Lanet

95 4 0
                                    

      Eve girdiğim an öleceğimi sandım, korku tüm vücudumu ele geçirdi, titremem sadece beni değil yeri bile sallıyordu, zayıf bir o kadar hızlı atan kalbim sanki göğsümü delip dışarı fırlayacak gibi atıyordu. Tüm bedenim sanki buz kesmişti, beynim durmuş sadece korkuyordum, gözlerim bir kez daha o kan dondurucu görüntüye ilişti.

        Yerleri ve hatta duvarları boyayan vampir kanı... Rengi biraz siyahımsıydı. Elim duvara sıçrayan bir damlaya gitti benden izinsiz. Yapış yapış olmuştu. Buraya değeli o kadar az zaman olmuş demek ki. Mira'ya veya Ahenk'e bir şey olmuş olmasından dolayı oluşan korku ve suçluluk duygusu tüm bedenimi zayıf düşürmüştü. Her şey ben ormandayken olmuştu, belki biraz kendimi düşünmeyip onların yanında olsaydım bir şeyler yapardım. Ne bileyim,bir sihir ya da elementleri kullanıp onları korurdum.

      "Burada kendini sorgulayarak bir yere varamazsın, hareket etmelisin, onlara her ne olduysa bulmalısın" dedim kendi kendime. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım; ama olmadı. Kendime geldim ve yavaş bir o kadar titrek ve korku dolu adımlarla kapının önünden kan izlerini izlemeye başladım. Mutfağa, salona, banyoya... Evin üç odası hariç: benim odam, yemek odası ve kızların kaldığı oda. İçimden bir ses bana ilk önce kızların kaldığı odaya gitmemi söylüyordu. Adımlarım yavaşça oraya doğru yöneldi. Kapının önünde durdum ve cesaretimi toplamaya çalıştım. Soluklarım titrek çıkıyor arada da kesiliyordu. Kızlar orada olsa beni hissederdi. Kokumu alırlardı ya da nefesimi, kalp atışımı falan duyarlardı.

         Yavaşça kapı koluna uzandım. Bir süre soğuk kapı kolunu tuttum. "Hadi ama bu kadar korkak olma Siana, sen bir kraliçesin" dedim kendi kendime ve kapıyı açtım. Gördüğüm manzara beni hem rahatlattı hem de endişelendirdi. Ahenk'in bileği kesilmiş oluk oluk kan akarken Mira bilinci hâlâ açık olan Ahenk'in yarasıyla uğraşıyordu. Sargı bezleri, bazı ilaçlar falan vardı koltukta. Ahenk:
- Neden kapanmadı bu şey, diye soludu sinirle.
- Bilmiyorum, diyen Mira'nın sesi endişe doluydu. Öyle dalmışlardı ki benim geldiğimi fark etmediler bile. Mira adını unuttuğum kırmızımsı bir ilacı pamuğa döküp Ahenk'in yarasını silmeye başladığı zaman Ahenk dişlerini sıktı ve:
- Bu şey her neyse yakıyor ve hiç gerek yok, dedi.
- Madem yara kapanmadı bari iltihap kapmasın, cevabını veren Mira ilaçlı pamukla yarayı biraz daha temizlemeye çalıştı. Beni fark etsinler diye yalandan öksürdüm. Aynı anda bana baktılar.
- Buralarda neler oluyor? Her yer kan olmuş, ödüm patladı, dedim.
- Bilmiyorum, bu yara tam beş dakikadır kanıyor, bir milim bile kapanmadı, dedi Ahenk.
- Sana sürpriz olarak yemek hazırlarken Ahenk bileğinin biraz üzerini kesti ve uzun zamandır da kapanmıyor, diye eksikleri giderdi Mira. Ben içeri girdim. O kadar ağır bir koku vardı ki anlatamam, sanki hava tamamen bu garip kokuyla dolmuş ve ağırlaşmış gibiydi;ama kızlar bunun farkında olduklarını hiç belli etmiyordu.

          Elimle burnumu tıkadım. Koku Mira ve Ahenk'ten geliyordu. Yanlarına gittim.
- Ne o burnunu tıkadın, dediler.
- Siz bu kokuyu almıyor musunuz yani, dedim.
- Hangi koku?
- Sizden gelen ağır bir koku var, almadığınıza emin misiniz?
- Evet, senin bizim alamadığımız kokuyu alıyor olman da bir garip, sen kokunun gerçek olduğuna emin misin?
- Evet, dediğim an kafama dank etti. Sihirbazlar ve büyücüler hariç kimsenin alamadığı kokular sadece lanet kokularıdır. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Mira endişeli bir sesle:
- Yıldız iyi misin, dedi.
- Bakın kokunun ne olduğunu biliyorum, Mira acil telefonunu ver, dedim.
- Mutfakta, dedi.
- Dur, ben hallederim, dedim ve telekinezi yaptım. Telefon elime düştüğü anda Layla'yı aradım.
- Alo, sesini duyar duymaz:
- Layla, lanet kaldırabilir misin, acil bir durum söz konusu, dedim.
- Tabi, dedi.
- Hazır ol hemen geliyoruz, dedim.
- Hazırım, dedi ve telefonu kapattı. Ahenk hemen:
- Lanet derken, dedi.
- Bakın, bu büyücülerin işi ve size insanlaştırma laneti yapmışlar. Kokuya bakılırsa bir de mühürlemişler, dedim.
- Nasıl, dedi Mira.
- Ahenk'in kolundaki yara hâlâ kapanmadı, büyük ihtimalle de sadece siz ikinize değil diğer iki vampire de yapılmış, kurtlara dokunulmamış, hemen Layla'ya gitmeliyiz, dedim.
- En az üç saat sürer, dedi Ahenk.
- Işınlanırsak sürmez ama, dedim.
- Peki diğer ikisi, dedi Mira.
- Daha onları tanımıyoruz bile, diye devam etti Ahenk.
- Sihir tanıyor ama, dedim ve bir sihir yaptım. Bu sihir onları direk olarak Layla'nın evine ışınlayacaktı. Telefonu tekrar elime aldım ve Layla'yı bir daha aradım. Evine ışınladığım iki vampiri de kurtarmasını söyledim.

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin