaren Barlas ile Alya'nın aralarının daha iyi olacağını düşünüyorum, neden acaba? :D
Hadi bölümü okuyun. O zaman anlarsınız :)
Keyifli okumalar canlarım...
26.BÖLÜM
Aradan üç gün geçmişti ve Barlas bu koca üç günün sonunda uyanmıştı. Alya açılan dikişlerine baktırttıktan sonra söylediği şeyi yapmış ve ayakta Barlas'ın yattığı odanın camının önünde beklemişti. Bütün söylenmelere, itirazlara kulak asmamıştı. Hatta Çiğdem ablasının söylenmeleri bile ona engel olamamıştı.
Şimdi ise hep birlikte Barlas'ın odasındaydılar. Alya yaralı olduğu için Barlas'ın yatağının yanındaki koltukta oturuyordu. Çiğdem hanım Barlas'ın ayakucunda oturuyor ve diğerleri ayakta durup Barlas'ı izliyordu. Sessizlikten her zaman ki gibi sıkılan Bora konuşmaya başlamıştı.
''Hadi yine yırttın kardeşim. Bu sefer de bir şey olmadı. Kedi gibisin valla.'' Dediğinde Barlas ve Boran hariç herkes gülmüştü. Boran Bora'nın söylediklerinden sonra ona doğru dönüp ifadesizce laf çarpıtmıştı.
''İkizin olmaktan utanıyorum.'' Gülüşmeler Boran'ın söyledikleriyle kahkahaya dönüşmüştü. Bu sefer Barlas da gülüyordu.
Alya Barlas'ın yüzündeki gülümsemeye baktıkça onu şu kısa süre içerisinde ne kadar çok özlediğini düşünüyordu. Aras'tan sonra önemli bir yer kaplamıştı Alya'nın hayatında. İlk geldiğinde Barlas'a bu kadar alışacağını söyleseler kahkahalarla gülerdi. Kendisine ne olduğunu bilmiyordu ama bu aileyle tanıştığından beri garip bir şekilde mutluydu. Tabi bazı aksilikleri saymazsa...
Barlas ise uyandığından beri başından ayrılmayan ailesine ve dostlarına bakıyordu tek tek. Onları sanki ilk defa görüyormuş gibi inceliyordu. Hep beraber oldukları için mutluydu uzun zamandan sonra. Babasına her ne kadar kırgın olsa da onun da buraya gelmesine sevinmişti. Fakat hepsinde bir yorgunluk olduğu belliydi. Onun bu kadar gündür bu hastanede yatması onları çok yormuştu belli ki. Perişan haldeydiler çünkü. Yorgunluğu en belirgin olanda abisiydi. Ayakta uyuyacaktı neredeyse.
''Ne bu haliniz? Hiç uyumamış gibi görünüyorsunuz.'' Dediğinde Aras burukça gülümsemişti. Onlar burada canlarıyla savaşırken nasıl uyuyabilirlerdi ki. Barlas'ın gözleri ona döndüğünde tebessüm etmişti Aras. Kardeşini seviyordu. Gerçekten çok seviyordu. Bunu bu olayla daha iyi anlamıştı.
''Uyumadık tabi oğlum. Sen burada totonu devirmiş yatarken senin uyanmanı bekledik biz.'' Aras'ın alayla söylediği sözlerin üzerine Barlas ona minnettar bir şekilde bakmıştı. Abisinin onu çok sevdiğini biliyordu. Kendisi de aynı şekilde seviyordu zaten. Kendi canından daha çok...
''Neyse biz hastayı yormayalım daha fazla. Hadi çıkalım İKİZİM!'' Bora sırf Boran'ın az önceki söylediği sözlerden dolayı ikizim lafını bastırarak söylemiş ve sinsice gülümseyip başını ikizine çevirmişti. Boran ona ters ters bakıyordu ama aldırmadı. Boran'ın her zaman ki haliydi işte. Bu lafı söylemesi üzerine herkes gitmek için kapıya dönmüş sadece Kenan Bey yerinde duruyordu. İçeridekiler de Kenan beyin özel şeyler konuşacağını anladığı için hiç bir şey söylememişler ve dışarı çıkmışlardı.
''Konuşabilir miyiz oğlum?'' dediğinde Barlas babasının bu kadar kibar olmasına şaşırmıştı. O uyurken babasının da başına bir şey mi düşmüştü acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
RomansaGözleri ondan bağımsız akıyordu yine... ''Neden gittiniz he! Neden beni bir başıma bıraktınız burada? Hani çok seviyordunuz beni?Neden anne neden? Hani beni canım kızım diye severdin ya bak canını yaktılar kızının anne! Ya sen baba biriciğim der...