İnatçı

89 4 0
                                    

      Alex'in aklını okumayı kesip ona baktım. Gözleri parlıyordu. Gözlerini bana çevirdi. Eğer gözlerimi kaçırırsam yanlış anlayacaktı ve muhtemelen yanlış anlamıştı bile. Bir süre sonra gözlerimi üzerinden çektim. Artık gitmem gerekiyordu, Jhon meraktan ölmeden önce gitmeliydim. Ayağa kalktım ve "Ben artık gitsem iyi olacak." dedim. Alex de kalktı ve "Ben seni bırakayım o zaman" dedi. Hemen atladım:
- Gerek yok.
- Olmaz öyle şey, bir şey olur falan.
- Olmaz çünkü ışınlanacağım.
- Bu halde?
- Ne varmış benim halimde?
- Siana farkında mısın bilmiyorum ama sen daha on dakika önce bir büyü yaptın, sen kendinde olmayan bir enerji türünü harcadın, bu bile senin bir sihir daha yapamayacağının kanıtıdır.
- Ben iyiyim Alex, gerçekten.
- Olmaz, bir sihir daha yapacak gücün yok.
- Var.
- Buna emin misin?
Alex bunu sorarken biraz küçümser bir tavır almıştı. Ellerimi göğsümde birleştirip cevap verdim:
- Elbette eminim Alex.
Aslında emin değildim, yani bu sihri yapabilirdim ama sonrasında bayılmayacağıma dair kesin bilgi veremezdim.
- O zaman şunu da sorayım: Bunu yaptıktan sonra ayakta kalacağına dair bir garanti verebilir misin?
- Tabiki de verebilirim, dedim. Yalan söylemek zorunda kalmıştım veya bilerek yalan söylüyordum. İki türlü de kendimden emin duruşum, ses tonum bir insanı ikna etmeye yeterdi ama unuttuğum şey Alex'in bir insan olmadığı gerçeğiydi. Yalan söylediğim zaman her insan gibi benim de nabzım hızlanıyordu ve Alex kalp atışlarımı duyabilirdi. Bir daha sordu:
- Emin misin?
- Evet,dedim ama bu sefer yalanımı yakaladığını biliyordum. Hayatım boyunca yaptığım en büyük hataları listelesem bu mutlaka ilk sıraya girerdi:Beyaz Ay Kurdu'na yalan söylemek.

      Korkuyla Alex'in gözlerine baktım. Hafifçe renk değiştirmişti. Beyaz Ay Kurdu olarak en azından buna hakkı vardı, bir beyaz ay kurdu asla yalana ve kendisinden saklanan ama onun öğrenmek istediği bilgilere tahammül edemezdi. O da şu an kontrolü kaybetme noktasına gelmiş olabilirdi. Göz ucuyla bana baktı, öfkeye sordu:
- Siana, bundan emin misin?
- Evet, dedim kısık bir sesle. Bir adım geriye çekildim, gözlerimi kapattım. Alex de iki adım öne geldi. Nefesimi tuttum.
- Demek eminsin? O zaman neden yalan söylüyormuş gibi korkuya kapıldın?
Bu soruya cevap veremezdim. Birkaç adım daha geriye çekildim, gözlerimi açtım. Korkuyla ona baktım. Bağırdı:
- Ben cevap vereyim! Çünkü yalan söylüyorsun! Bana yalan söylüyorsun Siana! Kontrolü kaybedeceğimi bile bile bana yalan söylüyorsun! Sana zarar vermek istemiyorum ama sen bana yalan söylüyorsun ve ben kontrolü kaybediyorum!
Üzerime yürümeye başladı. Onun attığı her adıma karşılık ben üç adım atıyordum. Büyücülerden veya avcılardan korkmuyordum ama ondan korkuyordum. Bana zarar vereceğinden değil, kendimi koruyabilecek güçte olduğumu bildiğim için ondan korkuyordum, aslında ondan değil ona zarar vermekten korkuyordum.

      Sırtım soğuk duvara çarpınca gözlerimi tekrar kapattım. Alex iyice yaklaştı, aramızda iki adım kadar kısa bir mesafe kala durdu. Şöyle bir süzdü beni, sonra da alçak sesle "Korkuyorsun" dedi. Yanıt vermek istedim ama sesim o kadar kısık çıktı ki ben bile zor duydum. Onun duyacağını biliyordum. Şöyle dedi "Ne dedin sen? Tekrar et!" Ona bunu yapmaya -beni korkutmaya- hakkı olmadığını söyleyemezdim. Yani bu cümleyi tekrar edemezdim. Bana zarar vermesi benim için sorun değildi ama sonra Alex kendine geldiğinde bunu sorun edecekti. Fısıldadım "Alex, orada bir yerlerde olduğunu biliyorum. Lütfen lütfen dur, yalvarırım dur." Bir adım daha yaklaştı. Pençelerini çıkardı, hafifçe yanağıma sürttü. Bir yara açmayacak kadar hafifti bu darbe. Muhtemelen tekrar kendine geliyordu. Tekrar fısıldadım "Biliyordum, bana zarar vermeyeceğini biliyordum. Şimdi Alex lütfen kendine gel. Sana zarar vermek istemiyorum, lütfen kendine gel." O ise bana baktı. Gözleri hafifçe eski rengine dönmeye başlamıştı, içindeki vahşi kurdun etkisinden kurtulmaya başlamıştı. Sadece "Sus" dedi. Gözlerini kaçırdı. İçindeki kurt onun bana bakmasını istemiyordu ama o bu etkiden kurtulmak istiyordu. Bu belliyidi. Aklını okudum. "Siana yardım et, sana zarar vermek istemiyorum. Lanet olsun içimdeki kurda! Sevdiğim kıza zarar veremem." O da bana zarar vermek istemiyordu. Başımı öne eğdim. Alex daha doğrusu onu kontrol altına almış olan Beyaz Ay Kurdu formu, çenemi kavradı, başımı kaldırdı. Yutkundum. Yüzünde delice bir gülümseme oluştu. Fırsat bu fırsat diye düşündüm ve gözlerimi onunkilere sabitledim. Gözlerini kaçırmaya çalıştı.
- Alex, kendine gel, lütfen artık kendine gel, kendimi korumak için sana zarar vermek istemiyorum, dedim.

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin