Güven

67 5 0
                                    

      Hemen odama gittim ve kapıyı kapattım. Kendimi yatağa attım, ince örtüyü başıma kadar çektim, bir elimle yastığı sıkarken dudaklarımı ısırmaya başladım. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve ağlamamak için direndim. Gözyaşlarım gözlerimi terk etmeye devam edince elimin tersiyle gözlerimi sildim ve kendi kendime şöyle dedim:"Bir bebek gibi ağlamayı kes artık Siana! Güçlü durmak zorundasın, ağlamamak zorundasın, üzülmemek zorundasın! Sen kraliçesin Siana, dünya üzerinde ne kadar insanüstü varsa son umutları sensin ve sen de ağlarsan sen de güçsüz olursan olmaz! Kendine gel ve ağlamayı hemen kes! Bu kadar güçsüz olma!"

      Kapı birkaç kere tıkladı. Alex "Girebilir miyim?" diye seslendi. Ben başımı yastığa gömdüm ve "Hı hı" dedim. Bunu duyacağını biliyordum. Kapıyı yavaşça açtı, sonra ışığı yaktı. Yatağın karşısında duran ikili koltuğa oturdu. Sırtım ona dönüktü. Alex çekingen bir sesle seslendi:
- Siana?
- Evet?
- Ben, özür dilerim.
- Neden?
- Sana yalan söylediğim için. Sana anlayabileceğimi söylemiştim ama ben bu dediklerinden hiçbirini anlayamam.
Yatakta oturur pozisyona geçtim ve sözlerime bu şekilde devam ettim:
- Asıl ben özür dilerim. Arada sırada oluyor böyle. Gördüğüm kabusun etkisinden çıkamıyorum ve saçma sapan şeyler söylüyorum. Yani bu söylediklerimi ciddiye alma.
- Siana, ben senin kadar çok acı çekmedim, senden daha fazla yaşamama rağmen bu kadar çok acıyı anlayamam ama istersen dinleyebilirim çünkü öğrendiğim şeylerden biri ve en önemlisi şuydu: Her sorun içine attıkça büyür.
- Anlatılacak bir sorun yok Alex. Az önce saçmaladım o kadar.
- Bence saçmalamadın Siana, sen bunca yıldır içinde tuttuğun dertleri anlattın.  Eğer ağlamak istersen ben buradayım, omuzum burada, ne zaman istersen başını omzuma dayayıp ağlayabilirsin. Yalnız ağlamak çok can yakar çünkü.
- Sadece uyumak istiyorum ve tekrar söylüyorum bir sorun yok Alex. Sadece biraz saçmaladım o kadar.
- O zaman sana iyi geceler. Eğer bir şey olursa seslenmen yeterli.
- Hı hı.

      Başımı yastığa iyice gömdüm, dolan gözlerimden akan yaşlara izin vermeden gözlerimi sımsıkı kapattım. Uykum yoktu ama uyuduğum zaman kabus görmezsem kötü hissetmiyordum. Ne kadar zaman sonra bilmiyorum ama kendimi karanlığın ürkütücü bir o kadar da sevecen kollarına bıraktım. Gözlerimi araladığımda parlak bir ışık gözlerimi kamaştırdı. Elimi gözlerime siper edip doğruldum. Elimin, vücudumun üzerinde kablolar vardı, bir hastane odasındaydım. O sırada içimi ısıtan bir ses duydum. Önce inanmadım, tekrar dinledim. Bu ses...annemin sesiydi. Adımı söylüyordu. Başımda hemşireler ve doktorlar vardı. "Neler oluyor?" diye sordum. Doktor olduğunu düşündüğüm kadın birkaç adım öne çıktı ve bana olayı açıkladı:
- Birkaç yıldır uyuyordun tatlım, yaşam destek ünitesine bağlı yaşıyordun, biz senden ümidi kesmiştik ama uyandın.
- Ne yani? Bunlar gerçek değil! Beni kaçırdınız adi büyücüler!
- Sakin ol tatlım.
- Bana yalan söyleme!
O sırada annemi gördüm, hemşirelerin arkasında bekliyordu, gözleri dolmuştu. Yanında da babam vardı. Doktor konuşmaya devam etti:
- Tatlım üç yılı aşkın bir süredir bu haldesin. Sana niye yalan söyleyeyim ki?
- Bunlar gerçek olamaz. Ben dün başka bir yerde uyudum.
- Bir kâbus görmüş olabilirsin.
Babam doktora sordu:
- Nasıl yani doktor hanım?
- Bu durumdaki hastalarda genelde olağan karşılanan bir durumdur bu. Komadaki hastalar uyku süreçleri boyunca rüyalar görebilir. Kızınızın hâline bakarsak o kabus görmüş.
- Üç yıl boyunca mı?
- Kabustan kabusa geçmiş olabilir.
- Peki o iyi mi?
- Son kontrolleri yapmadan bir şey söylemem doğru olmaz.
- Onunla biraz yalnız kalabilir miyiz?
- Tabi ki. Siz onun ailesisiniz, buna hakkınız var ama lütfen hastayı fazla yormayın.
Doktor ve hemşireler dışarı çıktı. Annem bana doğru geldi, sıkıca sarıldı, bu bir rüya olamayacak kadar gerçekti. Onun sıcaklığını hissedebiliyordum. Ben de ona sarıldım. Annem bir yandan da sayıklar gibi "Seni bir daha böyle göremeyeceğim diye çok korktum" diyordu. "Ben de" dedim. Annem bir sandalyeye oturdu, ben yatağın üzerine oturdum. Annemle babamı görmek çok güzeldi, yaşadıklarını bilmek... Belki de gördüklerim bir kabustan ibaret değildi ve yıldızlar benim dileğimi gerçekleştirmişti. Şu an bunun hiçbir önemi yoktu.

      Annem ve babamla hasret giderdik. Bol bol konuştuk. Onlara gördüğüm kabusu anlattım. Annem buna güldü, hep çok güçlü bir hayal gücüm olduğunu söyledi. Doktor kapıyı çalıp içeri girdi. Annem ve babam kenara çekildi. Doktor bana baktı, sonra da tuhaf bir şekilde gülümsedi. Cebinden bir bıçak çıkarıp hızla anneme sapladı, sonra da babama. Bana yaklaştı. Bir şeyler söylüyordu ama ben hiçbir şey duymuyordum. Dudaklarını okudum:
- Bu sefer Layla da seni kurtaramaz, diyordu.
Bense sadece "Neden ben?" diye sayıklamala meşguldüm. Bıçağı bana saplamak için bir hamle yaptı ama ben son anda kenara çekilince bıçak yatağa geldi. Güçlerimi kullanmaya çalıştım. Eğer onu atlatabilirsem annem ve babam ölmeden önce onları kurtarabilirdim. Bu planım işe yaramadı çünkü hiçbir şey yapamıyordum. Ne elementleri kullanabiliyordum ne de sihir yapabiliyordum. Tılsımımı aradım ama üzerimde yoktu, tüm gücümle "Jhon, Mira,Ahenk,Emir, Victor, Antonie,Emily, Zambak!"diye bağırdım ama bir işe yaramadı. Kimse yoktu, kimse gelmiyordu. Bıçak tam bana saplanacakken "Hepinize lanet olsun!" diye bağırdım. Tabi bu şekilde bağırarak uyanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Alex birden odaya daldı. Ben kan ter içinde kalmıştım. Tuhaf ve kötü bir kabustu. Gözlerim doldu. Niye bir kabustu ki bu? İlk başladığında çok güzel bir rüyaydı oysa ki. Niye gerçek değildi? Niye bu dünyadaki her şey bu kadar gerçekti?! Niye!?!?!?

      Alex yatağa yankma oturdu. Ben dizlerimi karnıma kadar çekmiş ellerimi de dizlerimin önünde kilitlemiştim. Alex bana baktı ve şöyle dedi:
- İyi görünmüyorsun.
Bir şey diyemedim çünkü iyi değildim. Alex devam etti:
- Belki seni anlayamam ama iki omzum var ve ağlamak için idealdir. İstersen iyi bir dinleyici de olabilirim. Eğer bu seni rahatsız ederse sonra hafızamı da silersin ama lütfen kendini böyle yıpratma Siana. Bana anlatmak istemiyorsan anlatacağın kişinin yanına git, benim yanımda ağlamayacaksan bunu yapacağın kişinin yanına git. Kendi canını yakma, bu sefer içine atma. Çünkü bu çok acıtır. İstersen ben buradayım.
Bir şey söylemeden gözyaşlarımı serbest bıraktım. Başımı omzuna yasladım. Önce kaskatı kesildi, bunu beklemiyordu. Sonra gevşedi. Bol bol ağladım. İyi geliyordu ama sonra bunu Alex'in hafızasından silecektim. Bu durumda sığınacak bir limana ihtiyacım vardı. Ben daha on yedi yaşında bir çocuktum. Karşımda ise Jhon'dan biraz daha az sevdiğim Alex vardı. Abim gibi değildi yani o kadar çok bağlanmamıştım ona ama sıradan bir arkadaş gibi de değildi. Ondan hoşlanmıyordum da. Sadece iyi bir yakın arkadaştı o ve sığınacak bir liman.

      Ağladıkça daha çok açıldım, yoruldum ve uykum gelmeye başladı ama hâlâ ağlamak istiyordum, on yedi yıl ağlamamamın acısını çıkarmak için ağlıyordum, gözlerim yavaşça kapanmaya başladığı zaman başımı kaldırmayı düşündüm. Sonra bundan vazgeçtim. Ağlamaya devam ettim. Onun omzunda uyumak tehlikeli olurdu. O bir beyaz ay kurduydu sonuçta ve yanında uyuyacak kadar aptal olan herkesi öldürmek isteyen bir yaratıktı. Böyle bir durumda aklımın bir yarısı bana hemen başımı çekmemi ve buradan gitmemi; diğer yarısı da istediğim kadar ağlamamı, onun bana zarar vermeyeceğini bir beyaz ay kurdu da olsa onun aslında Alex olduğunu eğer uyursam bana bir zarar vermeyeceğini, ona güvenmemi söylüyordu. Ben de ikinci yarıyı dinledim ve ağlamaya devam ettim.

      Gözlerimi hafifçe araladığımda omzunda uyuyakaldığımı fark ettim. Uyumuş ve uyanmıştım. Yaşıyordum, beni öldürmemişti. Başımı kaldırdım. Uykulu gözlerle ona bakarak sordum:
- Uyudum mu ben?
- Uyuyakalmışsın.
- Niye uyandırmadın ki? Senin de rahatını bozdum. Kim bilir kaç saattir uyuyorum.
- Benim rahatımı bozmadın Siana. Aslında beni sevindirdin. Ağlarken esnediğini duydum, tam o sırada kendi kendime dedim ki uykusu geldi ve şimdi başını çekecek çünkü aslında beyaz ay kurtları hakkında çok fazla şey biliyor. Bu yüzden bana güvenmez, bu konuda haklı. Ama sen...
- Evet Alex, ben beyaz ay kurtları hakkında çok şey biliyorum, eğer uyursam bir beyaz ay kurdu olarak beni öldürmek isteyeceğini de biliyorum ama bildiğim bir şey daha var: sen sadece bir beyaz ay kurdu değilsim, sen aynı zamanda Alexsin ve bana zarar vermezsin. Sana elbette güveniyorum Alex.

 

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin