Akrabalık

154 10 1
                                    

Mira'nın Ağzından
     Layla, Yıldız'ın sihir yapmasını bir türlü açıklayamıyordu. Elementleri kontrol etmesi gayet normal olsa da -ki ben bunun nedenini bile bilmiyorum- sihir yapmasının normal olmadığını söyledi. Yıldız'dan birtakım sesler geliyordu, sanki sayıklıyor gibiydi. Ben 'bu vampir kulakları ne güne duruyor' diye düşünüp dinlemeye başladım. Ama net bir kelime yoktu, oysaki sesi çok bariz bir kelime varmış gibi çıkıyordu. Ben dinleyemeyince sinir oldum ve tahmin edildiği gibi vampir yüzüm ortaya çıkmıştı. Evde elime geçen plastik bir topu sıkıyordum. Top elimden kaydı ve ben balkona çıktım. Eğer Yıldız uyanırsa ve beni vampir yüzümle görürse işte o zaman bir daha benimle konuşmaz. Balkon demirlerini sanırım çok sıkmışım. Demirlerden gelen bir çıtırtıyla kendime geldim. Artık sakindim ve vampir yüzüm yerini kendi yüzüme bırakmıştı. Layla kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Ben:
- Ne mırıldanıyorsun bakalım,dedim ama ses vermeyerek mırıldanmasına devam etti. Ben de dinledim. "Buna bir anlam veremiyorum. Sihri zehir etki etmeden kullanamaz ki. Yani element koruyucularıyla çok uzaktan da olsa akrabalar ama ben... Benimle bir akrabalığı yok ki, sihirleri bilmesi imkansız. Ya benimle akrabaysa. Ama olamaz ki çünkü benim pek bir akrabam yok. Offf" diye mırıldanıyordu. O sırada ben son bir kez Yıldız'ı dinlemeye yeltendim ama o atladı:
- Kendine bir sihir yapmış. Onu ne dinlemen ne de kokusunu alman mümkün değil.
- Nasıl olur?
- Bilmiyorum. Benimle bir akrabalığı olmadan sihirleri biliyor olamaz. Sihir yapması hiç normal değil.
- O zaman diğer koruyularla bir akrabalığı var?
- Sadece element koruyucularıyla. Bu yüzden psikoloji, ateş, hava, su. Anladın işte, elementleri kontrol etmesi normal. Çünkü o koruyucularla bir bağı var ama ben...
- Araştıralım, dedim. Yıldız'ın evinde bir soy ağacı görmüştüm. Oraya bakabilirdim. Hemen evden çıktım.
Yıldız'ın Ağzından
   Göz kapaklarımı hafifçe araladım ve o rüyama giren kadını gördüm. Aslında benimle yaşıt gibi duruyordu. Ah Uzay için de böyle düşünmüştüm. Şu an duygularımı bir kenara bırakmak istiyorum ama olmuyor. Öfke bütün bedenimi sararken hızla ayağa kalkıyorum. Gerisi, sonsuz bir karanlık.
Layla'nın Ağzından
     Siana ayağa kalktı, mavi gözleri tıpkı Mira'nın anlattığı gibi koyulaşıyordu. Bana doğru yürüyordu. O sırada elini havaya kaldırdı ve mutfağından gelen bir bıçak eline düştü. Daha sonra -sanırım bundan vazgeçti- bıçağı elinden bıraktı. Daha sonra bıçak havalanarak hız kazandı. Hız kazanan bıçak bana doğru geliyordu. Ben bir sihir yaptım ve bu olanları durdurmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Bıçağı yalnızca birkaç saniye tutabilmiştim, daha sonra yine aynı hızda bana doğru gelmeye devam etti. Ben çaresizdim. Evin içinde koşarak bir saniye bile olsa kaçmaya çalışıyordum. Birden Mira eve girdi. Siana'nın kafası onun olduğu tarafa döndü ve bıçak yere düştü. Siana'nın gözleri eski rengini alırken o da yere düşüyordu. Mira onu yakaladı ve bir koltuğa yatırdı. Ne olduğunu sormaya korkuyordu. Direk lafa girdi:
- Buldum. Siz akrabasınız.
- Nasıl, nasıl olur?
- Çok uzaktan ama akrabasınız. Se, onun büyük büyük annesinin halasının kuzeninin kuzenisin.
- Böyle akrabalık olur mu?
- Sonuçta akrabasınız.
- En azından bu beni rahatlattı, dedi. Yıldız ayağa kalkmış bizi dinliyordu. Layla:
- Siana iyi misin, demesiyle bağırdı:
- Bana sakın Siana deme!
- Tamam, majesteleri. Siz nasıl isterseniz.
- Ne majestesi?
- Size beş ay sonra bizzat ben anlatacağım majeste ama şimdi anlatamam.
- Bak benim adım Yıldız ve ben majeste falan değilim. Benim burada ne işim olduğu hakkında da bir bilgim yok, sadece evime gitmek istiyorum!
- Mira sen onunla evine git ve onu her türlü şeyden koru,dememle Mira yere yığıldı.
Mira'nın Ağzından
     Ben onu koruyacağımı söyleyecektim ki birden boynuma giren bir ağrıyla yere yığıldım. Canım öylesine çok yanıyordu ki. Etrafı bir aydınlık sardı, daha sonra da bir adam geldi. Elindeki kılıçla doğruca bana doğru geliyordu. Bana döndü ve:
- Sen Mira, sen gelecekteki kraliçenin yardımcısısın. Onu her türlü korumak ve ihtiyacı olduğu her an yanında olacak vampir seçildin,dedi.
- Nasıl olur, yardımcılar bordo vampirlerdir.
- Sana bordo gücünü veriyoruz, dedi. Elindeki kılıcı boynuma dokundurdu ve ben gözlerimi açtığımda gerçek dünyaya dönmüştüm. Boynumda bir şey parlıyordu. Elimi boynuma koyduğumu yeni fark etmiştim. Parmaklarımın arasından bir ışık hüzmesi yayılıyordu. Ben elimi çektim ve ışık bir an daha da güçlendi ama sonra tamamen yok oldu. Boynunda bir dövme belirmişti. Bu çaprazlama koyulmuş iki kılıçtan ibaretti. Layla bana bunun yardımcı sembolü olduğunu ve kraliçeden sonra vampirler arasında en güçlünün ben olacağımı söyledi ve biz de Yıldız'la oradan çıktık.
     Yıldız eve gidince kendini yatağa attı ve uykuya daldı.
Biliyorum kısa bir bölüm oldu ama yazmak hiç kolay değil. Lütfen anlayışla karşılayın. Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim. Oylarınızı eksik etmeyin 😊😊😊
 

Yeni Bir Hayat: İnsanüstü KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin