Alex'te Kalmak

84 5 0
                                    

      Alex hafifçe gülümsedi ve "Hep kazanırım" dedi. Sonra da yürümeye başladı. Ben de arkasında birkaç adım atmak için olağanüstü bir çaba sarf ediyordum ama bacağım o kadar acıyordu ki üzerine bile basamıyordum. Alex arayı çok açmamıştı. İşin kötü tarafı ayağımın acısı değil ayağım böyle bir durumdayken ormanda bulunmamdı. Yüzeye çıkmış ağaç kökleri ve bazı yerlerde küçük tepecikler vardı. Burada yürümek gün ışığında bile zorken şu anda hava karanlıktı, korkmaya başlamıştım. Karanlık benim için kötü bir anının başlangıcı sayılırdı. Gözlerimi kapadım. Çocukken o olay yaşandıktan sonra gözlerimi kapatmaya bile cesaret edemezdim, şimdi ise bunu yapmak bende sakinleştirici etkisi uyandırıyordu. Başkalarının karanlığı yerine kendi karanlığımda kaybolmak...

      Alex yürüyemediğimi ve ondan uzakta kalmış olduğumu anlamış olacak ki hızla geri döndü. Ben bu sırada gözlerimi açmıştım. Biraz sakinleşmiş olsam da korkum geçmiş değildi. Birkaç adım atmaya çalışıyordum. Doğal olarak atamıyordum ve tek ayak üzerinde yürümeye çalıştım. Alex bu sırada sanki soracağı şeyden çekiniyormuş gibi sordu:
- Siana, yardım etmeme izin verir misin?
- Ormandan çıkana kadar, dedim.
- Bence hastaneye gidene kadar.
- Bu sefer kazanmana izin vermeye niyetim yok inatçı kurt, ormandan çıkana kadar veya asla.
- Bence tek bir seçenek var 'her zaman'
- Alex lütfen, birinin yardımına ihtiyacım olması can sıkıcı.
- Niye? Bugün benim hayatımı kurtardın ve bu da benim için can sıkıcı olmuştu ama sana engel olmadım çünkü yardım etmek istiyordun ve benim de yardıma ihtiyacım vardı. Şimdi sen de yardım etmeme izin ver çünkü ben yardımcı olmak istiyorum ve senin de buna ihtiyacın varmış gibi duruyor.
- Ama ben yine de..
- Lütfen Siana. Bugün bir beyaz atlı prenses oldun ve şimdi sıra bende.
Alex sözünü bitirir bitirmez kolumun altına girdi. Tabi bunu yapabilmesi için epey eğilmesi gerekiyordu çünkü gerçekten çok kısa bir boyum vardı. Ben olayın şokunu atlatınca kendimden emin bir şekilde konuştum:
- Sadece ormandan çıkana kadar.
Alex sadece kıkırdadı, birkaç adım attıktan sonra bana döndü, yüzünde karanlığa rağmen görebildiğim bir gülümseme ile hafifçe sitem etti:
- Eğer yükünü bana verirsen daha rahat edeceğin kesin.
Ben bunu bir sitem olarak düşünsem de sesinde bunun bir sitem olduğuna dair bir belirti yoktu.

      Ormandan çıktık ve ben sokak lambalarını görünce belki de hayatımın en mutlu anlarından birini yaşadım. Alex ondan destek almayı kesmeyeyim diye -en azından ben böyle düşünüyorum- onun omzunda olan elimi sıkıca tuttu. Canımı acıtmayacak kadar yumuşak ama elimi çekmemi engelleyecek kadar sert tutuyordu. Elimi çekmeye çalıştım ama olmadı. Alex hafifçe güldü, bana dönüp:
- Dediğim gibi, ben hep kazanırım, dedi.
- Görürüz şimdi kim kazınıyor, deyip elini güçlerimle gevşettim ve elimi çektim. Tabi ben bunu yapınca birden dengemi kaybettim. Az kalsın düşüyordum, düşmemek için diğer ayağımı yere basmak zorunda kaldım, bu da epey canımı yaktı. Bağırmamak için alt dudağımı dişledim. Alex hemen yanıma geldi. Zaten yanımdaydı gerçi ama iyice yanıma geldi. Hemen ilerlemeye başladım. Ben birkaç adım atana kadar ne kadar çok zaman geçti farkında bile değildim. Alex yanıma geldi, sanki az sonra yaramazlık yapacak olan ve bu yaramazlığı planlayan bir çocuk gibi gülümsedi. Sonra da dalga geçer gibi şöyle dedi:
- Hâlâ yardım edebilirim.
- Hayır, gerek yok.
- Tek ayak üzerinde yürümeye devam mı edeceksin?
- Evet.
- Ahhh, bir de bana inatçı diyorsun.
- Çünkü sen yaşlı inatçı bir kurtsun.
- Yaşlı?
- Evet, hem de çok yaşlı.
- Bir saniye dur ve bana bak lütfen, yaşlı biri görünüyor muyum?
- Öyle görünmediğin öyle olmadığın anlamına gelmez.
- Haklısın. Sen de on altı yaşındaki bir çocuk kadar kısa olmana rağmen on altı değilsin.
- Boyumla dalga geçme!
Bir anda ne olmuştu bilmiyorum ama bu kadar çabuk sinirlenmemin huyum olmadığını biliyordum. Alex bana döndü, gururlu bir sesle:
- Yeni bir beyaz ay kurudumuz var, dedi.
- Bu kadar çabuk sinirlenmezdim.
- Hey, yüzde altmış beyaz ay kurdu olduğunu hatırlatmam mı lazım?
- Doğru, dedim. Yürümeye daha doğrusu tek ayak üzerinde zıplamaya devam ettim.

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin