36

134 4 1
                                    

Uçurumdan aşağı baktığımda sonsuzluğa bakıyordum sanki. Gecenin karanlığında sırt üstü uzandım. Kollarımı başımın altında birleştirdim. Yıldızlar da hüzünle bakıyorlardı bana. Onlarda mı hayal kırıklığına uğramıştı? Ya da ben her şeye karamsar bakmak istiyordum. Ben mi çok abartmıştım, Yavuz neden öyle sinirlenmişti. Kaçık kıskanç sevgililer gibi davranmıştım. Gibisi fazla ben zaten gayet kaçık kıskanç sevgiliydim. Ama onu gerçekten çok seviyordum. Bu kadar kısa sürede bu şekilde bağlanmam hiç sağlıklı değildi. Onu daha önce böyle görmemiştim. Bir an bana tokat atacağını bile düşündüm. Ama yalan olamazdı yaşadıklarımız, hiçbir zaman aşk kuşları olmamıştık. Zaten ben de öyle bir ilişki peşinde değildim. Beni sevsin yeterdi, ama seviyordu değil mi? Kendine aşık eden bakışlarını hatırladığımda içim sızladı. Sanırım her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım. Ellerimi saçlarıma getirip sinirle karıştırdım.

Eve dönsem iyi olacaktı, kapattığım telefonu açmakla açmamak arasındaydım. Zaten beni kovan Yavuz'un şu an beni arayacağını hiç düşünmüyordum. Bana çok kızgındı. Kapalı kalmasına karar verdim. İkimizinde zamana ihtiyacı vardı. Sonra beni arabada bekleyen Handan'ın yanına doğru yürümeye başladım. Kafeden ağlayarak ayrıldığımda onunla karşılaşmıştım. Oturup saatlerce ağlamamı dinledikten sonra rahatlamam için beni buraya getirmişti. Ne yalan söyleyeyim, popom dondu ama gerçekten rahatladığımı hissediyordum.

Arabaya bindiğimde bana endişeyle bakan Handan'a gülümsedim.
"Çok sağol Handan, ama lütfen benimle olduğunu Yavuz bilmesin. Onunla bir süre konuşmak istemiyorum." Anlayışla başını salladı.
" hiç merak etme, haberi olmayacak."
Dedi gülümserken. Onunda akşamını da mahvetmiştim.

Eve geldiğimde sessiz olmaya çalışarak kapıyı açtım. Ayşen uyumuş olmalıydı, saat gece 3 olmuştu. Kapıyı açtığımda karşımda dikilen Yavuz'u gördüğümde küçük dilimi yuttuğumu sandım. Ama o biraz şey gözüküyordu. Perişan. Konuşmak için ağzımı açmıştım ki hızla gelip bana sıkıca sarıldı. Nefes almamı engelleyecek derecede sıkı sarılıyordu. Ne oluyordu yahu?
" Yavuz..."
Birkaç saniye sonra beni bıraktı, omuzlarımdan tutarak
" Nereye kayboldun!? Telefonun neden kapalı!? Sen nasıl... sana bir şey oldu sandım.bir daha sakın bana haber vermeden bir yere kaybolmayacaksın... Duyuyor musun beni?!" Bağırıyordu neden bu kadar endişelenmişti anlam verememiştim ama Yavuz bana bağırmayı hobi edinmişti anlaşılan. Ona kızgın olsamda kanlanmış gözlerine bakınca içim acımıştı. Onu sakinleştirmek istiyordum. Tüm hücrelerim ona sarılmak onu hissetmek istiyordu.
" şşhhh. Gel buraya, tamam burdayım işte."  Kafamı göğsüne yasladım, en huzurlu olduğum yere. Ellerimle sırtını sıvazlamaya başladım.
" Sana bir şey oldu sandım. Korktum anlıyor musun?" Yaptığım aptal kıskançlığın sonucuna bak. Kendime bir küfür savurdum, ne kadar çocukça davranmıştım.

Geri çekilip elime çenesine götürdüm, onu yatıştırmam gerekiyordu. Ayak ucumunda yükselip dudaklarını öptüm. Geri çekildiğimde o kadar masum gözüküyordu ki düşündüklerim için kendime daha çok kızdım.
" neden bu kadar endişelisin? Bilmediğim ne var Yavuz?" Gözlerini yumdu ve açtı.
" sadece bundan sonra benim yanımdan ayrılmayacaksın. Bana taşınmanı istiyorum, eşyalarını yarın birine aldırırım. Hadi gidelim." Kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladığında itiraz etmeye zamanım olmamıştı. Aslında itiraz etmek istediğimde söylenemezdi, sonuçta sürekli Yavuz'la olacaktım. Ayşen sesimizden uyanıp hole geldiğinde ona sadece konuşuruz demekle yetinmiştim. O ise uyku sersemliğiyle başını kaşımakla yetinmişti.

Arabaya bindiğimizde " kemerini bağla."
Otoriter bir sesle, daha deminki Yavuz nereye girmişti. Bu adamdaki dengesizlik beni delirtiyordu. 
" bağlamak istemiyorum. Bunaltıyor."
Bakışlarını bana çevirdiğinde ne düşündüğünü anlamadım. Sonra üstüme doğru eğilmeye başladı, alnını alnıma dayadı. Kalbim hızla atmaya başlamıştı.
" neden beni hiç dinlemiyorsun?" Sesi çok sakindi, nefesinin sıcaklığı karşısında yutkundum. Sonra geri çekildiğinde kemerimi bağlamış olduğunu gördüm. Beni öpeceğini düşünmüştüm, bunu istemiştim! Biraz hayal kırıklığına uğramıştım. Onun verdiği sinirle camdan dışarı bakıp konuşmamaya karar verdim.Bu adam bana her yaklaştığında kalbim istila ediliyordu.

" nerdeydin?" Tabiki aldığım hiçbir kararı uygulamama izin vermeyen bir adama sahiptim.
"Sadece biraz hava almak istedim. Dolaştım."
" Telefonun niye kapalıydı?" O kadar sakin konuşuyordu ki bu beni daha çok korkutuyordu.
" Yavuz olanlardan sonra yalnız kalıp kafa dinlemek istedim, soruların bittiyse sıra bana gelebilir mi artık!?" Onun vermediği tepkiyi ben vermiştim. Onun hiçbir şey olmamış gibi davranması ve bir şey anlatmaması beni kırıyordu.

" ağlamışsın." Dedi yüzünü bana çevirip. Gözlerinde ki şefkat içimi ısıtmıştı. Saatlerce ağladığım için şişmiş gözlerim işte bu bu hayvanlar gibi böğüre böğüre ağladı diyorlardı.
" Ne kadar saçmaladığının farkında mısın Ece? Ne yapıyorsam senin iyiliğin için.  Sadece bunu bil ve bana güven." Benim iyiliğim için neden o kadınla buluştuğunu daha sonra öğrenecektim. Yavuz'a güveniyor muydum? Geçmişi geçmişte kalmıştı, ona güvenmek istiyordum.
" hıhım." Başımı onaylarcasına salladım sadece. Yol neden bu kadar uzun sürmüştü, farklı bir yola sapınca ona döndüm.
" Eve gitmiyor muyuz?"
" eve gidiyoruz." Dedi ve ondan sonra daha konuşmadık.
Şehirden uzak bir yere geldiğimizde bir villanın bahçesine park etti. Diğer evinden daha mütevazı ama daha sıcak bir evdi. İçeri girdiğimizde sadece bir hizmetlinin var olduğunu gördüm. Salon o kadar sade döşenmesine rağmen çok asil duruyordu. Ben etrafı incelerken arkamdan Yavuz sarıldı saçlarımı bir omzumda toplayıp boynuma dudaklarını bastırdı. Dudakları dokunduğu yeri yakıyordu, onun bendeki etkisi çok fazlaydı. Ne zaman bana yaklaşsa beni ateş basıyordu.

" neden buraya geldik?" Tuttuğum nefesimi verirken.
" seninle yalnız olmak istiyorum. Sen de iyisin hani, şanslı kız. Benim gibi bir mükemmelle aynı evde yaşayacaksın. Sakın aklını falan kaçırma mutluluktan, bu halinle zor uğraşıyorum." Dediğinde gülümsedim. Yavuz özüne dönmüştü. Ben onu böyle sevmiştim!

" Hadi ordan. Peşimden ayrılmayan sensin." Dediğimde beni kendine daha da bastırdı.

" Bensiz yapamıyorsun çünkü." Doğru söylüyordu. Onsuz olduğum her dakika onu özlüyordum. Sanki onsuz geçirdiğim her dakika kaybedilmiş anıydı benim için.
Sonra elimden tutup beni üst kata doğru götürdü. Büyük bir odaya girdiğimizde oda da koyu renklerin hakim olduğunu gördüm. Gerçekten iç bayıcıydı, Yavuz'un kendisi gibi renkli bir odası olsaydı daha güzel olurdu. Bu oda çok resmi ve kasvetliydi. "Odan çok sıkıcıymış, benim odam nerde?"diye sorduğumda bana inanmazca baktı. Yine yapıyordu, üzerime yürüdükçe istemsizce geri adım atıyordum. Sırtım duvarı bulduğunda o da alnını alnıma koydu. Elini yanağıma getirip okşamaya başladı, yine kalbim çırpınmaya başlamıştı.
" Üzgünün ama bu sıkıcı oda senin odan. O koca yatakta ikimizin. Benim yanımdan ayrılmayacaksın dediğimde çok ciddiydim." Dudaklarıma bakıyordu, ne yani her sabah Yavuz'la mı uyanacaktım, bundan başka ne isteyebilirdim ki. Tabi bunu ona belli etmeyecektim.
" ben başka odada uyumak istiyorum ama." Dedim gözlerim dudaklarındayken. Yüzümdeki elini dudaklarımın üzerinde gezdirdi, daha sonra omuzlarıma indirdi. Diğer elini belime indirdi. Elleri asla rahat durmuyordu ve bu beni öldürüyordu.
Geri çekildiğinde nefes nefese kalmıştım.
" vücudun öyle demiyor ama." Dedi benim konuşmamı taklit ederek. Evet vücudum benden istemsiz hareket ediyordu. O bana her yaklaştığında kasıklarımda bir ağrı beliriyordu. Bana böyle yaklaşıp yaklaşıp geri çekilemezdi. Tırnaklarımı avuç içlerime batırıyordum, benimle oyun oynuyordu. Gömleğinin yakalarından tuttuğu gibi onu kendime çektim. Dudaklarına yapıştım, ne zamandan beri arsız olmuştum bilmiyorum. Sadece onu öpmek istiyordum, onu istiyordum. Öpüşlerime karşılık vermeye başlayınca ellerimi ensesine kaydırdım. Kalçamdan tutup beni kaldırdığında, bende bacaklarımı beline sardım. Buna ihtiyacım vardı, Yavuz'a deli gibi ihtiyacım vardı. Beni yatağa atıp üstüme çıktığında dudaklarımı tekrar buldu. Üzerimdeki bluzu eteklerinden tutup bir çırpıda çıkardı. Daha sonra parmakları gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı.
" seni çok özledim."  Dedim dudaklarından ayrıldığımda.
" Benim kadar değil." Dedi dudaklarıma tekrar şehvetle ulaştığında. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra eli sırtımda gezinmeye başladı. Kopçamı bulduğunda durmuştu ve dudağı kıvrılmıştı. Onu gerçekten çok özlemiştim.
Telefona gelen mesaj sesiyle kaşlarını çattı, beni öylece bırakıp doğruldu?! Telefonu aldı, belli belirsiz bir küfür savurdu ve odadan öylece çıkıp gitti. Gerçekten mi?!?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 18, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk Hiç Biter Mi??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin