Evet canlar yeni bir bölümle karşınızdayım.
Hasta olduğum halde siz beklemeyin diye bölümü erken yazıp yayımladım. Kıymetimi bilin he :D
Lafı daha fazla uzatmayayım da sizde okumanıza bakın :)
İyi okumalar canlarım :D
Aras güçlükle ayrıldı Alya'dan. Gitme vaktiydi artık. Meleğinin yüzüne bakarsa gidemeyeceğini biliyordu. O yüzden ayrıldıktan sonra bir kere bile başını kaldırıp bakmamıştı o hazel rengi gözlerine. Bu yüzden kızın ağladığını da göremiyordu. Usulca arkasını döndü kıza. Yavaş yavaş yürümeye başladı. Ayakları gitmek istemezcesine geri geri gidiyordu sanki. Siyah gözlerinde kalan son damla yaş süzülerek düştü, karıştı toprağa...
Gidiyordu işte. Tüm kırgınlıkları arkasında bırakarak gidiyordu. Oysaki ne ümitlerle gelmişti ülkesine. Eskisi gibi olacağını zannetmişti ama anladı ki artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Çünkü büyümüşlerdi artık. Eski Aras yoktu. Eski Aras'ı yıllar ve yaşadığı zorluklar öldürmüştü. Şimdi tekrar ölmeye gidiyordu. Kendini toprağa gömmeye...
Barlas neye şaşıracağını bilemedi. Alya'nın hiçbir tepki vermemesine mi yoksa Aras'ın kimseyi düşünmeden gidiyor oluşuna mı şaşırsın bilmiyordu. Daha yeni gelmişken gidemezdi ki o. Eğer abisi giderse o kızı öldürürdü. Hiç acımadan öldürürdü onu. Canını yakanın canını yakardı...
Alya olayları daha hala kavrayamamıştı. Git dediği için gidiyor muydu yani şimdi? Gitmesini istemedi ki Alya. Sadece bir anlık sinirle söylenmiş bir sözdü o. Nasıl ondan rahatsız olduğunu düşünürdü abisi. O giderse ölürdü asıl. Acaba gitme derse durur muydu ki canının içi? Denemekten zarar gelmezdi.
Alya hızlı bir şekilde yerinden kalktı. Yürümek için bugünü beklemişti belki de bugüne kadar. Şimdi yürüme zamanıydı işte. Abisi bahçeyi terk etmeden durdurması gerekiyordu onu. Hızlı bir şekilde iki adım attı her ne kadar yalpalasa da. Sonra durması için bağırdı ansızın...
''Söz vermiştin!''
Aras meleğinin ağlamaklı sesini duyunca olduğu yerde kaldı. Ona mı söylüyordu acaba diye düşündü. Hem neye söz vermişti ki o? Kardeşi düşüncelerini okumuş gibi cevap verdi hemen.
''Beni bırakmayacağına söz vermiştin abi!''
Açık açık gitme mi diyordu yani? Dön mü diyordu kardeşi ona? Hemen dönerdi o zaman o. Gitmeden dönerdi. Kızın olduğu tarafa döndüğünde gördüğü şeyle şok oldu. Nerdeyse bütün olan olayları unutacaktı. Donup kalmıştı adeta. Bir an hayal görüp görmediğini anlamak için gözlerini kapattı ve açtı.
''Se...sen yürüyorsun? Koş Barlas koş. Ben yanlış mı görüyorum yoksa Alya yürüyor mu gerçekten?''
Barlas da abisi gibi kalakalmıştı. Hadi Alya ile küs oldukları için kız onlara söylememişti de ya annesine ne demeli. Annesi niye saklardı ki böyle önemli bir şeyi? Hemen hızla yürüyerek önünde duran abisinin yanına geldi.
''Gerçek abi gerçek!''
Aras Barlas'ın dediklerini duyunca bütün film kopmuştu onda.
''Alllaaaaahhhh!'' diye bağırarak hızla Alya'yı kucağına alıp kaldırmış ve hızla döndürmeye başlamıştı.
''Dur deli çocuk dur. Daha yeni iyileşirken sen hasta edeceksin kızı. '' diyerek bağrışma seslerini duyup gelen Çiğdem hanım da olaya dahil olmuştu.
Aras sonunda Alya'yı yere indirmiş ve onu sıkıca sarmalamıştı. Geri çekildikten sonra da bir müddet bırakmamıştı kızı çünkü başının döndüğünü fark etmiş ve düşmemesi için tutmuştu kollarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜĞÜM
Roman d'amourGözleri ondan bağımsız akıyordu yine... ''Neden gittiniz he! Neden beni bir başıma bıraktınız burada? Hani çok seviyordunuz beni?Neden anne neden? Hani beni canım kızım diye severdin ya bak canını yaktılar kızının anne! Ya sen baba biriciğim der...