Af

109 9 0
                                    

Yıldız'ın Ağzından
           Böyle bir şey olamaz. Yani bu Uzay kendini ne sanıyor! Ben sadece yarık aç ve çekil dedim, o ne yaptı! Yarık açarken kanımı içti! Delireceğim burada.
            Güçsüz kraliçe, aman ne güzel (!), değil mi. Mira odaya girdiğinde zorla da olsa yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip kollarımdan destek alarak doğrulmaya çalıştım. O kadar az kanım ve gücüm var ki oturamıyorum bile. Mira:
- Yıldız, dedi. Sanki benim kim olduğumu bilmiyormuş gibi davranıyor veya Layla'nın hafızamı sildiğini falan sanıyor; ama benim hafızamın silinemeyeceğini bilmiyor.
- Bilmiyormuş gibi davranmak zor değil mi, dedim.
- Neyi, dedi.
- Kendini kastığın ne kadar belli. Rahat ol, ne diyeceksen de, dedim.
- Ben ne bildiğimi bilmiyorum, dedi. Bunun üzerine biraz sesli güldüm ve:
- O zaman ya sen sahtesin ya da boynundaki, dedim.
- Hafızan silinmedi mi senin, dedi.
- Mümkün olsa kendim silerdim, dedim.
- Peki, dedi ve yatağın kenarına oturdu.
- Uzay, dedim ve sustum.
- Majeste, lütfen affedin, bilmiyordu, dedi.
- Yani insanların kanlarını izinsiz tüketebilir, hem de tokken, öyle mi, dedim.
- Haklısınız​; ama, dedi ve sustu.
- Ama, dedim.
- Öyle bir kana karşı koymak çok zordur, dedi.
- Biliyorum, dedim.
- Lütfen bir şans daha verin, dedi.
- O burada mı, dedim.
- Benden onu öldürmemi istemeyin, o benim abim, dedi.
- Buradaysa yanıma çağır, yoksa başka bir gün benim evime beni ziyarete gelsin, konuşacaklarım var, dedim.
- Siz nasıl isterseniz, dedi. İçerden iki kişinin bağışları​ geliyordu.
- Diğerleri geldi mi, dedim.
- Evet, ikisi de, dedi.
- Çağır, dedim.
- Tabi, dedi ve çıktı.
             Of, Uzay sen ne yaptın. Ben istesem de istemesem de bir gün öleceksin, dedim kendi kendime. Jhon en önde, Mira en arkada olmak üzere içeri üç kişi girdi. Jhon hemen:
- O yarasayı öldürme izni istiyorum, dedi. Ahenk:
- Şu kurtlar ne kadar şiddet canlısı, dedi.
- Ne dedin, ne dedin duyamadım, dedi Jhon ve Ahenk'in üzerine gitmeye başladı. Kafa kafaya mücadele etmeye başlamak üzereyken Mira:
- Hop, büyüklerim biraz sakin olabilir mi, dedi ve ikisini ayırdı. Jhon:
- İyi, bu sefer ufaklığı dinleyelim, dedi ve bana doğru döndü. Bir anda yatağın içinde kaybolmak istedim. Sapsarı gözler ve sivri sipsivri dört köpek dişi  beni gerçekten korkuttu. Jhon, farkında olmadan hırlıyordu ve bu onu daha da korkunç yapıyordu. Ahenk ise kıpkırmızı gözler ve uzamış, sivrileşmiş üst köpek dişleriyle korkunçtu. Biri tıslıyor, biri hırlıyor ve bu beni korkutuyor. Ben örtümü başıma kadar çekmiş tir tir titrerken Mira:
- Bakın ne yaptınız, dedi ve beni gösterdi. Ahenk hemen kendini topladı ve yüzünü düzeltti:
- Ben, özür dilerim efendim, derken bana bakıyordu. Jhon hâlâ burnundan soluyordu. Kurtların kanı zaten çok hızlı dolaşır ve öfke problemleri​ vardır, bu yüzden çok kolay sakinleşemezler. Mira parmaklarını şıklatarak onun önünde duruyordu. Jhon, hırlamasını biraz azaltmayı başarmış; ama hâlâ eski haline dönmeyi başaramamıştı. Bir süre sonra ben:
- Jhon, madem sakinleşemiyorsun, o zaman dışarı,dedim. Bu söz onu kendine getirdi, artık eski yüzüne kavuşmayı başardı ve direk özür diledi.
- Majeste, sizin kanınızı emen vampiri ne yapacağız, diyen Ahenk biraz çekingen davranmıştı. Çünkü o kişinin Mira'nın abisi olduğunu biliyordu. Ben:
- Boş verin gitsin, dedim.
- Efendim, isterseniz onu zevkle öldürürüm, dedi Jhon. O Mira'nın abi dediği kişiyi bilmiyordu çünkü.
- Onu affettim, konu kapanmıştır, itirazı olan, dedim ve tek kaşımı kaldırdım.
- Yok, dedi sinirle.
- Tamam, hepiniz dışarı, bana Layla'yı çağırın, dedim.
- Peki, dediler ve gittiler.
          Layla gelince ona kanla ilgili bir şey sormayı düşünüyorum. Bir sihirle kansızlık ortadan kaldırılabilir mi, ve öyle bir şey varsa sihri yapabilir mi? Ben bu halde yapamam, umarım böyle bir şey vardır.
Naber? Bir sorun var, kitap okunmuyor arkadaşlar. Hatta bu duyuru bile belki olunmayacak. Umarım bu sorunu atlatırız.😊😊

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin