Gelecekteki Melezi Koruma

160 13 0
                                    

Yıldız'ın Ağzından
   Evde oturmuş film izliyordum, elimde patlamış mısırım, cipsim, kokan, daha nice abur cuburlarım varken; üzerimde kedili pijamalarım vardı. . En sevdiğim film serisinin altıncı filmini izliyordum."Alacakaranlık: Şafak Vakti Bölüm 2". Replik replik ezberlememe rağmen hâlâ daha izlemekten zevk alıyorum. Bazen Bella'nın yerinde olmak istemiyorum da değil. Ahhh Edward ne kadar yakışıklı ve Jackob. Ben olsam kararsız kalırdım veya kalbimi dinlerdim. Ve işte filmin otuzuncu dakikası. En sevdiğim replikler burda. Birden kapı çaldı. Bu halimle kapıyı açamazdım, hemen doğruldum. Bu saatte kim benim evime gelirdi ki? Ben ne olur ne olmaz elime mutfaktan teflon tavamı aldım. Arkama saklayarak kapıya gittim, kapı deliğinden kim olduğuna baktım. Bu Mira'ydı, sabırsız bir vaziyette bekliyordu. Kapı ziline çullandı, defalarca üst üste zile bastı ben elimdeki tavayı koydum ve kapıyı açtım.
- Oh, sonunda, dedi ve kapıda dinledi.
-Girsene, dedim. Ayakkabılarını çıkarıp evime girdi. Öylece salona daldı. Ben hızlı davranıp:
- Film izliyorum da, abur cubur olmadan yapamam, dedim. Hemen bir koltuğa oturdu:
- Ee ne izliyoruz, dedi.
-"Alacakaranlık: Şafak Vakti Bölüm 2
- Pöf, ben o filmi repliklerine varana kadar ezberledim, sen hâlâ bunu mu izliyorsun?
-Ben de replikleri ezbere biliyorum herhalde, ama film çok etkileyici.
- Başka bir şey açsana, korku filmi falan.
- Ben korku filmi izleyemem.
- Anlıyorum, korkuyorsun.
- Evet, ama güzel bir komedi filmi olur.
- Tabi ki ona da hayır demem.
- Dur ben sana da yiyecek getiriyim, daha doğrusu abur cubur.
- Yok, ben bir saattir abur cubur yiyorum.
- Emin misin? Bitter çikolata var.
- Eminim.
- Sen bilirsin.
Omuz silkip mutfağa gittim. Ben çıkınca hemen yeni bir film açtı.
Mira'nın Ağzından
  Bana abur cubur vermeyi teklif etti, en son üç ay önce bir şeyler yemiştim. Şimdi vücudum kandan başka bir şey kabul etmiyor. Eğer yediğimden daha fazla kan içersem ancak öyle. Yıldız mutfağa gitti, ben insanken izlediğim son filmi açtığımda aklıma insankenki arkadaşlarım geldi. Yıldız da geldi ve koltuğuna kuruldu. Keyifle filmi izlerken Yıldız'ın patlamış mısırı çiğneyişini duyuyorum. Mısır bitince elindeki Doritos cipsin paketini patlatarak açtı. Burnuma cipsin baharatlı kokusu doluyordu, bu benim için iyi bir şey çünkü onun insan kokusunu bastırıyor. Cipsi o kadar hızlı yiyordu ki bir ara boğulacak falan zannettim.
- Merak etme Yıldız, önünden alan yok. Biraz daha hızlı yersen boğulacaksın, diye işi dalgaya vurdum.
- Ne, demeye çalışıyordu ama ağzı cips dolu olduğu için "neö" diye çıkmıştı. Ben de elimde olmadan kahkaha kopartıverdim. Umursamaz bir biçimde omzunu silkti ve elini pakete soktu. Cipsi on dakikada bitirmişti. Hem de ekonomik boy (en büyük boy) cipsti. Mutfağa gitti ve bu sefer elinde bir cipsin en büyük boyunu tutuyordu. Cips stoğu falan mı yapmış anlamadım. Bu cipsi daha yavaş yedi, ama bu da on beş dakika sonunda tükendi. Bu sefer eline Browni çikolata aldı ve afiyetle yedi, bu beş Browni çikolatada devam etti. Daha sonra eline Eti Karam Bitter aldı ve onu da yedi. Arada kolasından büyük yudumlar almayı ihmal etmiyordu. Film bitmişti. Ben ona dönüp
- Ne yedin be kızım, diye dalga geçtim.
- Sen de hiç yemedin, aç olmadığına eminsin değil mi?
- Evet, eminim. Senin bu kadar yediğini tahmin etmezdim, çok zayıfsın. Hangi spor salonunda hangi koçla çalışıyorsun sen?
- Benim metabolizma hızlı yakıyor, sporla falan hiç uğraşamam.
- Çok şanslısın.
- Saat geç oldu, sen bu gece bizde kal.
- Olur, diye hemen kabul ettim. Sonuçta avcılar gece o uykudayken gelip onu öldürebilirdi. Gelecekteki melezi korumak benim beş aylık görevimdi.
Biliyorum bu gün yazmayacağım diye duyuru yayınladım ama vaktim olunca sizi bekletmek istemedim. Oylarınızı eksik etmeyin.

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin